Danıştay Kararı 3. Daire 2017/2041 E. 2020/3607 K. 06.10.2020 T.

Danıştay 3. Daire Başkanlığı         2017/2041 E.  ,  2020/3607 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2017/2041
Karar No : 2020/3607

TEMYİZ EDENLER : 1-(DAVALI) … Vergi Dairesi Müdürlüğü
VEKİLİ: Av…

2-(DAVACI) …
VEKİLİ: Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacı adına, 01/01/2008 tarihinden itibaren tesis edilen gelir vergisi; 01/04/2008 tarihinden itibaren tesis edilen geçici vergi; 01/05/2008 tarihinden itibaren tesis edilen katma değer vergisi ve gelir (stopaj) vergisi mükellefiyet işlemlerinin iptali ile 2009 yılına ait gelir vergisi, aynı yılın Nisan-Haziran, Temmuz-Eylül ve Ekim-Aralık dönemlerine ait geçici vergi ve Mayıs ila Aralık dönemlerine ait katma değer vergisi beyannamelerini elektronik ortamda süresinde vermediğinden bahisle 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezasının kaldırılması istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: 16/05/2008 tarihinde düzenlenen ve bizzat davacı tarafından imzalanan yoklama fişinde davacının, bijuteri ve çanta satış faaliyetinde bulunduğu saptandığından tesis edilen mükellefiyet işlemlerinde hukuka aykırılık bulunmadığı, 2008 yılında faaliyette olan ancak 2009 yılında beyanname vermesini gerektirecek bir faaliyeti bulunup bulunmadığına yönelik somut ve geçerli tespit olmadan kesilen özel usulsüzlük cezasında ise hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle mükellefiyet işlemleri yönünden dava reddedilmiş, özel usulsüzlük cezası ise kaldırılmıştır.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davalı idare tarafından, davacının ilgili dönemlerde elektronik ortamda beyannamelerini vermediği açık olduğundan kesilen özel usulsüzlük cezasında hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek kararın aleyhe olan hüküm fıkrasının bozulması istenilmektedir.
Davacı tarafından, mükellefiyet tesisi için yeterli saptama bulunmadığı, yoklamadan önce ve sonrasında hiçbir şekilde ticari faaliyetinin olmadığı, tesis edilen mükellefiyet işlemi için bildirim yapılmadığı ileri sürülerek kararın aleyhe olan hüküm fıkrasının bozulması istenilmektedir.
TARAFLARIN SAVUNMALARI : Taraflarca savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 168. maddesinde, avukatlık ücretinin takdirinde, hukukî yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarifenin esas alınacağı hükme bağlanmıştır. Yine aynı Kanun’un değinilen madde hükmüne dayanılarak yayımlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin, Avukatlık Ücretinin Kapsadığı İşler başlıklı 2. maddesinde, bu tarifede yazılı avukatlık ücretinin kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemlerin karşılığı olduğu öngörülmüştür.
Dava konusu olayda, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilerek tek hakimli olarak verilen … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı, … Bölge İdare Mahkemesi tarafından bozulmuş ve yargılama giderleri konusunda mahkemece verilecek kararda hüküm kurulacağından bu aşamada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olmasına rağmen, … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında özel usulsüzlük cezası kaldırıldığı halde davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmediği görülmüştür.
Bozma kararı ile önceki hüküm ortadan kalkarak hukuki geçerliliğini yitireceğinden yeniden görülen davada davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi bu yönden yargılama hukukuna uygun düşmemiş olup, mükellefiyet işleminde ise hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenle, Mahkeme kararının davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmek üzere bozulması; mükellefiyet işlemi yönünden davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasının onanması; özel usulsüzlük cezasına yöneltilen temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı adına tesis edilen mükellefiyet işlemlerinin iptali ve beyannamelerini elektronik ortamda süresinde vermediğinden bahisle kesilen özel usulsüzlük cezalarının kaldırılması istemiyle açılan davada, tek hakimli olarak verilen … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla özel usulsüzlük cezası kaldırılmış ve davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmiştir.
Bu karara karşı yöneltilen itiraz istemine istinaden, … Bölge İdare Mahkemesi … Kurulunun … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, mükellefiyet işlemi ile ilgili hüküm kurulmadığından bu hususta hüküm kurulmak üzere karar bozulmuştur.
Bozma kararı uyarınca davayı yeniden inceleyen … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, mükellefiyet işlemi yönünden dava reddedilmiş, özel usulsüzük cezaları kaldırılmış, davacı lehine ilk kararda vekalet ücretine hükmedildiği gerekçesiyle bu yönden ayrıca tekrar hüküm kurulmamasına karar verilmiştir.

İLGİLİ MEVZUAT:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 257. maddesinin 4. fıkrasına göre Maliye Bakanlığı, bu Kanunun 149. maddesine göre devamlı bilgi vermek zorunda olanlardan istenilen bilgiler ile vergi beyannameleri ve bildirimlerin, şifre, elektronik imza veya diğer güvenlik araçları konulmak suretiyle internet de dahil olmak üzere her türlü elektronik bilgi iletişim araç ve ortamında verilmesi, beyanname ve bildirimlerin yetki verilmiş gerçek veya tüzel kişiler aracı kılınarak gönderilmesi hususlarında izin vermeye veya zorunluluk getirmeye, beyanname, bildirim ve bilgilerin aktarımında uyulacak format ve standartlar ile uygulamaya ilişkin usul ve esasları tespit etmeye, bu zorunluluğu beyanname, bildirim veya bilgi çeşitleri, mükellef grupları ve faaliyet konuları itibarıyla ayrı ayrı uygulatmaya yetkili kılınmış olup, aynı Kanunun mükerrer 355. maddesinin birinci fıkrasında bu Kanunun mükerrer 257. maddesi uyarınca getirilen zorunluluklara uymayanlara maddede üç bent halinde sayılan özel usulsüzlük cezalarının kesileceği kurala bağlanmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Kararlarda Bulunacak Hususlar” başlıklı 24. maddesinin (f) bendinde, kararlarda, yargılama giderleri ve hangi tarafa yükletildiğinin belirtileceği hüküm altına alınmıştır. 04/02/2011 tarih ve 27836 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak, 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 447. maddesinin 2. fıkrasında; mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 18/06/1927 tarih ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’na yapılan yollamaların, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerinin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılacağı hükmüne yer verildiğinden, 2577 sayılı Kanunun 31. maddesinin gönderme yaptığı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun ilgili maddeleri yerine Hukuk Muhakemeleri Kanununda karşılık gelen maddelerin dikkate alınması gerekmektedir.
6100 sayılı Yasa’nın 323. maddesinde, vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücreti yargılama giderlerine dahil olduğu hükmüne yer verilmiş, 326. maddesinde, yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen tarafa yükletileceği, 330. maddesinde ise, vekil ile takip edilen davalarda mahkemece, kanuna göre takdir olunacak vekâlet ücretinin taraf lehine hükmedileceği hüküm altına alınmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Davacı tarafından temyiz istemine konu edilen Vergi Mahkemesi kararının; mükellefiyet işlemleri yönünden davanın reddine ilişkin hüküm fıkrası aynı hukuksal nedenler ve gerekçe ile Dairemizce de uygun görülmüştür.
Beyanname verme yükümlülüğü vergi mükellefi olmanın bir gereği olmakla birlikte, mükellefler açısından bu yükümlülüğün yerine getirilmesi zorunluluğundan bahsedilebilmesi için adlarına hukuka ve usulüne uygun olarak mükellefiyet tesis edilmesi ve bu işlemden usulüne uygun olarak haberdar edilmeleri şarttır.
Bu durumda, adına mükellefiyet tesis edilen ancak bu işlemden haberdar edilmeyen davacının elektronik ortamda beyanname verme yükümlülüğü söz konusu olmayacağından, dava konusu özel usulsüzlük cezasının yazılı gerekçeyle kaldırılması yolundaki hüküm fıkrasında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmamıştır.
Bozma kararı ile önceki hüküm ortadan kalkarak hukuki geçerliliğini yitirdiğinden davacının avukat aracılığıyla temsil edildiği davada Vergi Mahkemesince özel usulsüzlük cezasının kaldırılmasına karar verildiği halde davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmediği dolayısıyla yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerine aykırılık oluşturduğu anlaşılan Vergi Mahkemesi kararı bu yönden hukuka uygun düşmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacı temyiz isteminin kısmen reddine,
2…. Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının mükellefiyet işlemleri yönünden davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasının ONANMASINA,
3. Davacı temyiz isteminin kısmen kabulüne,
4.Kararın; davacı lehine vekalet ücreti hakkında hüküm kurulmak üzere BOZULMASINA,
5. Kararın; özel usulsüzlük cezasının kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrasına davalı idare tarafından yöneltilen TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
6. Davacıdan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca …-TL maktu harç alınmasına,
7. Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
8. Yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine,
9. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 06/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.