Danıştay Kararı 3. Daire 2000/3677 E. 2001/2169 K. 05.06.2001 T.

3. Daire         2000/3677 E.  ,  2001/2169 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No: 2000/3677
Karar No: 2001/2169

Temyiz Eden Taraflar : 1- Kuşadası Vergi Dairesi Müdürlüğü – AYDIN
2- …
İstemin Özeti : Bir müşterisine, döviz cinsinden tahvillerin itfaı sırasında vergi tevkifatı yapmadığı görüşüyle davacı banka adına Ocak 1998 dönemi için re’sen takdir yoluyla salınan ağır kusur cezalı gelir (stopaj) vergisi ile kusur cezalı fon payına karşı açılan davada; merkezi yurt dışında bulunan yabancı şirkete ait tahvillerin müşterinin bankadaki hesabı üzerinden ve banka aracılığı ile hesaben satın alındığı ve söz konusu tahvillerin itfaı sırasında oluşan anapara kur farkı ile faiz gelirlerinin davacı banka tarafından yapıldığı açık olduğundan tevkifat yapılmaması gerektiği yolundaki davacı kurum iddiasının yerinde görülmediği, uyuşmazlığın niteliği ve matrah farkının bulunuş şekline göre salınan vergiye ağır kusur cezası uygulanamayacağı gerekçesiyle, tarhiyatı, kesilen ağır kusur cezasını kusur cezasına çevirmek suretiyle değiştiren … Mahkemesinin … günlü ve E:…, K:… sayılı kararının; davalı idare tarafından kesilen cezanın kanuna uygun olduğu, davacı tarafından olayda re’sen tarh sebebi bulunmadığı, yabancı ülkede mukim şirketin ihraç ettiği tahvillerin tevkifata tabi tutulmaması gerektiği ileri sürülerek bozulması istenmiştir. Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Uyuşmazlık Hollanda ve Amerika Birleşik Devletlerinde mükim şirketlerin ihraç ettiği tahviller ile T.C.Hazine Müşteşarlığının ihraç ettiği dövize endeksli tahvillerin faiz ve kur farkı gelirlerinden tevkifat yapılıp yapılmayacağına ilişkin bulunmaktadır.
Dava konusu tarhiyatın dayanağını teşkil eden takdir komisyonu kararında yurt dışında mukim şirketlerin ihraç ettiği tahvillerin miktarı, niteliği ile davacı bankanın hangi sıfatla ödeme yaptığına ilişkin bir araştırmaya gitmemiştir. Bu nedenle mahkeme tarafından tahvillerin miktarı, niteliği ile davacı bankanın hangi sıfatla ödeme yaptığı konusunda bir araştırma yapılarak yurt dışında mukim şirketlerin ihraç ettiği tahviller için muhabir banka sıfatıyla ödeme yapıldığının tespiti halinde bu gelirin yurt dışında elde edilmiş gelir olarak kabulü ile tarhiyatın kaldırılması yolunda karar verilmesi gerekmektedir. T.C.Hazine Müsteşarlığı tarafından ihraç edilen tahvillerin faiz ve kur farkı gelirlerinin tevkifata tabi tutulmasında kanuna aykırılık bulunmamaktadır.
Bu nedenle davacı temyiz istemini kabulü ile mahkeme kararının yurt dışında mukim şirketlerce ihraç edilen tahvillere ilişkin kısmın bozulması davalı idare temyiz isteminin ise reddi gerekeceği düşünülmektedir.
Savcı : …
Düşüncesi : Temyiz dilekçelerinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp Vergi Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz istemlerinin reddiyle Vergi Mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 17. maddesinin 2. fıkrası hükmü uyarınca temyizen incelenen dosyalarda duruşma yapılması tarafların istemine ve Danıştay’ın kararına bağlı olup, temyiz isteminde bulunan davacının duruşma talebinin yerine getirilmesine gerek bulunmadığı sonucuna varıldığından dosya incelenerek işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanan Vergi Mahkemesi kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de uygun görülmüş olup, temyiz istemine ilişkin dilekçelerde ileri sürülen iddialar, sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz istemlerinin reddine ve kararın onanmasına, davacıdan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (3) sayılı tarife uyarınca nisbi harç alınmasına, 5.6.2001 gününde fon payı yönünden oyçokluğu, diğer hüküm fıkraları yönünden oybirliğiyle karar verildi.
X- K A R Ş I O Y:
X- 3824 sayılı Kanunun “Gelir ve Kurumlar Vergileri üzerinden alınan fonların birleştirilmesine ilişkin hükümler” başlıklı altıncı bölümünde yer alan 19. maddede; mükelleflerin beyannamelerinde hesaplayacakları fon payını ödeyecekleri düzenlenmiş, sonradan ikmalen ya da re’sen takdir yolu ile saptanacak matrah farkları üzerinden de ayrıca fon payı ödeyecekleri yolunda bir hükme yer verilmemiştir. Bölümün 20. maddesi hükmü ile de açık olarak mükelleflerin beyannamelerinde hesaplayacakları fon payının beyan, tarh, tahakkuk ve ödenmesi ile red ve iadelerine ilişkin usul ve esaslar hakkında Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları ile Vergi Usul Kanunu ve Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüştür.
Kanuni düzenlemenin bu açıklığı karşısında, 20. madde hükmünü bertaraf edecek ve vergi hukukunda açık Kanun hükmü ile cevaz verilmiş olmadıkça yasak olan kıyas uygulaması sonucu doğuracak şekilde, ikmalen ve re’sen saptanacak matrah farkları üzerinden de fon payı hesaplanacağı sonucunu çıkarmak olanaksızdır.
Açıklanan nedenlerle yükümlü temyiz isteminin cezalı fon payına ilişkin kısmının kabulü ile vergi mahkemesi kararının bu kısma ilişkin hüküm fıkrasının bozulması gerektiği görüşüyle kararının bu kısmına katılmıyorum.