Danıştay Kararı 3. Daire 2000/3266 E. 2003/3100 K. 20.05.2003 T.

3. Daire         2000/3266 E.  ,  2003/3100 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No: 2000/3266
Karar No: 2003/3100

Temyiz Eden : Bornova Vergi Dairesi Müdürlüğü-İZMİR
Karşı Taraf : …
İstemin Özeti : Personel taşımacılığı yapan ve gerçeği yansıtmayan faturaların gider kaydı yoluyla kurum kazancını azalttığı saptanan davacı şirket adına 1995 takvim yılı için re’sen salınan kaçakçılık cezalı kurumlar vergisi, fon payı ile geçici vergi üzerinden kesilen kaçakçılık cezasını; petrol ürünleri alımına ilişkin olup davacı şirketin kayıtlarına gider olarak intikal ettirdiği fatura tutarının katma değer vergisi dahil 763.134.000 lirasının gerçek bir emtia hareketine dayanmadığının, karşıt incelemeyle ve hukuken geçerli bir biçimde saptandığı, ancak personel taşımacılığı faaliyetiyle ilgili benzer ihtilaflarda olduğu gibi olayda da bu sektördeki karlılık oranının Mahkemelerince %15 olarak kabul edilerek yapılan hesaplama neticesinde davacı kurumun dönem karı 236.066.127 lira olarak saptandığından tarhiyatın belirlenen bu matrah üzerinden yapılmasının hukuka uygun düşeceği gerekçesiyle matrahı azaltmak suretiyle değiştiren … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının; satın alınmadığı davacı tarafından da kabul edilen motorin ve yağ satışı için düzenlenen ve kayıtlara alınan faturaların maliyet unsuru olarak değerlendirilmesinin Vergi Usul Kanununun 227 ve 228’inci maddelerine aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenmiştir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Savcı : …
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp Vergi Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanan Vergi Mahkemesi kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de uygun görülmüş olup temyiz istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen iddialar sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına, 20.5.2003 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
X. K A R Ş I O Y :
Vergi sistemimiz; Vergi Usul Kanununda öngörülen tutulması zorunlu defterlere, zamanında kaydedilmiş ve gelir ve kurumlar vergisi yönünden, 193 ve 5422 sayılı Yasalarda her kazanç ve irat için gayrısafi hasılattan indirilebileceği öngörülen gider belgeleri göz önüne alınarak saptanan kazancın vergilendirilmesi esasına dayanmaktadır. Bu nedenle, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarında öngörülmeyen ve Vergi Usul Kanununda öngörülen biçimde belgelendirilmemiş ya da belgesi bulunmakla birlikte gerçekte işletmenin gideri olmayan harcamaların, matrahın saptanmasında gider kabulü veya bu sonucu doğuran anlayışla hüküm verilmesi hukuka uygun düşmez.
Gelir veya kazancın vergilendirilmesinde bir süre yürürlükte kalmış ortalama kar haddi ve asgari gayrısafi hasılat esasları da elde edilen gelirin vergilendirilmesi ilkesine aykırı düştüğü için sistemden çıkarılmışken, Vergi Usul Kanununun, vergi yasalarının uygulanması, kanıt yükü ve belgelendirme ödevinin yerine getirilmesi ile ilgili kurallarına ve davaları yargılama hukukuna göre sonuçlandırmakla görevli olan bir yargı yerince, davanın çözümünde bu kurallara dayanılmaksızın, ekonomik, ticari ve teknik gereklere de aykırı düştüğü üzere davacının iş kolundaki işletmelerin ilkece %15 karlılık ile çalıştıkları yaklaşımıyla tarh matrahının değiştirilmesi de hukuka aykırıdır.
Dava dosyasının incelenmesinden anlaşıldığı üzere vergi mahkemesi; karşı tarafın savunması alınıp, cevap süresi geçtikten sonra ve 18.11.1999 tarihli ara kararıyla, şehir içinde yapılan personel taşımacılığında kar oranının ne olduğunu İzmir Ticaret Odasından sormuş, cevaben bu işin ihale yolu ile yürütülmesi nedeniyle belli bir kar oranı bulunmadığı yanıtını almasına karşın aynı soruyu ara kararları ile … Derneğine 16.12.1999 günlü; …. Odasına 2.1.2000 günlü ve 2.3.2000 günlü ara kararlarıyla ayrı ayrı yönelterek yanıt almaktan başka bir çözüm öngörmemiştir. Bu ara kararlarına yanıt verilmemesi üzerine genel ve soyut olarak mahkemelerine açılan davalarda gerek inceleme elemanları, gerekse mahkemelerince bu faaliyet alanında elde edilecek kar oranının %15 olarak benimsendiği gibi bir açıklamaya göre matrahı azaltmıştır.
Vergi mahkemeleri, ilgili vergi yasaları ve Vergi Usul Kanunu ile 6183 sayılı Yasa hükümlerine uygun hüküm vermekle yükümlüdür. Genel bilgi ve gözlemlerden ancak, bir maddi olayın nitelenmesinde yararlanılabilir.
Aynı alanda faaliyet yürüten tüm işletmelerin yapısal farklılıkları, işletme kapasitesi, araç ve personel sayı ve niteliği, yapılan işin boyutu, örgütlenme ve yönetim biçimi gibi faktörler yönünden eşit kabulüne olanak yoktur. Diğer yönden, tüm ticari işletmelerin ortak amacı daha az harcama ile ticari karı maksimize etmektir. Kar haddi gayrısafi karlılık ve safi karlılık oranları, işletmelerin genel yapısını belirlemeye yarayan anlam ve içerikleri farklı kavramlardır. Bu kavramların, kapsamlarına uygun kullanılması zorunludur.
Dava, bu kavramlardan herhangi birinin bilinmesi ile çözümlenebilecek bir uyuşmazlık da içermemektedir.
Gayrısafi kurum kazancından indirilebilecek giderler Gelir Vergisi Kanununda gösterilmiştir. Yasada belirtilenler dışındaki herhangi bir harcamanın gider olarak indirilmesine olanak bulunmadığı gibi harcamaların kimlerden alınan emtia veya hizmete ait olduğuna göre hangi belgelere dayanması gerektiği de Vergi Usul Kanununda açıkca düzenlenmiştir.
Vergi inceleme raporu eki tutanakta davacı kurum yetkilisi, cari hesap yoluyla motorin ve yağ aldığı bir başka kurum tarafından başka müşterilere satılan ve belge istenmeyen motorin ve yağ için totalizatöre göre günlük olarak belgelenmesi gereken bir kısım satışlarının davacı kurum adına fatura edildiğini ve kendilerince bu faturaların, belgelendirilemeyen kimi giderlerine karşılık oluşturmak üzere maliyet kayıtları arasına alındığını ifade etmiş; bu anlatım motorin satıcısı kurum tarafından doğrulanmıştır.
Davacı kurumun yaklaşık 740 milyon lira tutarındaki motorin ve yağı değil, sadece faturasını aldığında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu tutarın davacının harcaması kabul edilmesi olanaksızdır. Davacı dava dilekçesinde belgelendirilemeyen harcamaları olduğu yolunda herhangi bir iddia ileri sürmemiş, kanıt da getirmemiştir.
Vergi mahkemesi tarafından davacının personel taşımacılığını bir taahhüt sözleşmesi ya da taşıma sözleşmesine göre yürütüp yürütmediği, varsa sözleşmelerdeki koşullar, hasılatı ve eleştirilmeyen maliyetlerin sözleşmelere uygunluğu da incelenmemiştir.
Yargılama sırasında dava dilekçesi dışında dosyaya ikinci dilekçesini dahi vermeyen, temyiz dilekçesine yanıt sunmayan davacının dosyadaki tek dilekçesinin dava dilekçesi olduğu ve bu dilekçede yaptığı hangi harcamalar için belge alamadığını, nedeni, bu durumun Vergi Usul Kanununun 228’inci maddesine uygunluğu yönünde ne bir iddia ileri süren ne de kanıt sunan davacının işletmesinde tüketilmediğini dava dilekçesinde de kabul ettiği motorin ve yağ faturası tutarlarının matraha alınması yasa gereğidir.
Vergi mahkemesince hükme esas alınan %15 gayrısafi karlılık oranının 1995 yılında enflasyonun ekonomiye etkisi ve tüketici fiyatları düzeyini %76 oranında yükselttiği gerçeği karşısında taşıdığı anlamı izaha da gerek bulunmamaktadır.
Ekonomik, ticari ve teknik gereklere aykırı düşen iddianın dahi ileri süren tarafından kanıtlanması gerekirken, ileri sürülmeyen bir iddia varsayılarak ve vergi hukukunun temel ilkeleri ve belge düzenine ilişkin kurallarına da aykırı olarak verilen kararın bozulması gerektiği görüşüyle karara katılmıyorum.