Danıştay Kararı 3. Daire 2000/4012 E. 2003/928 K. 25.02.2003 T.

3. Daire         2000/4012 E.  ,  2003/928 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No: 2000/4012
Karar No: 2003/928

Temyiz Eden : 19 Mayıs Vergi Dairesi Müdürlüğü-SAMSUN
Karşı Taraf : …
İstemin Özeti : Kurucu ortağı bulunduğu anonim şirket tarafından dağıtılan kar payından hissesine düşen kar payının bir kısmını muvazaalı bir işlemle üçüncü kişilere aldırmak suretiyle azalttığı ve beyan dışı bıraktığı görüşüyle 1998 takvim yılı için davacı adına re’sen salınan ağır kusur cezalı gelir vergisi ve fon payını; verginin re’sen tarh edilebilmesi için re’sen vergi tarhını gerektiren sebeplerin ortaya konulması ve matrahın veya matrah farkının takdir komisyonları veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarıyla belirlenmesi gerektiği, olayda ise re’sen vergi tarhını gerektiren sebepler ortaya konulmadığı gibi matrah farkının da belirtilen biçimde saptanmadığı gerekçesiyle kaldıran … Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının; davacının, kurucu ortağı olduğu anonim şirketteki hisselerini üçüncü şahıslara devretmediği halde muvazaalı bir işlemle devretmiş görüntüsü vererek elde ettiği kar payını beyan sınırının altına çektiği ileri sürülerek bozulması istenmiştir.
Savunmanın Özeti : Temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Savcı : …
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp Vergi Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı, vergilendirme döneminde beyana tabi geliri olmadığını ileri sürerek yıllık gelir vergisi beyannamesini vermemiştir.
Tarhiyat, davacının vergilendirme döneminde Gelir Vergisi Kanununun 86’ncı maddesinde belirtilen beyanname verme sınırının üzerinde kar payı elde ettiği halde bu kar payının bir kısmını muvazaalı bir şekilde üçüncü kişilere aldırarak gelirini beyan sınırının altında bıraktığı görüşüyle, ortağı olduğu anonim şirketin defter ve belgelerinin tetkiki sırasında şirkete ait tarh dosyasında bulunan ve ticaret müdürlüğü temsilcileri nezdinde düzenlenen anonim şirket genel kurul toplantılarına katılan ortakların pay tutarını ve oy adedini gösteren hazirun cetvellerindeki bilgilerden tespit edilen matrah üzerinden Vergi Usul Kanununun 30’uncu maddesi neden gösterilerek yapılmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 86’ncı maddesinin 1’inci fıkrasının 1’inci bendinin (c) alt bendinde vergi alacağı dahil, kurumlardan elde edilen kar payının; aynı alt bent ile belirlenen tutarın altında kalması halinde beyanname verilmeyeceği kurala bağlanmış ise de olayda, vergilendirme döneminde davacının, vergi alacağı dahil elde ettiği kar payının maddede belirtilen tutarın üzerinde olduğu saptanarak; gerçekte tespit edilen bu kar payı tutarının beyan edilmesi gerektiği ancak, sahibi olduğu hamiline yazılı hisse senetlerini muvazaalı bir şekilde üçüncü kişilere devretmiş görüntüsü vererek elde ettiği kar payını azalttığı ileri sürülmüştür.
Böyle bir muvazaanın varlığı, gerçekte beyanı gereken kar payının beyan dışı bırakıldığı sonucunu doğuracağı gibi davacının, vergilendirme döneminde beyana tabi geliri olmadığı yönündeki bildiriminin de idareyi yanıltma amaçlı olduğunu ortaya koyar.
Bu nedenle anonim şirketin kayıtlı bulunduğu ticaret sicil müdürlüğü ve davacının paydaşı olduğu anonim şirketten, şirketin kuruluş belgeleri ve sonradan tescil edilen kararlara göre davacının ne miktarda ve ne tür hisse senedine sahip olduğu, bunların devir tarihleri ile ne şekilde tescil edildiği, hazirun cetvellerindeki farklılığın sebebi, vergilendirme döneminde davacıya hangi hisse senetleri karşılığı ne miktarda kar payı ve diğer ödemeler yapıldığı araştırıldıktan sonra muvazaalı bir devir bulunup bulunmadığı da belirlenerek hüküm kurulması gerekirken, re’sen tarh nedeninin varlığı bu araştırmaya göre belirlenebilecek ve bulunduğu takdirde kazancın niteliğinden dolayı tarh matrahına esas olabilecek belgeler şirket kayıtları olduğu halde yazılı gerekçe ile verilen kararda hukuka uygunluk görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüyle … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, 492 sayılı Harçlar Kanununun 13’üncü maddesinin (j) bendi parantez içi hükmü uyarınca alınması gereken harç dahil olmak üzere yargılama giderlerinin yeniden verilen kararda karşılanması gerektiğine, 25.2.2003 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
X. K A R Ş I O Y :
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında istemin kabulü ile kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle karara katılmıyorum.