Danıştay Kararı 3. Daire 2007/3182 E. 2009/461 K. 23.02.2009 T.

3. Daire         2007/3182 E.  ,  2009/461 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No: 2007/3182
Karar No: 2009/461

Temyiz Eden : .
Karşı Taraf : Vergi Dairesi Müdürlüğü-MANAVGAT
İstemin Özeti : Davacı kurumun 2003 yılında, gerçeği yansıtmayan belge düzenlediği saptanan bir limited şirketten aldığı faturaları maliyet kayıtlarında muhasebeleştirmek suretiyle dönem matrahını azaltması nedeniyle adına re’sen salınan üç kat vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisini; söz konusu şirket hakkında yapılan tespitler düzenlenen faturaların gerçek bir emtia teslimi veya hizmet ifasına dayanmadığını gösterdiğinden salınan vergi ile verginin üç katına isabet eden ceza kısmında hukuka aykırılık bulunmadığı, cezanın gecikme faizine ilişkin kısmında ise Anayasa Mahkemesinin 6.1.2005 gün ve E:2001/3, K:2005/4 sayılı kararı gereğince hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle gecikme faizine isabet eden kısmını kaldırmak suretiyle değiştiren … Vergi Mahkemesinin …. gün ve E:…, K:… sayılı kararının; eksik incelemeye dayalı cezalı vergi salındığı ileri sürülerek bozulması istenmiştir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : 5604 sayılı Mali Tatil İhdas Edilmesi Hakkında Kanunda mali tatil süresince işlemeyeceği belirtilen süreler arasında karar düzeltme veya temyiz sürelerine açıkça değinilmediğinden, mali tatil süresince temyiz başvurusu süresinin işlemeyeceği sonucuna varılamayacağından, 30 günlük yasal başvuru süresi geçirildikten sonra yapılan temyiz başvurusunun süre aşımı nedeniyle incelenmeyeceği gerekçesiyle reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Savcı : …
Düşüncesİ : 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3/B maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, 134. maddesinde de, vergi incelemesinden maksadın ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğu belirtilerek incelemenin bu amaca yönelik olması ve gerçek durumun vergilemeye esas alınması gerektiği ortaya konulmuştur.Gerçeğe uygun olmadığı iddia edilen faturalar karşılığında fiilen mal alınmadığı, hizmetin yapılmadığı, başka bir değişle faturanın, muhtevası olan mal ve hizmetleri temsil etmediği tespit edilmedikçe fatura tutarlarının matraha ilavesi mümkün bulunmamaktadır.
Dava konusu tarhiyata esas alınan vergi inceleme raporunda, davacının işlemleri ile ilgili olarak ayrıntılı tespitler yapılmayıp, sadece mal ve hizmet alımında bulunduğu firma hakkında düzenlenen inceleme raporundan hareketle, bu firmadan yapılan tüm alımların gerçeği yansıtmadığı sonucuna varılmıştır. Vergi incelemesinin amacı, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğuna göre, davacı adına yapılan tarhiyatta, sadece faturaları düzenleyen şahsın sahte fatura ticareti yaptığı yolunda düzenlenen inceleme raporundan hareketle düzenlenen tüm faturaların gerçeği yansıtmadığının kabulü mümkün değildir. Vergi inceleme raporunda, söz konusu faturalarda yer alan hizmetlerin işletmenin faaliyetlerinde kullanılıp kullanılmadığı, belirtilen işlerin yapılıp yapılmadığı, veya yapılması gereken işlerden daha yüksek bedel içerdiği hususunda bir tespit yapılmadığı gibi, bu alımlar yapılmadan da davacı şirketin üstlendiği işleri yerine getirebileceği konusunda bir saptama bulunmamaktadır. Öte yandan fatura içeriği mal ve hizmetlerin davacı şirketin faaliyet konusu dikkate alındığında işletmede kullanılması normal ve mutad olup, söz konusu işlerin yapılmadığı hususu tespit edilmeden, sadece fatura düzenleyen firmanın durumundan hareketle bu fatura bedellerinin gerçek emtia yada hizmet alımına ilişkin olmadığı sonucuna ulaşılarak yapılan tarhiyatta isabet görülmediğinden davacı temyiz isteminin kabulüyle aksi yöndeki mahkeme kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 14’üncü maddesi uyarınca ilk inceleme ile görevli Tetkik Hakimi …’nin açıklamaları dinlenilerek işin gereği görüşülüp düşünüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 46’ncı maddesinin (2) işaretli bendinde; özel kanunlarda ayrı süre gösterilmeyen hallerde, Danıştay dava daireleri ile idare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarına karşı tebliğ tarihini izleyen otuz gün içinde Danıştayda temyiz yoluna başvurulabileceği kurala bağlanmıştır.
İdari yargılamada dava açma ve kanun yollarına başvurma süreleri kendine özgü hak düşürücü süreler olup, kamu düzenini ilgilendirdiğinden taraflarca ileri sürülmese bile davanın her aşamasında ilgili yargı mercii tarafından re’sen dikkate alınması gereken bir husus olduğu gibi, bu sürelerin durması veya kesilmesini gerektiren durumlar ancak yasal bir düzenlemeyle yapılabilir.
5604 sayılı Mali Tatil İhdas Edilmesi Hakkında Kanunun 1’inci maddesinde her yıl Temmuz ayının birinden yirmisine kadar mali tatil uygulanacağı, Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirli sürelerde yapılması gereken muhasebe kayıt süreleri, bildirim süreleri ve vergiyle ilgili işlemlere ilişkin dava açma sürelerinin mali tatil süresince işlemeyeceği, belirtilen sürelerin mali tatilin bitiminden itibaren tekrar işlemeye başlayacağı hükme bağlanmış olup, kanunun gerekçesinde düzenlemenin amacının, 3568 sayılı Yasaya göre çalışan meslek mensuplarının, mükelleflerin vergiyle ilgili mevzuattan kaynaklanan işlemlerini takip ederken maruz kaldıkları yoğun stresten uzaklaştırılmaları olduğu belirtilmiştir.
Söz konusu maddenin uygulanmasına ilişkin olarak düzenlenip, 30.6.2007 günlü 26568 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 1 Sıra No’lu Mali Tatil Uygulanması Hakkında Genel Tebliğin “Mali Tatil Nedeniyle İşlemeyen Süreler” başlıklı 5’inci maddesinin 3 işaretli bendinde ikmalen, re’sen ve idarece yapılmış olan tarhiyatlara karşı mükelleflerin dava açma süresinin, vergi ve ceza ihbarnamesinin tebliğ tarihinden itibaren 30 gün olduğu, dava açma süresinin mali tatile rastlaması halinde sürenin mali tatil süresince işlemeyeceği açıklanmıştır.
Yukarıda değinilen düzenlemelere göre, mükelleflerin vergiyle ilgili işlemlerini takip eden 3568 sayılı Yasaya tabi meslek mensuplarına yoğun şekilde ihtiyaç duyulan dönemlerde, bu meslek mensuplarının yeterli ölçüde dinlenmelerinin temin edilmesi amacıyla kanunla öngörüldüğü anlaşılan mali tatil süresince, 5604 sayılı Yasada açıkça vergiyle ilgili işlemlere ilişkin dava açma sürelerinin işlemeyeceği de kurala bağlanmış iken benzer şekilde bir hükmün öngörülmediği temyiz başvurusuna ilişkin sürenin de işlemeyeceği sonucuna ulaşmaya olanak bulunmamaktadır.
Bu durumda, her yılın 1-20 Temmuz tarihleri arasında geçerli olan mali tatil süresince temyiz yoluna başvuru süresi işlemeye devam edeceğinden davacıya 19.6.2007 gününde tebliğ edilen vergi mahkemesi kararına karşı 30 günlük başvuru süresi geçirildikten sonra 24.7.2007 gününde kayda giren dilekçeyle yapılan temyiz isteminin, süre aşımı nedeniyle incelenemeyeceği gerekçesiyle reddine, 23.2.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.