Danıştay Kararı 3. Daire 2000/412 E. 2001/4141 K. 26.11.2001 T.

3. Daire         2000/412 E.  ,  2001/4141 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2000/412
Karar No: 2001/4141

Temyiz Eden : …
Karşı Taraf : Osmangazi Vergi Dairesi Müdürlüğü-BURSA
İstemin Özeti : Adına kayıtlı bulunan otobüsle yaptığı yolcu taşımacılığından elde ettiği geliri beyan dışı bırakan davacı adına 1996 ve 1997 takvim yılları için re’sen takdir yoluyla salınan ağır kusur cezalı gelir vergisi, geçici vergi, fon payı ile kesilen usulsüzlük cezasına karşı açılan davayı; 19.4.1999 gününde tebliğ olunan vergi ve ceza ihbarnamelerine karşı 20.5.1999 tarihinde dolan yasal süreden sonra ve 21.5.1999 gününde açılan davanın incelenemeyeceği gerekçesiyle süre aşımı yönünden reddeden … Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının; tebligatın kendisine yapılmadığı ve kapı altına bırakıldığı ileri sürülerek bozulması istenmiştir. Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolunda verilen karara yönelik temyiz isteminde, tebliğ alındısında yer alan imzanın davacıya ait olmadığı yolundaki iddiasının açıklığa kavuşturulması amacıyla yapılacak inceleme sonucuna göre yeniden karar verilmek üzere kararın bozulması gerekeceği düşünülmektedir.
Savcı : …
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp Vergi Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddiyle Vergi Mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7’nci maddesinin 1’inci fıkrasında, özel kanunlarda ayrı süre gösterilmeyen hallerde vergi mahkemelerinde dava açma süresinin otuz gün olduğu, 2’nci fıkrasının (b) bendinde ise vergi, resim, harçlar ve benzeri mali yükümler ile bunların zam ve cezalarından doğan davalarda bu sürenin, tebliğin yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı kurala bağlanmıştır.Bir yazılı bildirimin dava açma süresini başlatabilmesi için tebliğ esaslarına uygun yapılması zorunludur.
Vergi ve ceza ihbarnamelerinin Vergi Usul Kanununun “Tebliğ Esasları” başlıklı 93’üncü maddesinin birinci fıkrasından dolayı posta vasıtasıyla ilmuhaberli taahhütlü olarak tebliği ve tebligatın, aynı yasanın 94’üncü maddesinin birinci ve son fıkrasındaki kurallar gereği mükellef, kanuni temsilcisi, umumi vekili veya bunların tebligatın yapılacağı sırada bulunmaması halinde ikametgah adresinde bulunanlardan veya iş yerindeki memur ya da müstahdemlerinden birine yapılması gerekmektedir.
Davacının; adına 1995 ve 1996 takvim yılları için salınan ağır kusur cezalı vergiler ve usulsüzlük cezasına karşı 21.5.1999 tarihinde açtığı davanın ihbarnamelerin tebliğ alındısında tebliğ tarihi olarak görülen 19.4.1999 tarihine göre vergi mahkemesinde dava açma süresinin geçirilmesinden sonra açıldığı gerekçesiyle süre aşımı yönünden reddine karar verilmişse de tebliğ alındısında; evrakı tebellüğ eden kişinin kimliğinin belirtilmediği ve sadece tarih ve imza bulunduğu saptandığından tebligatın kime yapıldığı belirsizdir. Her ne kadar tebliğ mazbatasında davacının adı,soyadı ve adresinin bulunması nedeniyle evrakın davacının imzasına bırakıldığı düşünülebilirse de temyiz dilekçesinde davacı, ihbarnamelerin kendisine tebliğ edilmediğini iddia ettiğinden dava açma süresinin tebliğ alındısında yazılı tarihi izleyen günden başlatılabilmesi için ihbarnameleri tebellüğ edenin kimliği veya alındıdaki imzanın davacıya ait olup olmadığının belirlenmesi gereklidir.
Taahhütlü ve ilmuhaberli gönderilen tebliğ evrakının bırakıldığı kişinin kimliğinin, posta idaresinin ilgili biriminden sorularak belirlenmesi olanaklı ise de tebliğ alındısındaki imzanın davacıya ait olup olmadığının, hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile saptanamayacak teknik bilgi ve uzmanlık gerektiren bir iş olduğu, bu konuda 2577 sayılı Yasanın 31’inci maddesinde yapılan gönderme nedeniyle Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 275’inci maddesi uyarınca yaptırılacak bilirkişi incelemesinin sonucuna göre yargıya varılabileceği açıktır.
Belirtilen nedenlerle, … Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:…, K:… sayılı kararının, yukarıda açıklanan incelemeler yapıldıktan sonra belirecek duruma göre yeniden karar verilmek üzere bozulmasına, yargılama giderlerinin verilecek kararda karşılanması gerektiğine, 26.11.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.