Danıştay Kararı 3. Daire 2018/2298 E. 2022/218 K. 27.01.2022 T.

Danıştay 3. Daire Başkanlığı         2018/2298 E.  ,  2022/218 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2018/2298
Karar No : 2022/218

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. ….

İSTEMİN KONUSU :… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:.. sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket tarafından, ihracat nedeniyle elde ettiği yurt dışı satış hasılatının binde beşi oranındaki götürü gider indiriminin kurum kazancının belirlenmesinde dikkate alınması gerektiği yolundaki ihtirazi kayıtla verilen 2015 yılı kurumlar vergisi beyannamesi üzerinden tahakkuk ettirilen kurumlar vergisinin götürü gider tutarına isabet eden 723.962,53 -TL’lik kısmının kaldırılması ve iadesine hükmedilmesi istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun “İndirilecek Giderler” başlıklı 40.maddesinin 1. fıkrasında, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin indirilebileceği, parantez içi hükümde ihracat, yurt dışında inşaat, onarma, montaj ve taşımacılık faaliyetlerinde bulunan mükelleflerin, bu bentte yazılı giderlere ilaveten bu faaliyetlerden döviz olarak elde ettikleri hasılatın binde beşini aşmamak şartıyla yurt dışındaki bu işlerle ilgili giderlerine karşılık olmak üzere götürü hesapladıkları giderleri de indirebileceklerinin düzenlendiği, 194 Seri No’lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin “Götürü Olarak Hesaplanan Giderlerin Muhasebeleştirilmesi” başlıklı 5. maddesinde; götürü gider uygulamasının mükelleflerin yurt dışındaki işleri ile ilgili olarak yapmış oldukları giderlerden belgesi temin edilemeyenlerin, anılan faaliyetlerden sağlanan hasılatın belli bir oranını aşmamak şartıyla ticari kazançtan indirilmesini öngören bir müessese olduğu dolayısıyla götürü gider hesaplanabilmesi için harcamanın yapılmış ve işletmenin malvarlığında bir azalma meydana gelmiş olması gerekeceği, işletmenin faaliyetleri sonucunda doğan tüm giderlerin, vergi yasalarınca ticari kazançtan indirilmesi kabul edilmiş olsun veya olmasın doğrudan ilgili oldukları gider hesaplarında muhasebeleştirilmesi gerektiği, belgesi temin edilemeyen giderlerin, götürü gider tutarını aşan kısmının, kanunen kabul edilmeyen gider olarak kâra ilave edileceği kurala bağlandığı, davacı şirketin ihracat faaliyetinden kaynaklanan giderlerinin, anılan faaliyetlerinden döviz olarak elde ettiği hasılatın binde beşi oranını aşmadığının açık olduğu olayda, 193 sayılı Kanunun 40. maddesinde belirtildiği şekilde yurt dışı hasılatının binde beşi oranına kadar, belge ile tevsik edilemeyen veya yasal defterlere intikal ettirilmeyen yurt dışı giderlerinin kurum kazancından indirilmesinde hukuki bir engel bulunmayıp yasal defterlere kaydı yapılmayan söz konusu giderlerin davacı tarafından verilen beyannamede indirim konusu yapılması anılan yasa maddesine uygun düşmediği gerekçesiyle kurumlar vergisinin davaya konu edilen kısmı kaldırılmış ve söz konusu tutarın davacıya iadesine hükmedilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesi ve 194 sayılı Gelir Vergisi Genel Tebliği uyarınca götürü giderin, mükelleflerin yurt dışındaki işleri ile ilgili olarak yapmış oldukları giderlerden belgesi temin edilemeyenlerin anılan faaliyetlerden sağlanan hasılatın belirli bir oranını aşmamak kaydıyla ticari kazançtan indirimini öngören bir müessese olduğu, bu nedenle öncelikle harcamanın yapılmış olması ve işletmenin malvarlığında bir azalma meydana gelmiş olması gerektiği, Tek Düzen Muhasebe Sisteminde işletmenin faaliyetleri sonucunda doğan tüm giderlerin vergi yasalarınca ticari kazançtan indiriminin kabul edilmiş olsun veya olmasın doğrudan ilgili oldukları gider hesaplarında muhasebeleştirilmesinin gerektiği, muhasebe düzeninden sağlanan bilgilerle dönem sonunda vergi matrahına ulaşılabileceği, buna göre işletmenin yurt dışı faaliyetlerine ilişkin olarak yapılan belgesiz giderlerin de tekdüzen muhasebe sisteminde ilgili gider hesaplarında izlenmesinin ve dönem sonunda kar-zarar hesabına aktarılmasının zorunluluk arzettiği, fiili olarak yurt dışındaki işlerle ilgili olarak yapılan belgelendirilemeyen ve yapıldıkları dönemde ilgili gider hesaplarında izlenen giderlerin bulunması durumunda götürü gider indiriminden faydalanılabileceği ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI :Davalı idarenin iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğu, götürü gider indiriminden yararlanılabilmesi için kanunda öngörülmeyen yasal deftere kayıt şartının idari düzenlemeler ile getirilemeyeceği belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 27/01/2022 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.