Danıştay Kararı 3. Daire 2006/1531 E. 2007/2405 K. 17.09.2007 T.

3. Daire         2006/1531 E.  ,  2007/2405 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2006/1531
Karar No : 2007/2405

Temyiz Edenler : 1-Maliye Bakanlığı
2-…
Vekili : …
Karşı Taraf : Taşıtlar Vergi Dairesi Müdürlüğü
İstemin Özeti : Davacının … 12.Noterliğinin 29.8.2002 günlü satış sözleşmesi ile satın aldığı taşıtın trafik sicil kaydına 2.8.2002 tarihli haciz bildirisi uyarınca konulan ve satın alma tarihinden yaklaşık üç yıl sonra, 19.7.2005 tarihinde trafik siciline tescil başvurusunda bulunduğu sırada öğrendiğini ileri sürdüğü haciz şerhinin kaldırılması isteğiyle açtığı davayı; davanın, 6183 sayılı Yasaya göre tesis edilen haczin unsurlarında hukuka aykırılık bulunduğu iddiasıyla değil, malik sıfatıyla açıldığı, hacze konu borç, taşıtın eski maliki … ‘ya, alacak ise yükümlüsü bulunduğu vergi idaresine ait olduğundan üçüncü kişi durumunda olan davacının satış sözleşmesi ile satın aldığı ancak trafik sicilinde eski malik adına kayıtlı olan taşıtın mülkiyetinin intikal şekli ve zamanı ile önceki malikin borcu nedeniyle trafik sicil kaydına konulan haciz şerhinin, taşıtın yeni malikinin hukuksal durumuna etkisinin değerlendirilmesinin, taşınır mülkiyeti ile ilgili uyuşmazlıkları çözmekle görevli adli yargı mahkemelerinin görev alanına girdiği gerekçesiyle 2577 sayılı Kanunun 15’inci maddesinin 1-a bendi uyarınca görev yönünden reddeden …. Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının; Maliye Bakanlığınca, işlemin mevzuat hükümlerine uygun olduğu, davacı tarafından; haczin, ilgili vergi idaresince davalı vergi dairesi müdürlüğüne geç bildirilmesi nedeniyle taşıtın satın alındığı tarihte haciz şerhinden haberdar olunmadığı, taşıtın kapatılarak parka çekilmesinden dolayı telafisi mümkün olmayan kayıplar doğduğu, uyuşmazlığın vergi mahkemesince çözümlenmesi gerektiği ileri sürülerek bozulması istenmiştir.
Savunmanın Özeti : Vergi dairesi müdürlüğünce, davacı temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuş, davacı tarafından savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Savcı : …
Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:
… ‘nın muhtelif vergi borçları nedeniyle 2.8.2002 tarihli haciz bildirisi uyarınca haciz konulan taşıtı, 29.8.2002 tarihinde noterde düzenlenen satış sözleşmesiyle adı geçen şahıstan satın alan davacının tescil başvurusu yaptığı sırada öğrendiği trafik sicilindeki haciz şerhinin kaldırılması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işleme karşı açılan davanın görev yönünden reddi yolundaki vergi mahkemesi kararı temyiz edilmiştir.
Davacıya yapılan satıştan yirmiyedi gün önce haczedilen ve davanın açıldığı tarihte tescili halen vergi borçlusu adına süren taşıtın; trafik siciline haciz şerhi konulduğu tarihte kamu borçlusunun fiilen tasarrufunda olduğu açık olup, mülkiyeti ihtilafsızdır. Bu nedenle, taşıtın sicil kaydına, sicilde malik göründüğünde şüphe bulunmayan vergi borçlusunun cebren takibi sırasında haciz uygulanabileceği açıktır.
Noter satış sözleşmesi ile taşıtı satın aldıktan üç yıl sonra tescil başvurusu yapacağı sırada haczi öğrendiğini ileri süren davacı; haciz şerhinin trafik sicilinden kaldırılması istemiyle 5.9.2005 tarihinde bu davayı açmış olup, davanın açıldığı tarihte davacıya ait olan taşıtın sicil kaydına, … ‘nın vergi borçlarından dolayı şerh edilen haczin, davacı adına ne gibi hukuki sonuçlar doğuracağı, haczin davacının aleyhine devam edip etmeyeceği hususlarının açıklığa kavuşturulması gerektiği sonucuna varıldığından, bu konuları incelemekle, adli yargı mahkemelerinin değil, idari yargı mahkemelerinin görevli olması karşısında haciz tarihinde taşıtın mülkiyetinin tartışmalı olduğu yargısıyla davayı görev yönünden reddeden vergi mahkemesi kararı hukuka uygun düşmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine, 17.9.2007 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

X.K A R ŞI O Y:
Trafik sicilleri aleni olduğundan, hukukumuzun menkul mülkiyetinin intikaline ilişkin hükümlerine göre sicile kayıtlı bir taşıtı satın almak isteyenler, sicil kaydını incelemeksizin satım akti yaptıklarında taşıtı; sicil kaydına o tarihe kadar işlenmiş bütün sınırlamalarla birlikte satın almış olurlar. Bu nedenle, objektif iyiniyet iddiasında bulunamazlar ve ancak, satıcıya müracaat edebilirler.

Davacının; bir limited şirketin müdürü ve ortağı olan … ‘nın trafikte adına kayıtlı … plaka sayılı taşıtı, 29.8.2002 tarihinde … Noterinde düzenlenen satış sözleşmesi ile satın aldığında ihtilaf yoksa da, satış tarihinden 27 gün önce taşıtın trafik sicil kaydına vergi idaresinin kamu alacaklarından dolayı haciz şerhi konulduğunda da çekişme yoktur. Görüldüğü gibi davacı, trafik sicilinde malikinin vergi borcundan dolayı haciz konulmuş taşıtı satın almıştır. Bu koşullarda davacının ileri sürebileceği iddialar ve muhatabı vergi idaresi olmayıp, eski maliktir. Alıcı ile satıcı arasındaki satım aktinden doğan bu ihtilafın hacze konu borcun vergi borcu olması ve cebren takibin vergi idaresince yapılmasıyla ilgisi bulunmamaktadır.
Olayın mülkiyet ihtilafı ile ilişkisi bulunmadığı halde Daire kararında yazılı olduğu gibi … adına kayıtlı taşıtın sicil kaydına 2.8.2002 tarihinde haciz konulabileceği belirtilmişken, bu haczin, 27 gün sonra yapılan satışla taşıtı satın alan davacı hakkında doğuracağı sonucun Türk Medeni Kanununun satım akti ve ilgili diğer kurallara göre belirlenebileceği de açıktır. Haczin davacı yönünden hüküm ifade edip etmemesi ancak değinilen kurallara göre değerlendirilebileceğinden, haczi koyan idareye yöneltilen haciz şerhinin satın alma nedeniyle kaldırılması isteminin idari davaları incelemekle özel olarak görevli bir yargı yeri olan vergi mahkemesinin görevine giren davaların konusunu oluşturabileceği de kabul edilemez.
Vergi mahkemesinin davanın görevsizlik sebebiyle reddi yolundaki temyiz istemine konu yapılan kararında; taşıtın mülkiyetinin ihtilaflı olduğuna ilişkin bir hüküm kurulmuş olmayıp, taşıtın mülkiyetinin hacizli olarak intikal edip etmediğinin, davacının taşıta sicil kaydındaki sınırlama ile malik olup olmadığının belirlenmesinin adli yargı yerlerinin görevi kapsamında olduğuna dayanılarak karar verilmiştir.
Dairemiz kararında da davanın çözümünün; haczin davacı hakkında doğuracağı sonuç ve davacı yönünden hüküm ifade edip etmeyeceği belirlendikten sonra hüküm kurulması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Bu belirlemenin vergi mahkemesince yapılması, görevi dışında hüküm kurulmasını doğuracaktır.
Yukarıda açıklanan ve temyiz edilen kararda dayanılan hukuksal nedenlerle davacı isteminin reddi gerektiğinden bozma kararına katılmıyorum.