Danıştay Kararı 3. Daire 2002/3452 E. 2004/1114 K. 21.04.2004 T.

3. Daire         2002/3452 E.  ,  2004/1114 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2002/3452
Karar No: 2004/1114

Temyiz Eden : Bornova Vergi Dairesi Başkanlığı-İZMİR
Karşı Taraf : …
İstemin Özeti : 1999 yılında komisyon karşılığı belge düzenleyerek elde ettiği faiz gelirini beyan etmediği görüşüyle salınan vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi ve fon payının gecikme faiziyle beraber tahsili amacıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrini; gösterilen adreslerinin boş olduğu yoklama fişleri ve diğer suretlerle tespit edilen davacı şirketin adına düzenlenen ihbarnamenin ilanen tebliğinin sağlanması gerekirken, ihbarnamenin şirketin kanuni temsilcisinin ikametgah adresinde tebliği 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 93, 94 ve 101’inci maddelerine aykırı düştüğünden kesinleşmiş bir kamu alacağının varlığından söz edilemeyeceği gerekçesiyle iptal eden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 101’inci maddesine göre şirket müdürünün adresi, bilinen adresler arasında sayıldığından bu adreste yapılan tebligatın usulüne uygun olduğu ileri sürülerek bozulması istemidir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Şirket adına düzenlenen vergi/ceza ihbarnamesinin 94’üncü maddeye uygun olarak temsilcisine tebliği sağlandığı anlaşılan olayda ödeme emrinin iptali yolunda verilen kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Savcı : …
Düşüncesi : 1999 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu komisyon karşılığı sahte belge düzenlenerek elde edilen kazancın beyan edilmediği görüşle salınan ve itiraz edilmiyerek kesinleşen kurumlar vergisi, fon payı, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizinden oluşan amme alacağına tahsili amacıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrini, idarece ilanen tebliğ yoluna gidilmesinde yasal isabet bulunmadığı gerekçesiyle iptal eden vergi mahkemesi kararının bozulması vergi dairesi tarafından istenilmektedir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 93. ve 94.maddelerinde tebliğin ne şekilde yapılacağı belirtilerek, 101 ve 102.maddelerinde bilinen adreslerin sayıldığı, 103.maddesinde tebliğin ilanla yapılacağı haller 4 bent olarak sayıldıktan sonra ilanın şekli başlıklı 104.maddesinde ise, ilanın şekli hükme bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, inceleme raporu doğrultusunda düzenlenen ve tebliğ edilen ihbarnamelerin, 21.3.2001 tarihinde adresin terk edildiği ifadesi ile tebliğ edilememesi üzerine,ikametgah adresine tebliğe çıkarıldığı,şirket ortağının ikametgah adresinin yukarıda sözü edilen maddelere göre “bilinen adres” olarak değerlendirilmesinin gerektiği, kaldı ki defter ve belge ibrazı istemini içeren yazının da aynı adrese tebliğ edildiği, şirket temsilcisinin herhangi bir itirazının olmadığı, tebliğin usulsüz yapıldığına ilişkin iddiasının bulunmadığı, vergi inceleme raporlarında bilinen adres olarak (…) adresinin,şirket yetkilince imzalanan tutanaklarla sabitlendiği tartışmasızdır.
Vergi Dairesince, defalarca bilinen adreslere tebligatlar yapılmaya çalışıldığı ancak işyerinde bulunulamaması nedeniyle tebliğlerin ulaştırılamadığı görülmektedir. Daha sonra şirket tarafından adres değişikliği, yada başka bir ikametgah adresi bildirilmediği de ortadadır.Bu nedenle tarhiyatların kesinleşmesinden sonra vadesi içersinde ödenmediği gerekçesiyle düzenlenen ödeme emrinin şirket ortağı ve müdürü olan … bilinen adresine tebliğinde Vergi Usul Kanunlarının ilgili maddeleri uyarınca aykırılık görülmemiştir.
Vergi Dairesi temyiz isteminin kabul edilmesi ve vergi mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Kesinleştiği ve vadesi geçtiği halde ödenmeyen kamu alacaklarının tahsili amacıyla kamu borçluları adına ödeme emri düzenlenmesi 6183 sayılı Yasanın 55’inci maddesinde öngörülmüş; adına ödeme emri düzenlenenlerin ödeme emriyle istenen borcun bulunmadığı, ödendiği ya da zamanaşımına uğradığı iddialarından en az birine dayanarak ve tebliğinden başlayarak yedi gün içinde ödeme emrine itiraz edebilecekleri ise aynı Yasanın 58’inci maddesinde düzenlenmiştir.
Ödeme emrine konu olan vergi ve cezaların kamu alacağı niteliği kazanması; vergilendirmeye ilişkin ihbarnamelerde yer alan vergi ve cezaların duyurulmasına rağmen dava konusu yapılmaksızın, yapılmışsa yargı yeri kararı uyarınca kesinleşmesiyle oluştuğundan, bu şekilde kesinleşen kamu alacağını vadesinde ödemeyen mükelleflere yedi gün içinde borçlarını ödemeleri ihtarını içeren ödeme emrine karşı açılan davalarda öncelikle, ödeme emriyle cebren takibine başlanan vergi ve cezaların usulüne uygun tebliğ edilip edilmediğinin tespiti zorunludur.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 94’üncü maddesinde; tebliğin mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere, tüzel kişilerde bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerine, tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde ise bunları idare edenlere veya temsilcilerine yapılacağı, kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde ikametgah adresinde bulunanlardan veya iş yerlerinde memur ya da müstahdemlerden birine yapılacağı düzenlemesine yer verildikten sonra parantez içi hükümle muhatap yerine kendisine bu şekilde tebliğ yapılan kimsenin görünüşüne göre (18) yaşından aşağı olmaması ve bariz bir surette ehliyetsiz bulunmaması şartı aranmıştır.
213 sayılı Yasanın V’inci kısmının “posta ile tebliğ usulü” başlıklı II’inci Bölümünde yer alan 100’üncü maddesinde; bilinen adrese gönderilen mektupların posta idaresince muhatabına teslim edildiği tarihte tebliğ edilmiş sayılacağı kabul edildikten sonra 101’inci maddesinde bilinen adreslerin nelerden oluştuğu sayılmış 102’nci maddesinin birinci fıkrasında da tebliğ olunacak evrakı muhtevi zarf posta idaresince muhatabına verildikten sonra keyfiyetin, muhatap ile posta memuru tarafından tarih ve imza konulmak suretiyle tespit olunacağı belirtilmiştir.
Davacı adına salınan vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi ve fon payına ilişkin 20.3.2001 tarih ve 7320 sayılı sıra no’lu ihbarname 6.4.2001 tarihinde şirketin kanuni temsilcisinin ikametgahı olan “…” adresinde tebliğ edilmiş olup, ihbarnamenin, vergi dairesinin bilgisi dahilinde olan ikametgah adresi yerine ilanen tebliği yoluna gidilmesinin yasaya aykırı olduğu yolundaki davacı iddiasının olayla ilgisi bulunmamaktadır.
Dosyanın incelenmesinden inceleme raporu eki tutanağı imzaya davet yazısının yukarıda belirtilen adreste 17.11.2000 tarihinde bizzat kurum temsilcisine tebliğ edildiği, rapor eki tutanaklarda da bu adresin beyan edildiği, adres tespit tutanakları ve tebliğ alındılarıyla da iş yeri adresinin devamlı suretle kapalı olduğunun tespit edildiği anlaşılmış, dava dilekçesinde iş yerinin kapalı olması nedeniyle ihbarnamelerin vergi dairesinin bilgisi dahilinde olan ikametgah adresinde tebliği gerektiği iddiasında bulunan davacı bu iddiasıyla tespitleri doğrulamıştır. Bu durumda kurum temsilcisinin ikametgah adresinde 6.4.2001 tarihinde yasaya uygun olarak duyurulan ve dava konusu yapılmayarak kesinleşen kamu alacağının tahsili için düzenlenen ödeme emrinde yasaya aykırılık bulunmadığından ödeme emrinin iptali yolundaki vergi mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile .. Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, 492 sayılı Harçlar Kanununun 13’üncü maddesinin (j) bendi uyarınca alınması gerekli harç dahil olmak üzere yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine 21.4.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.