Danıştay Kararı 3. Daire 2007/5017 E. 2009/571 K. 26.02.2009 T.

3. Daire         2007/5017 E.  ,  2009/571 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No: 2007/5017
Karar No: 2009/571

Temyiz Eden :
Vekili :
Karşı Taraf : Vergi Dairesi Müdürlüğü-BANDIRMA
İstemin Özeti : Ortağı bulunduğu limited şirketin ödenmeyen vergi ve ceza borçlarının tahsili amacıyla 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 35’inci maddesi uyarınca düzenlenen ödeme emirlerine karşı açılan davada; davacının ortağı olduğu … Nakliyat Turizm Tarım Ürünleri İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin 2000 yılı hesaplarının incelenmesi sonucu salınan vergi ve kesilen cezaların vadesinde ödenmemesi nedeniyle şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin iş yeri adresine tebligata çıkarıldığı ancak tebliğ edilemediği ve hakkında yapılan mal varlığı araştırmalarından yüksek miktardaki vergi borçlarının tahsil imkanı bulunmadığının anlaşılması üzerine zaman aşımı süresi içinde davacı adına şirketteki payına göre ödeme emri düzenlendiği, şirketin kesinleşen vergi borçlarının tahsili amacıyla 6183 sayılı Yasanın 35’inci maddesi gereği davacı adına ödeme emri düzenlenmesinde yasaya aykırılık bulunmadığı, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 344’üncü maddesinin 2’nci fıkrası Anayasa Mahkemesinin 6.1.2005 gün ve E:2001/3, K:2005/4 sayılı kararıyla iptal edilmesi karşısında, cezanın gecikme faizini içeren kısmının ödeme emriyle istenmesinin hukuka uygun düşmediği gerekçesiyle ödeme emirlerinin; vergi ziyaı cezasının gecikme faizini içeren kısmını iptal eden, diğer kısımları yönünden davayı reddeden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının; ödeme emrine konu alacağın şirket temsilcisi …’ın şirketi şahsi çıkarı için kullanmasından kaynaklandığı, kamu alacağının şirket temsilcisine usulüne uygun duyurulup, şirketten tahsil imkanı kalmadığı saptanmadan düzenlenen ödeme emrinde yasaya uygunluk bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenmiştir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Savcı : …
Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 35’inci maddesinin uyuşmazlık döneminde yürürlükte bulunan şeklinde limited şirket ortaklarının, şirketten tahsil olanağı bulunmayan kamu alacağından sermaye payları oranında doğrudan doğruya sorumlu olacağı ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulacağı kurala bağlanmıştır.
Sözü edilen düzenlemeye göre, Vergi Usul Kanunu kapsamındaki vergi ve buna bağlı alacaklarda limited şirket ortaklarının 6183 sayılı Yasanın 35’inci maddesine göre takibi gerekmekte olup, bir tüzel kişinin ortağının sorumlu tutularak, sözü edilen hüküm uyarınca takip edilebilmesi için kamu alacağının sorumlu sıfatıyla kendisinden tahsil edileceğinin ortağa duyurulmasından önce borcun tüzel kişiye usulüne uygun biçimde tebliğ edilmesi, uyuşmazlık yaratılmak suretiyle ya da uyuşmazlık yaratılmaksızın kesinleşmiş bulunmasına rağmen vadesinde ödenmemiş olması, bu nedenlerle tüzel kişinin 6183 sayılı Yasanın 54, 55 ve müteakip maddeleri uyarınca takip edilmesi ve bütün bunlara rağmen kamu alacağının tüzel kişinin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilememiş olması gerekir.
Davaya konu yapılan ödeme emrinde yer alan kamu alacağının gerçek borçlusu limited şirketin mal varlığından tahsil imkanı bulunmadığı neden gösterilerek davacı adına şirketteki payına göre ödeme emri düzenlendiği anlaşılmakta ise de dosyada mevcut şirket tüzel kişiliği adına 27.2.2006 tarihinde düzenlenmiş ve ne şekilde tebliğ edildiği de anlaşılamayan ödeme emirlerinin, dava konusu ödeme emirleriyle aynı tarihli olduğu görülmüş ve dosyaya; şirketin daha önceki vergi borçları nedeniyle 2000-2005 yıllarında yapılan mal varlığı araştırmasına yönelik yazılar ile davacı adına takibe başlandıktan sonraki bir tarihli mal varlığı araştırma yazısı sunulmuştur.
Davacının ortak sıfatıyla sorumlu tutularak 6183 sayılı Yasanın 35’inci maddesi uyarınca takip edilebilmesi için dava konusu ödeme emirlerinin duyurulmasından önce, borcun şirket tüzel kişiliğine duyurulması ve tüzel kişiden takibine ilişkin yukarıda açıklanan koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği saptandıktan sonra davanın sonuçlandırılması gerekirken, bu yönde bir inceleme yapılmaksızın, yazılı gerekçeyle verilen vergi mahkemesi kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüyle … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine, 26.2.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.