Danıştay Kararı 3. Daire 2000/3431 E. 2002/2701 K. 01.07.2002 T.

3. Daire         2000/3431 E.  ,  2002/2701 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2000/3431
Karar No: 2002/2701

Temyiz Eden : Basmane Vergi Dairesi Müdürlüğü-İZMİR
Karşı Taraf : …
İstemin Özeti : Davacının 1998 takvim yılında elde ettiği menkul sermaye iradına ilişkin olarakihtirazi kayıtla verdiği gelir vergisi beyannamesi üzerinden, 220 serino’lu Gelir Vergisi Genel Tebliği uyarınca adına fazladan tahakkuk ettirilen gelir vergisi ve fon payının kaldırılması ve kesinti suretiyle ödenen vergi ve fon payının mahsup edilemeyen kısmının iadesi istemiyle açılan davayı; 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 121’inci maddesinde, yıllık beyannamede gösterilen gelire dahil kazanç ve iratlardan bu kanuna göre kesilmiş vergilerinbeyanneme üzerinden hesaplanan gelir vergisine mahsup edileceğinin, aynı Kanunun geçici 39’uncu maddesinin 5’inci bendinde ise maddede sayılı menkul sermaye iratlarının indirim oranı uygulanması suretiyle bulunacak kısmının gelir vergisinden müstesna olduğu, bu istisnanın, tevkif yoluyla kesilen vergiye şümulü olmadığının kurala bağlandığı, bu düzenlemelerde indirim veya istisnaya isabet eden tevkifatın mahsubunu engelleyen bir hüküm bulunmadığı ve kanunda olmayan bir hükmün genel tebliğle getirilmesinin verginin kanuni ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle kabul ederek tevkif yoluyla kesilip mahsup edilemeyen gelir vergisi ve fon payının ret ve iadesine karar veren … Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının; istisna nedeniyle vergilenecek gelir arasında yer almayan meblağdan tevkif yoluyla kesilen vergilerin, gelire dahil edilerek beyan edilen meblağ üzerinden hesaplanan vergiden mahsubunun yerinde olmadığı ileri sürülerek bozulması istenmiştir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 39’uncu maddesinin 5’inci fıkrası ile aynı Kanunun 121’inci maddesi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, menkul sermaye iratlarının indirim oranı uygulanması suretiyle bulunan kısmının gelir vergisinden istisna edileceği, istisnaya isabet eden kısmın hesaplama tekniği gereği beyannamede gösterilmesine rağmen vergilenen gelir arasında yer almayacağı, Maliye Bakanlığınca hesaplanacak indirim oranının uygulanması suretiyle bulunacak bu kısım yıllık beyannamedeki gelire dahil edilmemiş olacağından yıl içerisinde menkul sermaye iradından kesinti yoluyla alınan vergilerin bu orana isabet eden kısmının mahsubunun da yapılamayacağı sonucuna varıldığından davacı adına bu yönde tahakkuk ettirilen uyuşmazlık konusu vergi ve fon payında yasal isabetsizlik bulunmayıp davalı idare temyiz isteminin kabulüyle mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Savcı : …
Düşüncesi : Temyiz istemi, davacının 1998 takvim yılına ait gelir vergisinden, menkul sermaye iradından tevkif yoluyla ödenen gelir (stopaj) vergilerinin tamamının mahsup edilmesi gerektiği ihtirazı kaydıyla verdiği beyannamesi üzerinden sadece beyannamede gösterilen kısma ilişkin kesintinin mahsubu sonucu tahakkuk ettirilen gelir vergisi ve fon payına karşı açılan davayı kabul eden vergi mahkemesi kararının bozulmasına ilişkindir. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 121. maddesinde yıllık beyannamede gösterilen gelire dahil kazanç ve iratlardan bu kanuna göre kesilmiş bulunan vergilerin, beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisine mahsup edileceği, ayni kanunun geçici 39. maddesinin 5. fıkrasında da; madde hükmünde öngörülen esaslara göre maliye Bakanlığınca bulunacak indirim oranın madde de belirtilen neviden elde edilen menkul sermaye iradına uygulanması suretiyle bulunacak kısmının 31.12.1999 tarihine kadar gelir vergisinden müstesna olduğu, bu istisnanın tevkif yoluyla kesilen vergiye şumulünün bulunmadığı hükme bağlanmıştır. Anılan kanun maddesi hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, menkul sermaye iratlarının enflasyon dikkate alınarak endekslenmesi suretiyle net gelirin vergilenmesinin sağlanmasının amaçlandığı, bu amaca uygun olarak menkul sermaye iratlarına indirim oranı uygulanması sonucu bulunan kısmının gelir vergisinden istisna edildiği, gelir vergisinden istisna edilen kısmından tevkif yoluyla ödenen verginin, gelire dahil edilerek beyan edilen tutar üzerinden hesaplanan vergiden mahsubuna olanak bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır. Bu durumda; davacı tarafından menkul sermaye iradına ilişkin olarak verilen gelir vergisi beyannamesi üzerinden tahakkuk ettirilen vergi ve fon payından indirime isabet eden kısım üzerinden tevkif yoluyla kesilen vergi ve fon payının mahsup yoluyla iadesi isteminin reddi yolunda tesis edilen işlemde hukuka aykırılık görülmediğinden aksi düşünceyle davanın kabulü yolunda verilen kararda yasal isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile temyize konu vergi mahkemesi kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü: 1998 takvim yılına ilişkin beyannamesini; elde ettiği menkul sermaye iradının indirim oranına isabet eden kısmı üzerinden yapılan vergi kesintisinin de mahsubunu isteyerek ihtirazi kayıtla veren davacı adına bu istemi kabul edilmeyerek yapılan tahakkukun dava konusu bölümünün kaldırılması yolundaki vergi mahkemesi kararı temyiz edilmiştir. Gelir Vergisi Kanununa, 3946 sayılı Kanunun 28’inci maddesiyle eklenen Geçici 39’uncu maddenin 5’inci bendinde; yıllık beyanname ile beyanı gereken ve Gelir Vergisi Kanununun 75’inci maddesinin ikinci fıkrasının 5,6,7,12 ve 14’üncü bentlerinde yazılı menkul sermaye iratlarının, aynı bendin ikinci fıkrasında yazılı indirim oranı uygulandıktan sonra bulunan kısmının 31.12.1999 tarihine kadar gelir vergisinden müstesna olduğu ancak, bu istisnanın tevkif yoluyla kesilen vergiyi kapsamayacağı kurala bağlanmıştır. Tevkif yoluyla vergilendirilen söz konusu menkul sermaye iratları üzerinden yapılmış olan kesinti, bu gibi iratların nihai vergisi olacaktır. Aynı menkul sermaye iratlarının, ihtiyari beyan olanağından yararlanılamayarak, yıllık beyannameye dahil edilmesi gerektiğinde ise bu iratlar, enflasyondan arındırılmış tutarları ile vergilendirilmek istenmiştir. Enflasyona karşılık kabul edilen ve indirim oranı uygulanarak bulunan kısmın yıllık beyannameye dahil edilmesi söz konusu değildir.
Gelir Vergisi Kanununun 121’inci maddesinde; yıllık beyannamede gösterilen gelire dahil kazanç ve iratlardan yapılan vergi kesintilerinin, beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisine mahsubedilebileceği düzenlenmiştir. Bu düzenlemenin amacı, gelire dahil olmayan kazanç ve iratlardan yapılan kesintilerin, beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinden mahsubunu önlemektir.
Menkul sermaye iratlarının, indirim oranı uygulanarak belirlenen kısmının yıllık beyannameye dahil edilmemesi nedeniyle, indirim oranı uygulanmadan önceki tutarı üzerinden yapılan kesintilerin tümünün hesaplanan gelir vergisinden mahsubu, gelire dahil olmayan kazanç üzerinden kesilen verginin, gelire dahil kazançlar üzerinden hesaplanan vergiden indirilmesi sonucunu doğuracaktır. Yasa, böyle bir mahsuba olanak vermediğinden, tahakkukun dava konusu yapılan kısmının kaldırılması yolundaki karar hukuka uygun düşmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile … Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, 492 sayılı Harçlar Kanununun 13’üncü maddesinin (j) bendi parantez içi hükmü uyarınca alınması gereken harç dahil olmak üzere yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine, 1.7.2002 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

X.K A R Ş I O Y:
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar temyize konu mahkeme kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle karara katılmıyoruz.