Danıştay Kararı 3. Daire 2004/628 E. 2005/1444 K. 14.06.2005 T.

3. Daire         2004/628 E.  ,  2005/1444 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No: 2004/628
Karar No: 2005/1444

Temyiz Eden : Malmüdürlüğü-HEKİMHAN
Karşı Taraf : …
İstemin Özeti : Dayanıklı tüketim malları ticaretine ilişkin bir kısım hasılatını kayıt ve beyan dışı bıraktığı görüşüyle 2001 takvim yılı için davacı adına re’sen salınan vergi ziyaı cezalı gelir vergisi ve fon payı ile kesilen özel usulsüzlük cezasını; davacının, emtia satışlarına ilişkin bir kısım faturalarının, alıcısı, tutarı, satılan emtia tür ve adedi bakımından yanıltıcı olduğunun alıcı ifadeleriyle doğrulandığı ve bu durumun davacı tarafından da kabul edildiği, faturalarda yer alan emtiaların kampanya dönemi peşin satış fiyatının altında bir bedelle satılamayacağı yolundaki davacı beyanından hareketle tespit edilen matrah farkında yasaya aykırılık bulunmadığı, yol açılan vergi kaybına 213 sayılı Yasanın 359’uncu maddesinde yazılı fiillerle sebebiyet verilmediğinden üç kat vergi ziyaı cezası kesilemeyeceği, Vergi Usul Kanununun 353’üncü maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca yapılmış hukuken geçerli bir saptama bulunmadığından kesilen özel usulsüzlük cezasında hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle üç kat vergi ziyaı cezasını bir kata indirmek, özel usulsüzlük cezasını kaldırmak suretiyle değiştiren … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının; muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı fatura düzenleme eyleminin Vergi Usul Kanununun 359’uncu maddesi kapsamında olduğu, davacının ve alıcıların ifadeleriyle kayıtlara eksik intikal ettirildiği saptanan hasılat için fatura düzenlemesinin zorunlu olduğu ileri sürülerek bozulması istenmiştir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Temiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, temyize konu mahkeme kararının gelir vergisi ve fon payı ile özel usulsüzlük cezasına ilişkin hüküm fıkralarının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmamakla birlikte davacının, muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı fatura düzenlediğinin gerek kendi, gerekse alıcı ifadeleriyle saptanması ve bu fiilin Vergi Usul Kanununun 359’uncu maddesinin (a) fıkrasının 2 nolu bendi kapsamında bulunması karşısında gelir vergisi ve fon payı üzerinden üç kat kesilen vergi ziyaı cezasında yasaya aykırılık bulunmadığından kararın, sözü edilen hüküm fıkrası yönünden bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Savcı : …
Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, vergi mahkemesi kararının gelir vergisi ve fon payı ile özel usulsüzlük cezasına ilişkin hüküm fıkralarının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 4369 sayılı Kanunla değişik 344’üncü maddesinin ilk fıkrasında vergi ziyaı suçu; mükellef veya sorumlu tarafından 341’inci maddede yazılı şekilde vergi ziyaına sebebiyet verilmesi olarak tanımlanmış, ikinci fıkrasında; vergi ziyaı cezasının, ziyaa uğratılan verginin bir katına, bu verginin kendi kanununda belirtilen normal vade tarihinden, cezaya ilişkin ihbarnamenin düzenlendiği tarihe kadar geçen süre için bu Kanunun 112’nci maddesine göre ziyaa uğratılan vergi tutarı üzerinden hesaplanan gecikme faizinin yarısının eklenmesi suretiyle bulunacağı, üçüncü fıkrasında da vergi ziyaına 359’uncu maddede yazılı fiillerle sebebiyet verilmesi halinde bu cezanın üç kat olarak uygulanacağı kurala bağlanmıştır. Aynı Yasanın sözü edilen 4369 sayılı Yasayla değişik 359’uncu maddesinin (a) fıkrasının 2’nci bendinde, muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenlenmesi veya bu belgelerin kullanılması kaçakçılık suçu olarak sayılırken, gerçek bir muamele veya duruma dayanmakla birlikte bu muamele veya durumu mahiyet veya miktar itibarıyla gerçeğe aykırı şekilde yansıtan belge, muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge olarak tanımlanmıştır.
Vergi Usul Kanununun, sözü edilen maddelerinin 4369 sayılı Yasayla değişik düzenlemesinde, vergi ziyaı cezasının ziyaa uğratılan verginin kaç katı üzerinden kesileceği konusunda 359’uncu maddeye yapılan göndermeden ve bu maddenin düzenlenişinden dolayı, yasa yapıcının eylemin niteliğine göre ceza belirlemeyi yeğlediği anlaşılmaktadır.
Vergilendirme döneminde, davacı tarafından düzenlenen faturaların bir kısmının; alıcının kimliği, satılan emtia türü ve miktarı ile tutarı bakımından yanıltıcı olduğu alıcılar nezdinde düzenlenen tutanaklarla saptanmış ve yapılan bu saptamalar davacı tarafından doğrulanmıştır. Vergi kaybı doğuran bu eylemin, kuralına yukarıda yer verilen 359’uncu madde kapsamında bulunması nedeniyle ziyaa uğratılan verginin üç katı düzeyinde vergi ziyaı cezası kesilmesinde yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Yukarıda belirtildiği üzere vergi ziyaı cezasının üzerinden kesildiği vergi matrahının tespitinde, davacının ifadesinden, defter ve belgelerinden faydalanılması gibi sebeplerin, eylemin niteliğini değiştirmeyeceği göz ardı edilerek verilen vergi mahkemesi kararının, gelir vergisi ve fon payı üzerinden kesilen cezayı bir kat üzerinden değiştiren hüküm fıkrası hukuka uygun düşmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davalı idare temyiz isteminin kısmen kabulü ile … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının, gelir vergisi ve fon payı üzerinden kesilen cezaya ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasına, diğer hüküm fıkralarına yönelik temyiz isteminin reddine, davacıdan 492 sayılı Harçlar Kanununun 13’üncü maddesinin (j) bendi parantez içi hükmü uyarınca alınması gereken harç dahil olmak üzere yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine, 14.6.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.