Danıştay Kararı 3. Daire 2001/2362 E. 2003/4917 K. 11.11.2003 T.

3. Daire         2001/2362 E.  ,  2003/4917 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2001/2362
Karar No: 2003/4917

Temyiz Eden : Kordon Vergi Dairesi Başkanlığı-İZMİR
Karşı Taraf : …
Vekili : …
İstemin Özeti : Vadesi gelmemiş çeklerin reeskonta tabi tutulması gerektiği ihtirazi kaydıyla geçici vergi için verilen beyanname üzerinden davacı şirket adına 2000/1-6 dönemine ilişkin olarak fazladan tahakkuk ettirilen geçici vergiyi; Vergi Usul Kanununun 281 ve 285’inci maddelerinde, alacak ve borçların mukayyet değerleriyle değerleneceği, vadesi gelmemiş senede bağlı alacak ve borçların değerleme günündeki kıymetlerine irca olunacağı hükümlerinin yer aldığı, bu hükümlerde, vadesi gelmemiş senetlerin reeskonta tabi tutulacağı hususunun açık olarak düzenlendiği olayda, sözü edilen çeklerde vade tarihi olarak 30.6.2000 tarihinden sonraki bir tarihin gösterildiği ve vade tarihinden önce de tahsil edilmediğinin anlaşılması karşısında alacak senedi olarak kabul edilmesi gereken çeklerin reeskonta tabi tutulması gerektiğinden aksi yönde tesis edilen işlemde yasaya uygunluk görülmediği gerekçesiyle kaldıran … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının; çeklerin vade içermesinin kanunen mümkün olmadığı ileri sürülerek bozulması istemidir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Çeklerin yasal olarak faiz ve vade kaydı taşımaları mümkün olmayıp nakit ödeme aracı olması karşısında reeskonta tabi tutulamayacağından mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Savcı : …
Düşüncesi : Uyuşmazlık vade içeren çeklerin reeskonta tabi tutularak değerlenmesi gerektiği görüşüyle ihtirazi kayıtla verilen beyanname üzerinden davacı şirket adına 2001/1-6 dönemi için tahakkuk ettirilen geçici vergiye ilişkin davanın Vergi Mahkemesince kabul edilerek, tarhiyatın kaldırılması üzerine Vergi Dairesi Müdürlüğünce kararın temyizi istemine ilişkindir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 281 inci ve 285 inci maddelerinde; iktisadi işletmelere dahil alacak ve borçların mukayyet değerleriyle değerlenmesi esası benimsenmiş ve değerleme günü itibariyla vadesi gelmemiş senede bağlı alacak ve borçların reeskonta tabi tutulabileceği belirtilmiştir.
Türk Ticaret Kanununda kambiyo senetleri arasında yer almakla birlikte çekin, yasal olarak vade ve faiz kaydı taşımasının mümkün olmaması, muhatap tarafından görüldüğü anda karşılığının ödenmesinin zorunlu bulunması nedeniyle bono ve poliçeden farklı nitelik taşıdığı ve sadece nakit ödeme aracı olarak işlem görmesi gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır. Uygulamada çekin çeşitli sebeplerle vadeli düzenlenmiş olması, adına çek
düzenlenen yükümlünün ancak değerleme gününde vadesi gelmemiş senede bağlı alacak ve borçlar için uygulanması öngörülen 213 sayılı Yasanın 281 inci maddesindeki düzenlemeden yararlandırılmasına olanak bulunmamaktadır.
Bu nedenle Vergi Dairesi Müdürlüğü temyiz isteminin kabul edilerek, vergi mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 17.maddesinin 2.fıkrası hükmü uyarınca temyizen incelenen dosyalarda duruşma yapılması tarafların istemine ve Danıştay’ın kararına bağlı olup, savunmada bulunan davacının duruşma talebinin yerine getirilmesine gerek bulunmadığı sonucuna varıldığından dosya incelenerek işin gereği görüşülüp düşünüldü:
213 sayılı Vergi Usul Kanunun 281’inci ve 285’inci maddelerinde; iktisadi işletmelere dahil alacak ve borçların mukayyet değerleriyle değerlenmesi esası benimsenmiş ve değerleme günü itibarıyla vadesi gelmemiş senede bağlı alacak ve borçların reeskonta tabi tutulabileceği belirtilmiştir.
Türk Ticaret Kanununun üçüncü kısmında “çek” ile ilgili hükümlere yer verilmiş, çekin unsurları belirtilerek, 698’inci maddesinde çekte herhangi bir faiz şartının yer alamayacağı, 707’nci maddesinde, çekin görüldüğünde ödeneceği, buna aykırı herhangi bir kaydın yazılmamış hükmünde olacağı, keşide günü olarak gösterilen günden önce ödenmek için ibraz olunan bir çekin ibraz günü ödeneceği kurala bağlanmış,3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkındaki Kanun da Ticaret Kanunundaki düzenlemelere paralel hükümler getirerek; 4’üncü maddesinde, çekle işleyen hesabın bulunduğu banka şubesinin, ibraz edildiği anda karşılığı bulunan çeki ödemek mecburiyetinde olduğu, 16’ncı maddesinde de, ibraz süresi içinde veya üzerinde yazılı keşide tarihinden önce , 4’üncü maddeye göre ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunamaması sebebiyle kısmen dahi olsa ödenmeyen çeki keşide eden kişiler hakkında uygulanacak müeyyideler düzenlenmiştir.
Uyuşmazlık konusu olayda, beyanname verme tarihi itibarıyla vadesi gelmediğinden tahsil edilemeyen çeklerin reeskonta tabi tutulması gerektiği ihtirazi kaydıyla verilen beyanname üzerine tahakkuk ettirilen geçici vergi, vergi mahkemesince, sözü edilen vadeli çeklerin alacak senedi olarak reeskonta tabi tutulması gerektiği gerekçesiyle kaldırılmıştır.
Türk Ticaret Kanununda kambiyo senetleri arasında yer almakla birlikte çekin, yasal olarak vade ve faiz kaydı taşımasının mümkün olmaması, muhatap tarafından görüldüğü anda karşılığının ödenmesinin zorunlu bulunması nedeniyle bono ve poliçeden farklı nitelik taşıdığı ve sadece nakit ödeme aracı olarak işlem görmesi gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.Uygulamada çekin çeşitli sebeplerle vadeli düzenlenmiş olması,adına çek düzenlenen yükümlünün ancak değerleme gününde vadesi gelmemiş senede bağlı alacak ve borçlar için uygulanması öngörülen 213 sayılı Yasanın 281’inci maddesindeki düzenlemeden yararlandırılmasına olanak vermeyeceğinden, aksi yönde verilen mahkeme kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, 492 sayılı Harçlar Kanununun 13’üncü maddesinin (j) bendi parantez içi hükmü gereğince alınması gereken harç dahil olmak üzere yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine 11.11.2003 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

X.K A R Ş I O Y:
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi ve kararın onanması gerektiği görüşüyle karara katılmıyoruz.