Danıştay Kararı 3. Daire 2010/2335 E. 2012/3569 K. 08.11.2012 T.

3. Daire         2010/2335 E.  ,  2012/3569 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2010/2335
Karar No : 2012/3569

Temyiz Eden :
Karşı Taraf :
Vekilleri :
İstemin Özeti : Davacının yönetim kurulu üyesi olduğu anonim şirketten tahsil edilemeyen 2007 Nisan ila Kasım dönemlerine ilişkin gelir (stopaj) vergisinin tahsili amacıyla 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10’uncu maddesi gereğince adına düzenlenen 21.7.2009 tarih ve 1,2,3,4,5,6,7,8 numaralı ödeme emirlerinin iptali istemiyle dava açılmıştır. … Vergi Mahkemesi … gün ve E:…, K:… sayılı kararıyla; kanuni temsilcinin sorumluluğuna gidilebilmesi için kamu alacağının kanuni temsilcinin görevde bulunduğu dönemde ve kanuni ödevlerin yerine getirilmemesinden kaynaklanmasının gerektiği olayda; davacının yönetim kurulu üyesi olduğu … Isı Yalıtım Hafif Yapı Elemanları San. ve Tic. AŞ’deki yönetim kurulu üyeliğinin 5.5.2007 tarihinde sona erdiği ve dava konusu ödeme emirleri içeriği vergi borçlarının da bu tarihten sonraki kanuni ödevlerin yerine getirilmemesinden kaynaklanması nedeniyle dava konusu ödeme emirlerinde hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle iptaline karar vermiştir. Vergi dairesi müdürlüğünce davacının yönetim kurulu üyeliğinin başlangıç ve sona ermesiyle ilgili olarak ticaret sicilinde tescil ve ilan işlemlerinin yapılmaması nedeniyle ödeme emrine konu vergi borçlarından sorumlu olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir
Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Savcı : …
Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Yönetim kurulu üyesi olduğu anonim şirketten tahsil edilemeyen 2007 Nisan ila Kasım dönemlerine ilişkin gelir (stopaj) vergisinin davacıdan tahsili amacıyla 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10’uncu maddesi gereğince adına düzenlenen ödeme emirlerini iptal eden Vergi Mahkemesi kararı temyiz edilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10’uncu maddesinde; tüzel kişilerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin yerine getirilmemesi yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı kurala bağlanmıştır. Maddede öngörülen sorumluluk; kanuni temsilciliğin devamı süresince söz konusu olup bu sıfatın kazanıldığı tarih ile yitirildiği tarih arasında kalan dönemde yerine getirilmesi gereken vergilendirme ödevleriyle sınırlıdır.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan Türk Ticaret Kanununun 317’nci maddesinde, anonim şirketin yönetim kurulu tarafından yönetileceği ve temsil olunacağı, 323’üncü maddesinde yönetim kurulunun şirketi temsile yetkili kimseleri tescil edilmek üzere ticaret siciline bildireceği, 300’üncü maddesinde ise yönetim kurulu üyeleriyle şirketi temsile yetkili kimselerin ad ve soyadları, ikametgah ve tabiyetlerinin tescil ve ilan edileceği kurala bağlanmıştır. Aynı Yasanın 33’üncü maddesinin 1’inci fıkrası, tescil ve ilan edilmiş konulardaki her türlü değişikliğin de tescil ve ilanını; 38’inci maddesinin 1’inci fıkrası ticaret sicil kayıtlarının nerede bulunursa bulunsun, üçüncü kişiler hakkında kaydın tescili ve gazetede ilan edildiği tarihten itibaren hüküm ifade edeceğini; 39’uncu maddesinin 2’nci fıkrası ise, tescili lazım geldiği halde tescil edilmemiş veya tescil edilip de ilanı gerekirken ilan edilmemiş olan bir hususun ancak bunu bildikleri ispat edilmek şartıyla üçüncü şahıslara karşı dermeyan edilebileceğini öngörmüştür.
Yukarıda sözü edilen yasa hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, yönetim kurulu üyesi olarak seçilen ve bu durumu tescil ve ilan edilen kişinin herhangi bir sebeple kanuni temsilcilik sıfatının sona ermesi halinde bu hususun tescil edilip, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilinceye kadar üçüncü şahıslar nezdinde hukuki sonuç doğurmayacağı, ancak yönetim kurulu üyesi seçilme ve sona erme durumları sicilde tescil ve ilan edilmeyen kişinin ancak bu görevinin sona erdiğinin bilinmesi halinde tescil ve ilan gerekli olmaksızın üçüncü kişilere karşı ileri sürülebileceği ve davalı idarenin de yasada belirtilen üçüncü kişilerden sayılacağı anlaşılmaktadır.
Dosyadaki belgelerden, davacının 28.6.2001 tarihinden 5.5.2007 tarihinde yapılan 2006 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısına kadar … Isı Yalıtım Hafif Yapı Elemanları Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinde temsil ve ilzama yetkili şekilde yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığı, bu dönemde alınan hiç bir kararın ticaret sicilinde tescil ve ilan edilmediği, söz konusu şirketçe dava konusu ödeme emirlerinin düzenlendiği tarihten önce 22.1.2009 günlü dilekçeyle kuruluştan o güne kadar yönetim kurulu üyelerinin dökümüne ilişkin listenin davalı idareye bildirildiği, buna göre her ne kadar davacının yönetim kurulu üyeliğinin sona ermesi ticaret sicilinde tescil ve ilan edilmese de, bu durumun davalı idarenin bilgisi dahilinde olduğu açıktır.
Bu durumda, söz konusu dilekçe içeriğine göre 7.5.2007 tarihi itibarıyla yönetim kurulu üyeliğinden ayrılmış olduğu üçüncü kişi konumunda olan davalı idare bilgisine giren davacının kanuni temsilcilik sıfatının 6762 sayılı Kanunun 39’uncu maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca bu tarih itibarıyla (7.5.2007) sona erdiği anlaşıldığından, söz konusu tarihten sonraki dönemlere ilişkin vergi borcunun tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emirlerini yazılı gerekçeyle iptal eden Vergi Mahkemesi kararı sonucu itibarıyla hukuka uygun görülmüştür.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddine, 8.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.