Danıştay Kararı 3. Daire 2006/4377 E. 2008/96 K. 16.01.2008 T.

3. Daire         2006/4377 E.  ,  2008/96 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2006/4377
Karar No : 2008/96

Temyiz Eden : Kurumlar Vergi Dairesi Müdürlüğü-ANTALYA
Karşı Taraf : …
İstemin Özeti : Tasfiyesinin tamamlanması nedeniyle 16.6.2004 tarihinde ticaret sicilinden kaydı silinen limited şirketin 2000 takvim yılına ilişkin işlemleri, tasfiyesinin tamamlanması ve kaydının silinmesinden sonra incelenerek adına re’sen salınan üç kat vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi ve fon payına karşı açılan davada; Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre şirketlerin tüzel kişiliklerinin, ticaret sicilinden silinmesiyle sona ereceği bu nedenle, ticaret sicilinden silindiği 16.6.2004 tarihinden sonra borçlu kılınması mümkün olmayan münfesih şirket adına tarhiyat yapılamayacağı gerekçesiyle dava konusu vergi ve cezanın duyurulduğu ihbarnameyi iptal eden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E…., K:… sayılı kararının; tüzelkişilerin tasfiye edilmiş olmalarının, kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmayacağı ileri sürülerek bozulması istenmiştir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Savcı : …
Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Dosyanın incelenmesinden; 29.11.2002 tarihinde tasfiyeye giren ve 16.6.2004 tarihinde tasyfiyesi sona ererek ticaret sicilinden kaydı silinen … Doğrama İnşaat Turizm Taşımacılık İthalat İhracat Sanayi Ticaret Limited Şirketinin, 2000 takvim yılı hesaplarının ticaret sicilinden silindikten sonra incelenerek adına vergi salınıp ceza kesildiği, vergi ve cezanın kaldırılması istemiyle vergisi ihtilaflı dönemde şirket ortağı olan … tarafından dava açıldığı anlaşılmaktadır.
İdare hukukuna göre idari davanın incelenebilmesi ve hükme bağlanabilmesi için davaya konu yapılan işlemin etkili olması yani hukuksal sonuç doğurabilir nitelik taşıması gerekir. Bu nitelikteki işlemler de ancak, hukuksal durumu etkilenenler tarafından dava konusu edilebilir.
Hukuksal sonuç doğurmayan işlemlerin idari davaya konu edilmesi; sonuç doğuran işlemlerin de hukuksal durumu etkilenmeyen kimseler tarafından dava konusu edilmesi mümkün olmadığından, etkisiz işlemlere karşı açılan davaların da ehliyetsiz kimseler tarafından açılan davalarda olduğu gibi esası incelenerek hüküm verilemez.
2577 sayılı Yasanın 49’uncu maddesinin (1/c) bendinde; usul hükümlerine uyulmamış olması bozma nedeni olarak öngörülmüştür. Yasa yapıcı; usul hükümlerine uyulmaksızın verilen ilk derece yargı yeri kararlarının bozularak kaldırılmasını sağlamak üzere “hukuka aykırı karar verilmesi” şeklindeki bozma nedeniyle yetinmemiş, bütün yargı kararlarının usul hükümlerine uyularak verilen kararlar olmasını amaçlamıştır. İdari davaya konu yapılamayacak bir işlem hakkında verilen iptal kararı gibi hukuk düzeninin “kişi” tanımına almadığı bir varlık adına açılan davada verilen iptal kararının usul hükümlerine uyulmaksızın verilmiş kararlar olduğu açıktır.
Temyiz edilen karar; 2004 yılında tasfiyesi biten ve ticaret sicilinden kaydı silinen limited şirket hakkında verilmiştir. Davaya; kaydın silinmesinden sonraki tarihte düzenlenen ihbarnameyle duyurulan vergilendirme konu yapılmış ve temyiz edilen kararla ihbarname iptal edilmiştir.
Bir şirketin borçlu kılınabilmesi, ancak tüzel kişilik kazandığı tarih ile bu kişiliğin sona erdiği tarih arasındaki zaman diliminde olanaklıdır. Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre de şirketlerin tüzel kişilikleri ticaret sicilinden silinmesiyle sona erer.
Bu nedenle ticaret sicilinden kaydı silindiğinden tüzel kişiliği bulunmayan limited şirket adına vergi ve ceza ihbarnamesi düzenlenmesi hiçbir hukuksal sonuç doğurmayacağından, öncelikle bu vergilendirmenin idari davaya konu edilmesine olanak yoktur. Hukuksal varlığı sona ermiş bir kurumun yargı yerlerinden hukuksal koruma istemesi söz konusu olamayacağına göre vergi mahkemesi incelenemeyecek bir dava hakkında hüküm vermiş; hukuksal varlığı bulunmayan davacı şirket adına düzenlenen ihbarnamenin iptaline hükmetmiş ve idareyi yargılama giderlerine mahkum etmiştir.
Diğer yönden münfesih şirketin yargı yerlerinde temsil edilebileceğinden de söz edilemez. Bu nedenle davacı ortak, varlığı sona eren şirketi temsil edemez.
Vergi mahkemesince; ticaret sicilinden kaydının silinmesiyle tüzel kişiliğinin sona erdiğinin kabul edilmesine rağmen usul hükümlerine uyulmaksızın idari davaya konu edilmesi mümkün olmayan ihbarnamenin iptaline hükmedilmesi hukuka uygun düşmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüyle … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, 492 sayılı Harçlar Kanununun 13’üncü maddesinin (j) bendi parantez içi hükmü uyarınca alınması gereken harç dahil olmak üzere yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine 16.1.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.