Danıştay Kararı 3. Daire 2006/552 E. 2007/221 K. 01.02.2007 T.

3. Daire         2006/552 E.  ,  2007/221 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No: 2006/552
Karar No: 2007/221

Temyiz Eden : Liman Vergi Dairesi Müdürlüğü-MERSİN
Karşı Taraf : …
İstemin Özeti : Davacı adına 2000 takvim yılı Ocak-Ağustos 2000 dönemlerine ilişkin katma değer vergisi beyannamelerinin verilmemesi nedeniyle takdir komisyonu kararı uyarınca salınan ve ilan yoluyla tebliğ edilen vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin kesinleştiği görüşüyle gecikme faiziyle birlikte tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emirlerini; şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin şirket müdürüne, eşinin iş yeri adresinde tebliğ edildiği ve tebliğ alındısına şirket müdürünün ikametgah adresinin “… Mahallesi ….” olduğu bilgisinin eklendiğinin anlaşıldığı, tahakkuk eden vergilerin ihtilaf konusu yapılmaksızın kesinleşmesinden sonra vergiye tabi bir işlemin bulunmadığı yolundaki iddianın 6183 sayılı Yasanın 58’inci maddesine göre “böyle bir borcun olmadığı” kapsamında incelenebileceği, dosyadaki belgelerden, davacı şirket adına takdir komisyonunca matrah takdir edilmeden önce pişmanlıkla verilen beyannameler dışında teslim ve hizmet bedeli tahsil edildiğini gösteren bir inceleme ya da tespit bulunmadığı anlaşıldığından, ihtilaflı dönemlerde şirket adına vergilendirilecek bir matrahın varlığından söz edilemeyeceği, bu nedenle içerdiği kamu alacağının doğduğu kanıtlanamayan ödeme emirlerinin hukuka uygun görülmediği gerekçesiyle iptal eden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…, K:…sayılı kararının; şirket müdürünün ikametgah adresinde tanınmadığının 19.4.2002 günlü yoklamayla tespit edildiği, kesinleşen kamu alacağının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emirlerinde kanuna aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenmiştir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Davacı şirket adına, Ocak-Ağustos 2000 dönemleri için salınan vergi ve cezaların, şirkete bilinen adreslerinde tebliğ edilememesi üzerine ilan yoluyla duyurulduğu ve kesinleştiği görüşüyle ödeme emirleri düzenlenerek tebliğ edilmiş ise de, iş yeri adresine ulaşılamadığında tartışma bulunmayan borçlu şirketin, müdürünün ikamet ettiği adresin gerek şirketin ticaret sicili gazetesinde tescil ve ilan edilen kuruluş sözleşmesinde yer alması, gerek yapılan yoklamalarda idarece tutanağa alınması ve idarece iddia edilenin aksine dava aşamasında dahi şirket müdürünce bu adreste ikamet edildiğinde şüphe bulunmaması karşısında, ihbarnamelerin bu adreste tebliği yoluna gitmediği anlaşılan idarece, usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş ve şirket adına kesinleşmiş bir kamu alacağının bulunduğundan söz edilemeyeceğinden ödeme emrini iptal eden vergi mahkemesi kararının sonucu itibarıyla yerinde olduğu, bu nedenle temyiz isteminin reddinin uygun olacağı düşünülmüştür.
Savcı : …
Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı şirket adına takdir komisyonu kararı uyarınca 2000 takvim yılı Ocak-Ağustos dönemleri için salınan cezalı katma değer vergisinin, şirkete ve ortaklarına bilinen adreslerinde tebliğ edilememesi nedeniyle ilan yoluyla tebliğ edildiği ve dava konusu yapılmaması üzerine kesinleştiğinden söz edilerek gecikme faiziyle birlikte tahsili amacıyla düzenlenen ve şirket müdürüne, eşinin iş yeri adresinde tebliğ edilen ödeme emrini, şirketin ödeme emri ile istenebilecek vergi borcu bulunmadığı gerekçesiyle iptal eden vergi mahkemesi kararı temyiz edilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 93’üncü maddesinde, tahakkuk fişinden gayri, vergilendirme ile ilgili olup, hüküm ifade eden bilumum vesikalar ve yazıların, adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasıyla ilmuhaberli taahhütlü olarak, adresleri bilinmeyenlere ilan yolu ile tebliğ edileceği kurala bağlanmış, Yasanın 101’inci maddesinde, işe başlamada bildirilen ve yoklama fişinde tespit edilen adresler de bilinen adresler arasında sayılmıştır. Aynı Yasanın 94’üncü maddesinde, tüzel kişilere yapılacak tebliğin, bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerine yapılacağı düzenlendiğinden, davacı şirket yetkilisinin ikametgah adresinin de şirket adına hüküm doğuran, vergilendirmeyle ilgili evrakların tebliğ edilebileceği bilinen adreslerden olduğunun kabulü gerekir.
Ödeme emrine karşı itiraz sebepleri 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 58’inci maddesinde sınırlı olarak sayılmış olup, vergilendirilebilecek teslim ve hizmet bedeli bulunmadığı yolundaki iddia ancak tarh işlemine karşı açılacak davada incelenebileceğinden, ödeme emrine karşı açılan bu davada madde hükmünde öngörülen “böyle bir borcun olmadığı” kapsamında değerlendirilerek ödeme emrinin iptaline karar verilmesinde hukuka uyarlık görülmediği gibi, şirketten tahsili gereken ve usulüne uygun biçimde kesinleşmiş bir kamu alacağı bulunup bulunmadığı yönünde bir inceleme yapılmadan karar verilmesi de hukuka uygun düşmemiştir.
Bu durumda vergi mahkemesince, vergi borçlusu şirket adına düzenlenen ihbarnamelerin şirket yetkilisine tebliğ yapılabilecek bilinen adreslerden olan ikametgah adresinin hangi tarihte idarenin bilgisine girdiği ve ihbarnamelerin bu adreste posta yoluyla tebliği yoluna gidilip gidilmediği yönünde yapılacak inceleme sonucu yeniden karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…, K:…sayılı kararının bozulmasına, 492 sayılı Harçlar Kanununun 13’üncü maddesinin (j) bendi parantez içi hükmü uyarınca alınması gereken harç dahil olmak üzere yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine 1.2.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.