Danıştay Kararı 3. Daire 2018/1807 E. 2022/228 K. 31.01.2022 T.

Danıştay 3. Daire Başkanlığı         2018/1807 E.  ,  2022/228 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2018/1807
Karar No : 2022/228

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Müdürlüğü/…
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, asıl borçlu …Gıda Maddeleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin ödenmeyen muhtelif vergi borçları nedeniyle banka hesabına uygulanan e-haczin kaldırılması ve tahsil edilen 12.539,64-TL’nin iadesi istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Dava konusu haczin dayanağı olan ödeme emirlerine ilişkin tebliğ alındısının, posta memuru tarafından “Muhatap tevziat saatlerinde hanede bulunmadığından kapısına randevu ihbarnamesi bırakıldı ise de randevusuna da icabet etmediğinden evrakın bekleme müddeti dolduğundan dolayı merciine iade” şerhi düşülerek iade edildiği olayda, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 102. maddesinin son fıkrasının bu madde çerçevesinde yapılacak işlemlerin komşularından bir kişi veya muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden biri veyahut bir zabıta memuru huzurunda icra ve keyfiyet taahhüt ilmühaberine yazılarak tarih ve imza vaz’edilmek ve hazır bulunanlara da imzalatılmak suretiyle tespit olunacağı yönündeki hükmüne riayet edilmediği ve davacının geçici olarak mı yoksa sürekli olarak mı adreste bulunmadığına dair herhangi bir tespitte bulunulmaksızın ilanen tebliğ edilen ödeme emirlerinin usulüne uygun biçimde tebliğ edildiğinden söz edilemeyeceği gerekçesiyle dava konusu haciz kaldırılmış, tahsil edilen 12.539,64-TL’nin iadesine hükmedilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Asıl borçlu şirketin 6111 sayılı Yasadan faydalanarak borcunu yapılandırdığı ancak borcun sadece birinci taksidini ödediği, şirketten alınamayacağı anlaşılan kamu alacağının tahsili amacıyla davacının banka hesabına uygulanan hacizde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Şirket müdürü olduğu 23/07/2009 ila 01/07/2010 tarihleri arasında şirketin herhangi bir borcu bulunmadığı, asıl borçlu hakkında tüm yasal yollar tüketilmeden kendisinin borçtan sorumlu tutulamayacağı belirtilerek temyiz isteminin istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Davalı idarece, dava konusu haczin dayanağını oluşturan kamu alacağının, asıl borçlu şirket tarafından 15/04/2011 tarihinde 6111 sayılı Kanun kapsamında yapılandırıldığı bildirildiği dolayısıyla şirkete ait kamu alacaklarına ilişkin yeni bir hukuki durum ortaya çıktığı ve yapılandırma sırasında davacının şirket müdürü olmadığı görüldüğünden söz konusu borçtan sorumlulu tutulamayacağı sonucuna ulaşıldığından yazılı gerekçeyle haczi kaldıran ve tahsil edilen tutarın iadesine hükmeden Vergi Mahkemesi kararına yöneltilen istinaf başvurusunun reddinde sonucu itibariyle hukuka aykırılık bulunmadığı kanaatine varıldığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı, 23/07/2009 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilen ortaklar kurulu kararıyla kanuni temsilci olarak atanmış; 01/07/2010 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilen ortaklar kurulu kararıyla ise kanuni temsilcilik görevi sona ermiştir.
Dava konusu haczin dayanağı borçların şirket tüzel kişiliği tarafından 15/04/2011 tarihinde 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 2. maddesi kapsamında yapılandırıldığı anlaşılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde, tüzel kişilerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tarafından yerine getirileceği, temsilcilerin bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi veya buna bağlı alacakların, kanuni ödevlerini yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı kurala bağlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
6111 sayılı Kanun’un 2. maddesi kapsamında yapılandırma sonucu şirkete ait kamu alacaklarına ilişkin yeni bir hukuki durum ortaya çıkmış olup yapılandırma sırasında borçlu şirketle ilişkisi bulunmayan davacının söz konusu borçlar nedeniyle sorumlu tutularak takibe alınmasında hukuka uygunluk görülmediğinden yazılı gerekçeyle verilen Vergi Mahkemesi kararına yöneltilen istinaf başvurusunun reddinde sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Vergi Dava Dairesi kararına yöneltilen TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 31/01/2022 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.