Danıştay Kararı 3. Daire 2006/2624 E. 2007/2106 K. 25.06.2006 T.

3. Daire         2006/2624 E.  ,  2007/2106 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No: 2006/2624
Karar No: 2007/2106

Temyiz Eden : Beydağı Vergi Dairesi Müdürlüğü-MALATYA
Karşı Taraf : …
İstemin Özeti : Nakliye ve nakliye komisyonculuğu yapan davacının 1999 takvim yılına ilişkin gelir vergisi beyannamesinde bildirdiği gayrısafi hasılatının katma değer vergisi beyannamelerinde beyan ettiği hasılatından düşük olması nedeniyle takdir komisyonu kararına dayanılarak adına re’sen salınan bir kat vergi ziyaı cezalı gelir vergisi ve fon payını; ara kararı gereği davacı tarafından Mahkemelerine ibraz edilen 1998-1999 yıllarına ilişkin defter ve belgeler üzerinde, 1999 yılı için re’sen tarhiyata konu olacak gelir vergisi matrahının bulunup bulunmadığının tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, düzenlenen raporda ilgili yılda beyanı gereken matrah farkı bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı, bilirkişi raporuna davalı idare tarafından yapılan itirazın somut olguları içermemesi nedeniyle raporu kusurlandıracak nitelikte görülmediği bu nedenle davacı adına salınan vergi ve kesilen cezalarda hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle kaldıran … Vergi Mahkemesinin 11.4.2006 gün ve E:…, K:… sayılı kararının; bilirkişi raporuna dayanılarak verilen kararda hukuka uygunluk bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenmiştir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Dosyada yer alan belgelerden davacı adına takdir edilen matrahın, ilgili yılda 7.500.000.000 TL ye satılan kamyona ait hasılatın işletme defterine kaydedilmemesinden kaynaklandığı anlaşılmış olup, 24.3.1998 tarihli yoklama tutanağında da yer aldığı üzere söz konusu kamyonun 9.200.000.000 TL’ye alındığı görüldüğünden, tarhiyatı kaldıran mahkeme kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmadığından, temyiz isteminin bu nedenle reddi gerektiği düşünülmüştür.
Savcı : …
Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 31’inci maddesi ile yollamada bulunulan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun, 275’inci maddesinde, mahkemelerin, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verecekleri, hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişinin dinlenmeyeceği hükmüne yer verilmiş, hakimin delilleri serbestçe takdir edeceği yolundaki genel ilkeye paralel olarak aynı Kanunun 286’nci maddesinde de bilirkişi raporunun hakimi bağlamayacağı kuralı öngörülmüştür.
Yargılama hukukunda bilirkişi, davanın çözümünün gerektirdiği özel ve teknik bilgiyi yargıca sağlayan kişi olarak tanımlanmaktadır. Bu yüzden, görülmekte olan davada bilirkişiye başvurulabilmesi, uyuşmazlığın özel ve teknik bilgi gerektiren bir yönünün bulunmasına bağlıdır. Yorumu ve çözümü hakime ait bulunan konularda bilirkişiye başvurulması, bilirkişilik müessesesinin açıklanan amaç ve tanımına uygun düşmeyeceği gibi usul ekonomisi olarak adlandırılan davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılacağı yolundaki Anayasa hükmüne de aykırılık teşkil eder.
Davanın, re’sen tarhedilen vergilendirmenin hukuka uygun düşüp düşmediği belirlendikten sonra karara bağlanması gerektiği ve taraflar arasındaki uyuşmazlığın, gelir vergisine tabi kazanca esas gayrisafi hasılat ile katma değer vergisine esas hasılat arasındaki farkın nedeni saptandıktan sonra çözümlenebileceği ve bu konudaki yargıya; hukuksal sorunların çözümü ile ulaşılabileceği açık iken vergi mahkemesince bilirkişi incelemesi yaptırılmasına gerek bulunmayan bir konu olan davacının 1999 yılında vergilendirilmesi gereken bir matrah farkı bulunup bulunmadığı noktasında yaptırılan bilirkişi incelemesi üzerine düzenlenen rapora göre hüküm kurulması hukuka uygun görülmemiştir.
Bu durumda, dosyadaki belgeler ve davacının dava dilekçesindeki iddialarının, Gelir Vergisi Kanununun 39, 40 ve 41’inci maddelerinde yer alan kurallar karşısında vergilendirmenin hukuka uygunluğu yönünden incelendikten sonra yeniden karar verilmek üzere mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle idare temyiz isteminin kabulü ile … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, 492 sayılı Harçlar Kanununun 13’üncü maddesinin (j) bendi parantez içi hükmü uyarınca alınması gereken harç dahil olmak üzere yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine 25.6.2007 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
K A R Ş I O Y :
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar vergi mahkemesi kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle karara katılmıyorum.