Danıştay Kararı 3. Daire 2004/201 E. 2005/275 K. 03.02.2005 T.

3. Daire         2004/201 E.  ,  2005/275 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No: 2004/201
Karar No: 2005/275

Temyiz Eden : …
Vekili : …
Karşı Taraf : Vergi Dairesi Müdürlüğü-YOZGAT
İstemin Özeti : Elektrik motorları imalat ve ticaretini yapan ve ihtirazi kayıtla verdiği 2002 takvim yılına ilişkin kurumlar vergisi beyannamesine çeşitli bankalardan elde ettiği mevduat faizi ile hazine bonosu geliri nedeniyle oluşan menkul sermaye iradını da dahil eden davacı şirket adına tahakkuk eden kurumlar vergisi ve fon payına karşı açılan davayı; 4325 sayılı Yasanın 3’üncü maddesine göre, Yasa kapsamında bulunan illerde yeni işe başlayan mükelleflerin gelir ve kurumlar vergisinden istisna tutulacak kazançlarının, münhasıran bu iş yerlerinden elde edilmesi gerektiği, faaliyet kapsamında olmayan kazançların istisna kapsamında değerlendirilmesine olanak bulunmadığı, davacı şirketin aktifinde mevcut nakit parasını bankalarda değerlendirmesi sonucu elde ettiği kazancın doğrudan iş yerinde elde edildiğinin kabul edilemeyeceği, bu nedenle herhangi bir yatırım ya da yaratılan bir istihdama dayanmayan ve şirketin esas faaliyeti dışında elde edilen sermaye iradının 4325 sayılı Yasayla getirilen istisna hükümlerinden yararlandırılmamasında yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle reddeden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının; bankalarca ödenen mevduat faizi ve hazine bonosu gelirinin kurum kazancına dahil olup 4325 sayılı Yasaya göre vergilendirilmemesi gerektiği ileri sürülerek bozulması istenmiştir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştu.
Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Savcı : …
Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanan Vergi Mahkemesi kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de uygun görülmüş olup temyiz istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen iddialar sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına, davacıdan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca nisbi harç alınmasına, 3.2.2005 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
X.K A R Ş I O Y:
Davacı şirketin sermaye artırımına gitmesi sonucu elde ettiği nakdini bankada değerlendirilmesi sonucu elde ettiği faizin, bir yatırım da veya istihdama dayanmadığı, şirketin esas faaliyeti dışında elde edildiği gerekçesiyle 4325 sayılı yasa ile getirilen istisnadan yararlanamayacağı gerekçesiyle açılan davayı reddeden vergi mahkemesi kararı temyiz edilmiştir.
Davacı şirketin 4325 sayılı Kanunun 3/b maddesinde öngörülen koşulları yerine getirdiği, yeni işe aldığı iş yerinde 10’dan fazla işçi çalıştırdığı, istihdam yaratma amacıyla yatırım yaptığı anlaşılmaktadır.
Günün ekonomik koşullarında iş veren konumunda olan mükelleflerin işletmelerinde kredi, mal satış karı, sermaye artırımı gibi herhangi nedenle oluşan nakdi, kasalarında tutmayıp, bankada değerlendirilmeleri olağandır. Aksine bir davranış normal ve olağan değildir. Normal ticari icaplarla sağlanan nakdin bankada değerlendirilmesi sonucu elde edilen kurum kazancı, başka bir işden veya başka bir iş yerinden elde edilmiş bir kazanç olmayıp, 4325 sayılı Kanuna göre faaliyette bulunan iş yerinden bu işden elde edilmiş kazanç hükmünde olduğundan istisnadan yararlanması gerekir.
Öte yandan, bankadaki, nakdin değerlenmesinden elde edilen faizin, işletmenin ihtiyaçlarında, başka bir anlatımla işletmenin giderlerini karşılamak amacıyla kullanılmadığını söylemek de mümkün değildir. İşletmenin faaliyetinin bir unsuru olan geliri, başka bir işten veya başka bir iş yerinden elde edilmiş gelir gibi nitelemek de olanaksızdır. Elde edilen gelir sonuçda işletmenin nakdi sermayesinin bir getirisidir.
Bu bakımdan davacının bankadan elde ettiği faiz gelirini işletme dışı bir gelirmiş gibi istisnadan yararlandırılmayarak salınan cezalı vergiyi onayan vergi mahkemesi kararının bozulması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyoruz.