Danıştay Kararı 3. Daire 2000/3683 E. 2003/934 K. 25.02.2003 T.

3. Daire         2000/3683 E.  ,  2003/934 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No: 2000/3683
Karar No: 2003/934

Temyiz Eden : Vergi Dairesi Müdürlüğü-URLA
Karşı Taraf : …
İstemin Özeti : Sahte ticaret sicil tasdiknamesi uyarınca mükellefiyet tesis ettirdiği 4.1.1996 tarihinden, gerçek anlamda hükmi şahsiyet kazandığı 7.5.1997 tarihine kadar olan faaliyetleri adi ortaklık faaliyeti olarak değerlendirilen limited şirketin ortağı olan davacı adına, hayat standardı temel gösterge tutarı esas alınarak payı oranında re’sen salınan kusur cezalı gelir vergisi, geçici vergi ve fon payını; kurulduğu tarihten itibaren limited şirket olarak ticari faaliyette bulunan ve vergi ile ilgili ödevlerinin tamamını eksiksiz yerine getirdiği hususunda ihtilaf bulunmayan şirketin; gerçek anlamda hükmi şahsiyet kazandığı tarihe kadar olan faaliyetinin adi ortaklık faaliyeti kabul edilerek ortağı bulunması nedeniyle davacı adına yapılan tarhiyatta hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle kaldıran … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının; vergi inceleme raporu doğrultusunda yapılan tarhiyatta kanuna aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenmiştir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Adına mükellefiyet tesis edildiği 4.1.1996 tarihi ile 7.5.1997 tarihleri arasında ticaret sicil tasdiknamesinin sahte olduğu hususunda ihtilaf bulunmayan ve bu nedenle anılan dönemlerde hükmi şahsiyete haiz olmayan limited şirket Borçlar Kanununun 520’nci maddesine göre adi ortaklık hükümlerine tabi olacağından ve bu kıst dönem faaliyetinin adi ortaklık faaliyeti kapsamında değerlendirilmesi suretiyle ortağı olan davacı adına yapılan tarhiyatta yasaya aykırılık bulunmadığından, tarhiyatı, bu döneme ilişkin faaliyetin adi ortaklık kapsamında değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle kaldıran mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Savcı : …
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp Vergi Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:
6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 512’nci maddesinde limited şirketin, ticaret siciline tescil ile hükmi şahsiyet kazanacağı kurala bağlanmıştır. Adi ortaklık ile ilgili düzenlemelerin yer aldığı 818 sayılı Borçlar Kanununun 520’nci maddesinin 2’nci fıkrasında ise Ticaret Kanununda tarif edilip, mümeyyiz vasıflara haiz olmayan şirketlerin Borçlar Kanunu hükümlerine tabi adi şirket sayılacağı belirtilmiştir.
Ticaret siciline tescil, bir limited şirketin, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine uygun olarak kurulduğunu ve kendisini meydana getiren ortaklarından ayrı bir hukuki varlık kazandığını belgeleyen geçerlilik koşulu olduğundan, limited şirketin ticaret siciline tescil ve ilan edilmemekle birlikte ticaret siciline tescil edildiğini gösterir tasdiknamenin sahte olması halinde şirketin hükmi şahsiyet kazandığından dolayısıyla hukuki varlığından söz edilemez.
Davacının ortağı bulunduğu ve 4.1.1996 tarihinde adına mükellefiyet tesis edilen limited şirketin ticaret siciline tescil edildiğine dair 4.1.1996 tarih ve 298 sayılı tasdiknamenin sahte olduğu konusunda taraflar arasında herhangi bir ihtilaf bulunmadığından, ortaklarının da bilgisi dışında 4.1.1996 tarihinden, gerçek sicil tasdiknamesinin düzenlendiği 7.5.1997 tarihine kadar hükmi şahsiyet kazanmışcasına ticari faaliyetini sürdürmüş olan limited şirketin belirtilen dönemler arasındaki faaliyetlerinin Borçlar Kanununun 520’nci maddesi gereğince adi şirket faaliyeti olduğunun kabulü gerektiği gibi bu kıst dönemde elde edilen ortaklık kazancının da kurucuları tarafından Gelir Vergisi Kanunu hükümleri uyarınca payları oranında beyanı zorunludur.
Bu nedenle inceleme elemanınca, limited şirketin belirtilen kıst dönem faaliyetinin adi ortaklık faaliyeti olduğu kabul edilmek ve Gelir Vergisi Kanununun geçici 35’inci maddesinin ortakların durumuna etkisi de göz önüne alınmak suretiyle belirlenen matrahtan davacı adına payı oranında salınan gelir vergisi ve fon payında yasaya aykırılık bulunmadığından kararın, tarhiyatın sözü edilen kısmının kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrası hukuka uygun düşmemiştir.
Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 120’nci maddesine göre gelecek vergilendirme döneminin vergisine mahsuben peşin alınan bir vergi olan geçici vergi, yıllık beyanname verme süresi geçtikten sonra aranmayacağından ve incelemenin yapıldığı tarih itibarıyla mahsup dönemi geçtiğinden davacı adına re’sen salınan geçici vergide yasaya uygunluk bulunmadığı gibi limited şirketin ticaret siciline tesciline ilişkin tasdiknamenin sahteliği konusunda bilgisi ve herhangi bir kusuru bulunmaksızın sahte tasdikname uyarınca mükellefiyet tesis ettiren şirketin paydaşı olan davacı adına yol açılan vergi kaybından dolayı ceza kesilmesi hukuka uygun düşmeyeceğinden mahkeme kararının; tarhiyatın, geçici vergi ile cezaların kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkralarında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmamıştır.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kısmen kabulüyle … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının, gelir vergisi ve fon payının kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasına, diğer hüküm fıkraları yönünden temyiz isteminin reddine, davacıdan 492 sayılı Harçlar Kanununun 13’üncü maddesinin (j) bendi parantez içi hükmü uyarınca alınması gereken harç dahil olmak üzere yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine 25.2.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.