Danıştay Kararı 3. Daire 2001/202 E. 2002/2074 K. 16.05.2002 T.

3. Daire         2001/202 E.  ,  2002/2074 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No: 2001/202
Karar No: 2002/2074

Temyiz Eden : İmamoğlu Malmüdürlüğü-ADANA
Karşı Taraf : …
İstemin Özeti : Nakliyecilik yapan davacının gelir vergisi beyannamesini vermemesi nedeniyle takdir komisyonu kararına dayanılarak 1998 yılı için adına re’sen salınan vergi ziyaı cezalı gelir vergisi ve fon payını; beyannamesini vermeyen davacının dönem matrahının takdiri için takdir komisyonuna başvurulmasının yerinde olduğu, dosyada bulunan takdir komisyonu kararında takdirin müstenidatı ve izahı kısmında işin şekli, işyerinin mevkii, çalıştırdığı kamyonun cinsi, modeli, tonajı ve nakliyecilik faaliyetiyle uğraşan diğer mükelleflerin beyanı dikkate alınarak uyuşmazlık dönemi için matrah takdiri yapıldığı belirtilmekte ise de, takdir komisyonunca matrah takdir edilirken davacının defter ve belgeleri incelenmediği gibi, takdirin müstedinatı olarak gösterilen nakliyecilik işinden dolayı beyanname veren mükellefler hakkında da hiçbir bilgi ve belgeye rastlanılmadığı, bu nedenle takdirin dayanağının bulunmadığı gerekçesiyle kaldıran … Mahkemesinin … gün ve E:…,K:… sayılı kararının; yükümlünün ilgili dönem beyannamesini yasal süresinde vermemesi üzerine takdire sevk edildiği ve takdir komisyonunca belirlenen matrah üzerinden tarhiyat yapıldığı, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 116’ncı maddesi gereğince hayat standardından aşağı beyanda bulunulamayacağı, belirlenen matrahın ilgili dönem hayat standardı civarında olduğu ileri sürülerek bozulması istemidir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : İlgili dönemde 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 116’ncı maddesi gereğince hayat standardından aşağı beyanda bulunulamayacağı hususu gözönüne alınmadan verilen mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Savcı : …
Düşüncesi : Uyuşmazlık dönemine ait yıllık gelir vergisi beyannamesini yasal süresi içinde vermeyen davacı adına takdir komisyonunca takdir edilen matrah üzerinden re’sen yapılan cezalı tarhiyata karşı açılan davayı kabul eden vergi mahkemesi kararı temyiz edilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 30. maddesinin 2. fıkrasının 1. bendinde; vergi beyannamesinin kanuni süresinde verilmemesi halinin re’sen takdir nedeni olduğu hükme bağlanmıştır. Uyuşmazlık dönemine ait yıllık gelir vergisi beyannamesini kanuni süresinde vermediği sabit bulunan davacının dönem matrahının takdir komisyonunca takdirinde davacının geçmiş dönemlere ait beyanları, işinin nevi, iş hacmi, ayni işi yapan emsal mükelleflerin beyanları gibi harici doneler ile hayat standardı temel gösterge tutarları da kanuni ölçü olarak dikkate alınabileceği kuşkusuzdur. Üst üste iki yıl gelir vergisi beyannamesini vermemek suretiyle vergi ile ilgili ödevlerini yerine getirmemeyi alışkanlık haline getiren davacı adına takdir komisyonunca hayat standardı gösterge tutarının da dikkate alınması sonucu takdir edilen matrah üzerinden re’sen yapılan cezalı tarhiyata karşı açılan davayı tarhiyatın dayanağı bulunmadığı gerekçesiyle kabul eden vergi mahkemesi kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile temyize konu vergi mahkemesi kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü: 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 30’uncu maddesinin 2’nci fıkrasının 1’inci bendinde, vergi beyannamesinin kanuni süresi geçtiği halde verilmemesinin re’sen takdir nedeni olarak öngörüldüğü, aynı Kanunun 31’inci maddesinde de takdir komisyonu kararlarının dayanağının gösterileceği belirtilmiş olup, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununa 3689 sayılı Kanunun 7’nci maddesiyle eklenen geçici 35’inci maddesinin 4369 sayılı Yasanın 81’inci maddesinin (c) fıkrasının 13 numaralı bendiyle değişen ve 29.7.1998 tarihinde yürürlüğe giren 1 numaralı fıkrasında 1.1.1990-31.12.1998 tarihleri arasında gerçek usulde gelir vergisine tabi ticari kazanç sahipleri ile serbest meslek erbabının, bu maddede belirtilen hayat standardı esasına tabi olduğu, 2 numaralı fıkrasının (b) bendinde ise, ticari kazanç sahipleri ile serbest meslek erbabının zarar beyanı da dahil olmak üzere, bu faaliyetleri ile ilgili olarak beyan edecekleri kazançları, temel gösterge tutarlarına hayat standardı göstergelerine göre belirlenen ilavelerin yapılması suretiyle bulunacak tutardan düşük olduğu takdirde, bu maddeye göre belirlenen tutarın, vergi tarhına esas gelirin hesaplanmasında ilgili kazanç tutarı olarak dikkate alınacağı hükme bağlanmıştır. Hayat standardı esası, madde metninde açıklandığı gibi, sadece beyanda bulunan veya beyanda bulunmakla birlikte zarar eden mükelleflere uygulanacak kanuni bir ölçü olmayıp, beyanda bulunmayan ve bu nedenle haklarında re’sen tarhiyat yapılması gereken mükelleflere de uygulanması zorunlu olan bir ölçü olmaktadır.
Bu durumda, dava hakkında hayat standardı göstergeleri esas alınarak belirlenecek matraha göre karar verilmesi gerekirken cezalı tarhiyatı kaldıran kararda yasal isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile … Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, 492 sayılı Harçlar Kanununun 13’üncü maddesinin (j) bendi parantez içi hükmü uyarınca alınması gereken harç dahil olmak üzere, yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine 16.5.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.