Danıştay Kararı 3. Daire 2001/4400 E. 2003/4925 K. 11.11.2003 T.

3. Daire         2001/4400 E.  ,  2003/4925 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No: 2001/4400
Karar No: 2003/4925

Temyiz Edenler : 1-…
2-…
Vekili : …
İstemin Özeti : … Tarım Ürünleri Ticareti ve Sanayi Ltd.Şti. tarafından Ocak, Şubat 1995 döneminde müstahsil makbuzu ile alınan, yalnızca satışları tescil ettirilen zirai ürünlere ilişkin tevkifatın beyan edilmemesi ve ödenmemesi üzerine müteselsil sorumlu sıfatıyla davacı ticaret borsasından gelir (stopaj) vergisi ile bunlara ilişkin ceza, gecikme faizi ve zammının bir ay içinde ödenmesi istenen … gün ve … sayılı yazı ile kurulan işleme karşı açılan davada; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 11’inci maddesine 3418 sayılı Kanunun 30’uncu maddesiyle eklenen son fıkrasında verilen yetkiye dayanılarak yayımlanan …seri numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliğinin 4’üncü Bölümünde, borsada tescil ettirilerek satın alınan zirai ürün bedelleri üzerinden tevkif edilerek vergi dairelerine ödenmesi gereken vergiden, borsa yöneticilerinin ve zirai ürün satın alanların sorumlu olacağı, zirai ürünlerin daha önce çiftçilerden alınması sırasında gelir vergisi tevkifatının yapılmamış olması halinde, tevkif yoluyla ödenmesi gereken vergi ile buna bağlı ceza, gecikme faizi ve zammından, tescil işlemini yapan borsaların, borsa yöneticilerinin ve zirai ürünü borsaya getirenlerin müteselsil sorumlu olacağının belirtildiği, bu düzenlemeler uyarınca olayda, alım ve satımı davacı borsada tescil edilen zirai ürün bedelleri üzerinden tevkif edilen ancak ödenmeyen ve zirai ürün alıcısından tahsil edilemeyen gelir (stopaj) vergisinden davacı borsanın müteselsil sorumlu tutulmasında hukuka aykırılık bulunmadığı, her ne kadar davacı, sözü edilen tebliğin 4’üncü Bölümünün Danıştay Dördüncü Dairesince iptal edildiğini ileri sürmekte ise de, Danıştay Dördüncü Dairesinin söz konusu kararı Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunun 24.10.1997 gün ve E:1996/144, K:1997/453 sayılı kararıyla bozulduğundan, bu iddiaya itibar edilemeyeceği, söz konusu kararda, beyan dışı kalan vergi nedeniyle doğan vergi kaybından dolayı kesilen cezadan da sorumlu tutulmalarının, cezaların şahsiliği ilkesine aykırı düştüğü gerekçesi karşısında davacı borsanın ağır kusur cezasından sorumlu tutulamayacağı, gerekçesiyle dava konusu işlemin ağır kusur cezalarına ilişkin kısmını iptal eden, davayı işlemin diğer kısımları yönünden reddeden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının; davalı idare tarafından, davacı borsanın ağır kusur cezasından da müteselsilen sorumlu olduğu, davacı tarafından ise ödevlerini eksiksiz yerine getiren ticaret borsalarının verginin ödenmesinden sorumlu tutulamayacağı ileri sürülerek bozulması istenmiştir.
Savunmanın Özeti : Davalı idare tarafından, davacı temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuş, davacı tarafından süresinde savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi : ….
Düşüncesi :Olayda, belgesiz alındığı kabul edilen ve müstahsil makbuzuyla alınan ancak alışları borsaya tescil ettirilmeyen zirai ürünlere ilişkin beyan edilmeyen ve ödenmeyen vergiler ile bunlara ilişkin ceza, gecikme zammı ve faizinin Vergi Usul Kanunu hükümleri uyarınca ihbarname kuralına göre istenmesi gerekirken, ödemeye çağrı niteliğinde bulunan yazı ile istendiği anlaşılmıştır. Bu durumda, 2577 sayılı Kanunun 15’inci maddesinin 1-b bendi uyarınca davanın reddedilmesi gerektiğinden, esas hakkında verilen kararın bozulması gerekeceği düşünülmektedir.
Savcı : …
Düşüncesi : Temyiz dilekçelerinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp Vergi Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle tarafların temyiz istemlerinin reddi ile Vergi Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 17.maddesinin 2.fıkrası hükmü uyarınca temyizen incelenen dosyalarda duruşma yapılması tarafların istemine ve Danıştay’ın kararına bağlı olup, temyiz isteminde bulunan …duruşma talebinin yerine getirilmesine gerek bulunmadığı sonucuna varıldığından dosya incelenerek işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Yalnızca satışlarını tescil ettiği zirai ürünlerin alımı sırasında yapılması gereken tevkifatın beyan edilmemesi ve ödenmemesi üzerine ödenmeyen vergiler ile bunlara ilişkin ceza, gecikme zammı ve faizi için müteselsil sorumlu tutulan davacı ticaret borsasına sözü edilen alacakların bir ay içinde ödenmesi, aksi halde 6183 sayılı Kanun hükümleri uyarınca cebren tahsili yoluna gidileceğinin duyurulduğu yazı ile kurulan işleme karşı açılan davada; işlemin ağır kusur cezalarına ilişkin kısmını iptal eden, diğer kısımları yönünden davayı reddeden mahkeme kararı taraflarca temyiz edilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 14’üncü maddesinin 3/d bendinde, dilekçelerin idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı yönünden inceleneceği, 15’inci maddesinin 1/b bendinde, 14’üncü maddesinin 3/d bendinde yazılı halde davanın reddine karar verileceği hüküm altına alınmış, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 378’inci maddesinde ise vergi mahkemelerinde dava açılabilmesi için verginin tarh edilmesi, cezanın kesilmesi gerektiği kurala bağlanmıştır.
Vergilendirmeye ilişkin işlemler Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ihbarname kuralına göre takip edilir. Olayda, beyan edilmeyen ve ödenmeyen vergiler ile bunlara ilişkin ceza, gecikme faizi ve zammından müteselsil sorumlu tutulan davacı ticaret borsasına söz konusu alacakların, vergi ve ceza ihbarnamesiyle duyurulması gerekirken, davalı vergi dairesi müdürlüğünün bir yazısıyla istendiği anlaşıldığından, tarh edilmiş bir vergiden söz edilemeyecektir. Söz konusu yazı, kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem niteliğinde olmayıp, uyarı mahiyetinde ödemeye çağrı yazısı niteliğinde olduğundan, idari davaya konu edilmesine
olanak bulunmamaktadır. Bu durumda 2577 sayılı Kanunun 15’inci maddesinin 1/b bendi uyarınca davanın reddi gerekirken, vergi mahkemesince davanın esasının incelenerek karar verilmesi hukuka uygun düşmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine 11.11.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.