Danıştay Kararı 3. Daire 2005/216 E. 2005/2080 K. 05.10.2005 T.

3. Daire         2005/216 E.  ,  2005/2080 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2005/216
Karar No: 2005/2080

Temyiz Eden : …
Vekili : …
Karşı Taraf : Vergi Dairesi Müdürlüğü-IĞDIR
İstemin Özeti : … ve … olduğu … Akaryakıt Gıda Tur.Mak.Hayv.Oto Nak.Teks.Elekt.İnş.Ür.İth.ve İhr.San.Tic.Ltd. Şirketi’nin vergi borçları nedeniyle davacı adına uygulanan ihtiyati haciz işlemine karşı açılan davayı; incelenen dosyadan, davacının kendisine elden tebliğ edilen 8.7.2003 tarihli yazı ile duyurulan ihtiyati haciz işlemine karşı … tarihinde mahkemelerinin E:… numaralı dosyasında açtığı davada uyuşmazlık konusunun anlaşılamadığı gerekçesiyle verilen K:… sayılı kararla dilekçenin reddine karar verilmesi üzerine 26.2.2004 tarihinde dilekçenin yenilendiğinin anlaşıldığı, 8.7.2003 tarihinde tebliğ edilen ihtiyati haciz işlemine karşı davacı tarafından 6183 sayılı Yasanın 15’inci maddesi uyarınca en geç 15.7.2003 tarihinde dava açılması gerekirken, 20.11.2003 tarihinde açılan davanın süresinde olmadığı gerekçesiyle süre aşımı yönünden reddeden … Vergi Mahkemesi’nin … gün ve E:.., K:… sayılı kararının; mahkemece verilen dilekçe ret kararı üzerine süresi içinde dava açıldığından, istemin esası hakkında karar verilmesi gerektiği ileri sürülerek bozulması istenmiştir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Davacı tarafından kendisine 8.7.2003 tarihinde tebliğ edilen aynı tarihli yazı ile duyurulan ihtiyati haciz işlemine karşı açılan davada vergi mahkemesince öncelikle uygulanan ihtiyati haczin davacı adına alınmış bir karara dayanıp dayanmadığı araştırılarak varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, belirtilen husus tam olarak açıklığa kavuşturulmaksızın dava açma süresi yönünden verilen karar hukuka uygun düşmediğinden kararın bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
Savcı : …
Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:
İncelenen dosyadan, Iğdır Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 21.1.2003 gün ve … sayılı yazı ile … Akaryakıt Gıda Turizm Makina Hayvancılık Otomotiv Nakliyat Tekstil Elektrik İnşaat Ürünleri İthalat ihracat Sanayi Ticaret Limited Şirketi hakkında ihtiyati haciz kararı alındığı ve şirketin müdürü ve ortağı olması nedeniyle davacı hakkında yurt dışına çıkış yasağı bulunduğu bildirilerek borca yetecek miktarda teminat göstermesinin istendiği, bu yazının 30.6.2003 tarihinde kendisine tebliğ edilmesi üzerine davacının aynı tarihte idareye başvurarak yasağın gerekçesinin bildirilmesini istediği, idarece 8.7.2003 gün ve 3126 sayılı yazı ile bu başvuruya cevap verilerek şirket hakkında 2000-2002 dönemine ilişkin vergi borçları nedeniyle ihtiyati haciz kararı alındığı, ihtiyati haciz konusu vergi borçlarının 81.638.493.000. lira tutarındaki kısmının davacının şirkette ortak ve müdür olduğu döneme isabet etmesi nedeniyle davacıya yurt dışına çıkış yasağı konulduğunun bildirilmesi üzerine davacının, bu yazı ile duyurulan ihtiyati haciz işleminin iptali istemiyle dava açtığı anlaşılmaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14’üncü maddesinde, dilekçelerin, görev ve yetki, idari merci tecavüzü, ehliyet, idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı, süre aşımı, husumet ve Yasa’nın 3’üncü ve 5’inci maddelerine uygun olup olmadıkları yönlerinden ve sırasıyla inceleneceği hükme bağlanmıştır.
Davacı tarafından, kendisine 8.7.2003 gün ve … sayılı yazının tebliği üzerine dava açılmış ise de; belirtilen yazıda idarenin davacı hakkında aldığı bir ihtiyati haciz kararı ya da uygulaması bulunup bulunmadığı konusunda açıklık bulunmadığı gibi; dosyadaki belgelerde de bu konuda bir bilgiye yer verilmediği görülmüştür. Bu durumda, incelenen davada vergi mahkemesince öncelikle davacı tarafından dava konusu edilebilecek nitelikte, adına alınmış bir ihtiyati haciz kararının bulunup bulunmadığı, böyle bir karar veya uygulamanın varlığı halinde davacıya ne şekilde ve hangi tarihte duyurulduğunun araştırılması, davacı adına alınmış bir karar ya da uygulanan bir işlem bulunmaması halinde ise davacının şirket hakkında alınan ihtiyati haciz kararına karşı dava açmaya ehliyetli olup olmadığı da irdelenerek varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, davanın süre aşımı yönünden reddedilmesi yolunda verilen karar hukuka uygun düşmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile … Vergi Mahkemesi’nin .. gün ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine, 5.10.2005 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

X. K A R Ş I O Y:
İdarenin 21.1.2003 gün ve 378 sayılı yazısı ile davacıya …Akaryakıt Gıda Tur.Mak.Hayv.Oto Nak. Teks. Elekt. İnş.Ür.İth. ve İhr.San.Tic.Ltd.Şirketi adına doğacak 92.759.530.300.-lira vergi borçlarına karşılık ihtiyati haciz kararı alındığı ve kendisi hakkında yurt dışına çıkış yasağı konulduğu, borca yetecek miktarda teminat göstermesi halinde ihtiyati haciz ve yurt dışına çıkış yasağının kaldırılacağının 30.6.2003 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine davacı aynı tarihte idareye başvurarak, kendisi hakkında uygulanan yurt dışına çıkış yasağı olup olmadığını sormuş ve idarece davacıya elden tebliğ edilen 8.7.2003 tarihli yazı ile şirket borçlarının 81.638.493.000.-lira tutarındaki kısmının şirkette ortak ve müdür olduğu döneme isabet ettiği ve yurt dışına çıkış yasağının sürdüğü bildirilmiştir. Davacı tarafından ihtiyati haciz işlemine karşı açılan davada vergi mahkemesince her ne kadar dava açma süresi 8.7.2003 olarak kabul edilerek karar verilmiş ise de; davacının ihtiyati haciz işleminden 21.1.2003 günlü yazının kendisine tebilğ edildiği 30.6.2003 tarihinde haberdar olduğu açık olduğundan, bu tarihten itibaren en geç 7.7.2003 tarihine kadar dava açması gerekirken, 20.11.2003 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunduğundan temyiz isteminin bu nedenle reddi gerektiği görüşüyle karara katılmıyorum.