Danıştay Kararı 3. Daire 2005/1796 E. 2006/3042 K. 22.11.2006 T.

3. Daire         2005/1796 E.  ,  2006/3042 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2005/1796
Karar No: 2006/3042

Temyiz Edenler : 1-…
2-…
İstemin Özeti : Otogaz, akaryakıt ve gıda satışıyla uğraşan davacı şirketin, yasal defter ve belgelerini ibraz etmediği, bir kısım alışları ile satışlarını kayıt ve beyan dışı bıraktığı görüşüyle düzenlenen inceleme raporu uyarınca adına 2002 yılı için re’sen salınan üç kat vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi ile geçici vergi üzerinden kesilen vergi ziyaı cezası ile aslı aranmayan geçici vergiye karşı açılan davayı; 15.7.2004 tarihinde tebliğ edilen ihbarnameler için yapılan uzlaşma başvurusunun ihbarname içeriği vergi ve cezaların uzlaşma kapsamında olmadığı yolundaki 23.8.2004 tarihli uzlaşma ön tespit tutanağı ile reddedilmesinin uzlaşmanın vaki olmamış sayılmasının kabulünü gerektirdiği, uzlaşma isteminin reddi üzerine 16.09.2004 tarihinde açılan davanın Vergi Usul Kanunun Ek 7’nci maddesinde öngörülen 15 günlük ek dava açma süresi içinde açıldığının kabulünü gerektirdiğinden davalı idarenin süre aşımı def’inin yerinde görülmediği, vergi inceleme raporu ile davacı şirkete ait defter ve belgelerin ibraz edilmediği, ibraz edilenlerin ise ihticaca sahih bulunmadığı ve bir kısım hasılatının kayıt ve beyan dışı bırakıldığının tespit edilmesi üzerine cezalı tarhiyatın yapıldığı, davacının bu tespitlere bir itirazının bulunmadığı da dikkate alındığında tarhiyatın Yasaya uygun bulunduğu gerekçesiyle kurumlar vergisi ve fon payı yönünden reddeden, sözü edilen vergiler ile geçici vergi üzerinden kesilen vergi ziyaı cezasını üç kattan bir kata indiren, aslı aranmamakla birlikte dava konusu edilmiş olan geçici vergi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar veren … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…, K:…sayılı kararının; davalı idare tarafından kurumlar vergisi ve fon payı ile geçici vergi üzerinden kesilen üç kat vergi ziyaı cezasının Yasaya uygun olduğu, davacı tarafından ise defter ve belge ibrazı istemi yazısının eski ortağın yetkilendirdiği şirket muhasebecisine tebliğ edildiğinden, tebligatın usule aykırı yapıldığı ileri sürülerek bozulması istenmiştir.
Savunmanın Özeti : Davalı idare temyiz isteminin reddi gerektiğini savunmuş,davacı tarafından savunmada bulunulmamıştır.
Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Uzlaşma komisyonunun yetkisine girmeyen tarhiyat ve cezalar ile ilgili uzlaşma başvurularının esasının incelenmeksizin reddine dair idari kararlar üzerine mükelleflerin, 213 sayılı Yasanın Ek 7’nci maddesinde tanınan onbeş günlük ek süreden yararlanmalarına olanak bulunmamaktadır. Davacı şirketin, yasal süresinde dava konu yapmadığı ancak uzlaşmaya başvurduğu vergi ziyaı cezaları Vergi Usul Kanunun 359’ncu maddesinde yazılı fiillerin tespiti üzerine aynı Kanunun 344’üncü maddesinin üçüncü fıkrasına göre kesilmiş olduğundan, dava konusu edilen vergi ve cezaların Vergi Usul Kanunun Ek1’inci maddesi göz önüne alındığında uzlaşma komisyonunun yetkisine girmediği tartışmasızdır. Bu nedenle başvurunun reddinin şirket yetkilisine tebliğinden itibaren sözü edilen maddede belirtilen onbeş günlük ek süreyi dikkate alarak açtığı davanın süre aşımı yönünden reddi gerekirken, yazılı gerekçeyle sonuçlandırılması hukuka uygun düşmemiştir.
Açıklanan nedenlerle vergi mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Savcı : …
Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçelerinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Dosyanın incelenmesinden 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 344’üncü maddesinin 3’üncü fıkrasına göre kesilen vergi ziyaı cezalarını da kapsayan ihbarnamelerin 15.07.2004 tarihinde tebliği üzerine, dava açma süresi içerisinde 16.08.2004 tarihinde uzlaşma başvurusunda bulunulduğu; uzlaşma talebinin 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 344’üncü maddesinin 3’üncü fıkrasına göre vergi ziyaı cezası kesilen tarhiyatların uzlaşma kapsamında olmadığı belirtilerek 23.08.2004 tarihli Uzlaşma Ön Tespit Tutanağı ile reddedildiği, Uzlaşma Ön Tespit Tutanağının 01.09.2004 tarihinde tebliği sonrasında 16.09.2004 tarihinde Mahkeme kaydına giren dilekçe ile dava açıldığı anlaşılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7’nci maddesinde, vergi mahkemelerinde dava açma süresinin otuz gün olduğu, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun Ek 1’inci maddesinde, aynı Yasanın 344’üncü maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca vergi ziyaı cezası kesilen tarhiyata ilişkin vergi ve cezaların uzlaşma konusu yapılamayacağı, Ek 7’nci maddesinde ise, müddeti içinde uzlaşma talebinde bulunan mükellef veya ceza muhatabının uzlaşma talep ettiği vergi ve ceza için ancak uzlaşma vaki olmadığı takdirde uzlaşmanın vaki olmadığına dair tutanağın kendisine tebliğinden itibaren genel hükümler dairesinde ve yetkili vergi mahkemesinde dava açabileceği, bu takdirde, dava açma müddeti bitmiş veya 15 günden az kalmış ise bu müddetin tutanağın tebliği tarihinden itibaren 15 gün uzayacağı, mükellef veya ceza muhatabının aynı vergi ve ceza için uzlaşma talebinden önce dava açması halinde, davanın, uzlaşma işleminin sonuca bağlanmasından önce vergi mahkemelerince incelenemeyeceği; herhangi bir sebeple incelenip karara bağlanması halinde bu kararın hükümsüz sayılacağı kurala bağlanmıştır. 03.02.1999 tarih ve 23600 sayılı Resmi Gazetede Yayımlanan Uzlaşma Yönetmeliğinin 10’uncu maddesinde ise sekreteryanın, uzlaşma isteminin usulüne uygun şekilde ve müddeti içinde yapılıp yapılmadığını, komisyonun yetkisi içinde bulunup bulunmadığını inceleyeceği, usule uygun şekilde yapılmadığını veya uzlaşma komisyonunun yetkisi dışında bulunduğunu tespit ederse talebi reddedeceği düzenlenmiştir.
Ek 7’inci maddede belirtilen onbeş günlük süre; otuz gün olan dava açma süresinde uzlaşma yoluna başvurmakla birlikte dava açmayanlara, uzlaşmaya varılamaması halinde dava açma süresi geçmiş olması durumunda dava açma imkanı tanıyan ek süre olup; uzlaşma komisyonunun yetkisine girmemesi nedeniyle komisyonca görüşülmeksizin reddedilen uzlaşma istemlerinin konusunu oluşturan ve dava açma süresi geçirilen tarhiyat veya cezaların yetkili vergi mahkemesi nezdinde davaya konu yapılabilmesini kapsamamaktadır.
Davacı şirketin, yasal süresinde davaya konu yapmadığı ancak uzlaşmaya başvurduğu vergi ziyaı cezalarının Vergi Usul Kanunun 359’uncu maddesinde yazılı fiillerin tespiti üzerine 344’üncü maddesinin üçüncü fıkrasına göre kesilmiş olması karşısında, söz konusu ceza ve üzerinden ceza kesilen vergilerin aynı Kanunun Ek1’inci maddesi uyarınca uzlaşma konusuna girmediği tartışmasızdır. Bu nedenle 30 günlük dava açma süresi içinde ve en son 13.09.2004 tarihine kadar açılması gereken davanın; Ek 7’nci maddede öngörülen onbeş günlük ek süre dikkate alınarak süresinde açıldığı kabul edilmek suretiyle esası hakkında karar verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.
Açıklanan nedenlerle … Vergi Mahkemesinin …. gün ve E:…, K:…sayılı kararının bozulmasına, 492 sayılı Harçlar Kanununun 13’üncü maddesinin (j) bendi parantez içi hükmü uyarınca alınması gereken harç dahil olmak üzere yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine, 22.11.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.