Danıştay Kararı 3. Daire 2006/4331 E. 2007/2639 K. 03.10.2007 T.

3. Daire         2006/4331 E.  ,  2007/2639 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No: 2006/4331
Karar No: 2007/2639

Temyiz Eden : Uludağ Vergi Dairesi Müdürlüğü-BURSA
Karşı Taraf :
İstemin Özeti : Taşınmaz satışından elde ettiği değer artışı kazancını beyan etmeyen davacının 19.8.1998 tarihinde 2 milyar liraya iktisap ettiği taşınmazı 23.10.2001 tarihinde 30 milyar liraya sattığı Tapu Sicil Müdürlüğü bilgi formlarından saptanarak, adına, endekslemeye tabi tutulan iktisap bedeli, ödenen harç ve istisna tutarı, satış hasılatından düşülmek suretiyle belirlenen matrah üzerinden re’sen salınan bir kat vergi ziyaı cezalı gelir vergisi ve fon payını; taşınmazın gerçek alış bedelinin 12,5 milyar lira olduğu iddia edildiğinden; söz konusu taşınmazın iktisap tarihindeki rayiç bedelinin, … Ticaret ve Sanayi Odası ile … Esnaf ve Sanatkarlar Odasından sorulduğu, …. Ticaret ve Sanayi Odasınca; yerine gidip görülmeden açıklayıcı bilgi verilemeyeceği belirtilmesine karşın, … Esnaf ve Sanatkarlar Odası tarafından yazılarına eklenerek gönderilen Emlak Komisyoncuları Odası yazısında taşınmazın 1998 yılı m2 fiyatının 70,00 YTL olduğunun bildirilmesi üzerine iktisap bedeli 3,6 milyar olarak yeniden belirlendikten sonra yapılan endekslemeye göre 18.262.650.000.-lira olan matrah farkını, 11.849.935.488.-liraya indirmek, vergi ziyaı cezasını; ziyaa uğratılan vergi tutarına gecikme faizinin yarısı eklenerek hesaplanmasına ilişkin kuralın Anayasa Mahkemesince iptal edilmesinin, kesilen vergi ziyaı cezasının, azaltılan matraha isabet eden vergi ve fon payının bir katını aşan kısmını dayanaksız bıraktığı gerekçesiyle azaltmak suretiyle değiştiren … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının; vergi inceleme raporuna dayanılarak yapılan tarhiyatın yasaya uygun olduğu ileri sürülerek bozulması istenmiştir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Savcı : …
Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununa, 4444 sayılı Kanunun 3’üncü maddesiyle eklenen geçici 56’ncı maddenin (D) fıkrasının (6) numaralı bendiyle gayrimenkullerin elden çıkarılmasından doğan kazançların 3,5 milyar lirayı aşan kısmı belli koşullarda değer artışı kazancı olarak vergiye tabi tutulmuş, safi değer artışının; elden çıkarma karşılığında alınan para ve para ile temsil edilebilen her türlü menfaatlerin tutarından, elden çıkarılan mal ve hakların maliyet bedelleri ve elden çıkarma dolayısıyla yapılan ve satıcının uhdesinde kalan giderlerin, ödenen vergi ve harçların indirilmesi suretiyle bulunacağı öngörüldükten sonra (F) fıkrasında, mal ve hakların elden çıkarılmasında iktisap bedelinin, elden çıkarılan ay hariç olmak üzere Devlet İstatistik Enstitüsünce belirlenen toptan eşya fiyat endeksindeki artış oranında artırılarak tespit edileceği kurala bağlanmıştır.
Vergilendirme, tapu sicil müdürlüğüne gönderilen bilgi formundan; …. bulunan işyeri vasfındaki taşınmazı 19.8.1998 tarihinde 2 milyar liraya iktisap ettiği, 23.10.2001 tarihinde 30 milyar liraya sattığı saptanan davacı adına, değinilen geçici 56’ncı madde uyarınca miktarı belirlenen değer artışı kazancının vergi idaresinin bilgisi dışında bırakılması nedeniyle yapılmıştır. Davacı, taşınmazın iktisap bedelinin 12,5 milyar lira olduğunu ve tapu harcını düşük tutmak amacıyla 2 milyar lira beyan edildiğini iddia ederek dava açmıştır.
Türk Medeni Kanununun 7’nci maddesinde; resmi sicil ve senetlerin, belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturacağı, bunların doğru olmadığının, kanunlarında başka bir hüküm bulunmadıkça herhangi bir şekle bağlı olmaksızın kanıtlanabileceği düzenlenmiştir.
Türk hukukunda, yukarıda belirtilen kural nedeniyle içerdiği konuda kesin kanıt değeri taşıyan tapu kayıtlarının, dayandığı olguların doğru olmadığını kanıtlama koşullarının vergilendirme alanında bağlı olduğu kural, Vergi Usul Kanununun 3’üncü maddesinin (B) bendinde yer almaktadır. Sözü geçen kural; vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin hukuki muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olmasını ve yemin dışındaki delillerden herhangi biriyle kanıtlanabilmesine olanak tanımakla birlikte, ekonomik, ticari ve teknik gereklere uygun düşmeyen iddiaların, ileri süren tarafından kanıtlanmasını kurala bağlamıştır.
Doğruluğuna, yukarıda değinilen düzenleme ile kanıt değeri tanınan tapu sicilinde tescil edilen, satıcı ile alıcının tapu memuru önünde beyan ve imzalarıyla doğruladıkları ve 2 milyar lira olan iktisap bedelinin, gerçekte 12,5 milyar lira olduğunu kanıtlama yükü davacıya ait olmasına rağmen bu konuda iddiadan öte bir kanıt sunulmamıştır.
Vergi mahkemesi, 11.10.2005 tarihli ara kararı ile … Esnaf ve Sanatkarlar Odasından, davacının iktisap tarihindeki değeri ihtilaflı olan taşınmazın satın alma tarihi itibarıyla rayiç değerini sorduğu ara kararına cevaben, 21.11.2005 günlü ve I-1292 sayılı yazıda; rayiç değerinin bildirilmesi istenen taşınmazın 19.8.1998 tarihindeki değerinin … Emlak Komisyoncuları Odasından sorulduğu, adı geçen Odanın tarihsiz ve 7 sayılı yazısının eklenerek gönderildiği saptanmaktadır. Mahkeme tarafından bilgi istenen Birliğin, istenen konuda bilgi veremeyeceği için bir başka odadan sorularak verilen yanıt ve eklerinden, 1998 yılında m2 birim fiyatını 70 YTL bildiren Emlak Komisyoncuları Odasına ait (7) sayılı ancak, tarihsiz yazının Odanın 637 sayılı üyesi olan bir kimse tarafından hazırlanmakla birlikte, hangi araştırma ve incelemeye dayandığı dahi gösterilmemiştir. Sözü edilen yazı, tapu kaydına işlenen iktisap bedelinin doğru olmadığını kanıtlayacak bir delil kabul edilemeyeceğinden, tarhiyatın bu yazıda bildirilen m2 birim fiyatlarına göre değiştirilmesi hukuka uygun düşmez. Kaldı ki, davalı idarenin savunma ekinde sunduğu belgelerle, 4369 sayılı Yasa ile getirilen düzenlemenin yürürlükte olduğu tarihte verilen 1998 yılına ait emlak vergisi beyannamesinde davacı tarafından, söz konusu taşınmazın emlak vergi değerinin 12,5 milyar lira değil, 2 milyar lira beyan edildiği de kanıtlandığından, vergi mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüyle … Vergi Mahkemesinnin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, 492 sayılı Harçlar Kanununun 13’üncü maddesinin (j) bendi parantez içi hükmü uyarınca alınması gereken harç dahil olmak üzere yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine 3.10.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.