Danıştay Kararı 3. Daire 2007/1965 E. 2009/3426 K. 04.11.2009 T.

3. Daire         2007/1965 E.  ,  2009/3426 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No: 2007/1965
Karar No: 2009/3426

Temyiz Eden :
Karşı Taraf : Alemdar Vergi Dairesi Müdürlüğü-KOCAELİ
İstemin Özeti : Davacı şirket adına Şubat-Eylül ve Aralık 2001 dönemlerine ilişkin muhtasar beyannamelerin verilmemesi nedeniyle salınan ve ilan yoluyla duyurulan gelir (stopaj) vergisi, damga vergisi ve vergi ziyaı cezasının gecikme faiziyle birlikte tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emirlerine karşı açılan davada; ilanen tebliğ edilen ve dava konusu yapılmaması nedeniyle kesinleşen cezalı vergilerin gecikme faiziyle birlikte tahsili amacıyla ödeme emri düzenlenmesinin hukuka uygun görüldüğü, ancak Anayasa Mahkemesinin iptal kararı nedeniyle 5479 sayılı Yasa ile yapılan düzenleme gereği ödeme emri içeriği vergi ziyaı cezasının gecikme faizine isabet eden kısmının dayanağı bulunmadığı gerekçesiyle ödeme emrinin gelir (stopaj) vergisi, damga vergisi ve gecikme faizi ile vergi ziyaı cezasının vergi tutarına ilişkin bölümüne isabet eden kısmı yönünden davayı reddeden, ödeme emrinin cezanın gecikme faizine isabet eden kısmını ise iptal eden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının; ihbarnamelerin usulüne uygun tebliğ edilmediği ileri sürülerek bozulması istenmiştir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Savcı : …
Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 93’üncü maddesinde tahakkuk fişinden gayri, vergilendirme ile ilgili olup, hüküm ifade eden bilumum vesikalar ve yazıların adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasıyla ilmuhaberli taahhütlü olarak, adresleri bilinmeyenlere ilan yolu ile tebliğ edileceği kurala bağlanmış, 101’inci maddesinde, adres değişikliğinde bildirilen adreslerin bilinen adreslerden olduğu düzenlenmiştir.
Davacı şirket adına Şubat-Eylül ve Aralık 2001 dönemi için salınan muhtelif vergi ve cezaların şirkete bilinen adresinde tebliğ edilememesi nedeniyle 29.9.2006 günlü bir yerel gazetede ilanen tebliğ edildiği ve dava konusu yapılmaması üzerine kesinleştiği ileri sürülerek dava konusu ödeme emirleri düzenlenmiştir. Davalı idarece, ödeme emri içeriği vergi ve cezalara ilişkin ihbarnamelerin davacı şirkete 26.7.2005 tarihinde işyerini naklettiği ancak 26.10.2005 tarihinde yapılan yoklamada ve 18.5.2006 günlü adres tespiti sırasında ulaşılamadığı tutanağa bağlanan “…” adresinde ve bu adresten önce faaliyet gösterdiği adreslerde memur eliyle tebliğ edilemediğinden sözü edilerek ihbarnamelerin davacı şirketin 26.9.2006 tarihinde iş yerini naklettiği 3.10.2006 günlü yoklama tutanağına bağlanan “…” adresinde şirkete tebliğ edilemediğine ilişkin 2.11.2006 günlü adres tespit tutanağı da dayanak gösterilerek ilanen tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
“…” adresinde davacı şirkete ulaşılamadığına ilişkin 2.11.2006 günlü adres tespit tutanağının 29.9.2006 tarihinde yapılan ilanen tebligata dayanak olarak kabul edilmesine olanak bulunmadığı gibi, dava dilekçesinde tebligat adresi olarak bildirilen bu adrese … Vergi Mahkemesince yürütmenin durdurulması istemi hakkında verilen 30.1.2007 günlü karar, idarenin savunma dilekçesi ve temyize konu yapılan kararın tebliğ edilmiş olması karşısında tespitin hukuken geçerli olduğundan da söz edilemeyeceği ortadadır.
Yukarıda yer verilen Yasa kuralı gereği davalı idarece ilanen tebliğ yoluna gidilebilmesi için yükümlünün bilinen son adresine posta ya da memur eliyle tebligat yoluna gidilmesi zorunlu olduğundan, şirketin 26.9.2009 tarihinde iş yerini söz konusu adrese naklettiğinin ilanen tebliğ tarihinden önce davalı idarenin bilgisine girip girmediğinin tespiti bakımından Dairemizce verilen 7.10.2009 gün ve E:2007/1965 sayılı ara kararı üzerine davalı idarece; iş yerinin nakledilmesine ilişkin 26.9.2006 günlü ortaklar kurulu kararının aynı tarihte ve …. Noterliğince tasdik ve ticaret sicilinde tescil ettirildiği, 27.9.2006 gün ve 38691 sayılı dilekçe ile de idarelerince bildirim yapıldığı, bu bildirim üzerine 3.10.2006 gün ve 2006/5786 sayılı yoklama fişinin düzenlendiği açıklanmıştır. Bu durumda ilanen tebliğin yapıldığı 29.9.2006 tarihinde davacı şirketin idarece bilinen son adresi, 27.6.2006 tarihinde idarenin bilgisine giren “…” adresi olup, davalı idarece vergi-ceza ihbarnamelerinin bu adreste tebliği yoluna gidilmeksizin ilanen tebliğ edilmesi hukuka uygun görülmediğinden usulüne uygun olarak kesinleşmiş bir kamu alacağı bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Bu nedenle vergi mahkemesince ilanen tebliğ hukuka uygun bulunarak yazılı gerekçeyle verilen kararın bozulması gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine, 4.11.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.