Danıştay Kararı 3. Daire 2000/2778 E. 2003/3288 K. 28.05.2003 T.

3. Daire         2000/2778 E.  ,  2003/3288 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2000/2778
Karar No: 2003/3288

Temyiz Eden : Meram Vergi Dairesi Müdürlüğü-KONYA
Karşı Taraf : …
Vekili : …
İstemin Özeti : 1997 yılı işlemlerinin incelenmesi sırasında kurum yetkilisinin, enflasyondan dolayı tüm nakit paraların genellikle Alman Mark’ına çevrildiği, tamamı Holding’e ait olmayan kayıtlı genel yönetim giderlerinden bağlı ortaklık ve iştiraklerine pay verilmediği yolundaki ifadesine dayanılarak, kasa hesabında işlem gören tüm nakit giriş ve çıkışlarının işlem tarihindeki T.C.Merkez Bankası döviz kurundan Alman Markına çevrilmesi suretiyle yıl sonunda olması gereken döviz miktarının değerlemeye tabi tutulması, genel yönetim giderlerinin sermaye payları oranında iştiraklere dağıtılması sonucu bulunan matrah üzerinden davacı adına re’sen salınan ağır kusur cezalı kurumlar vergisi, fon payı ve geçici vergi ile kesilen özel usulsüzlük cezasını; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 280’inci maddesine göre iktisadi işletmeye dahil olan yabancı paralar ve bu paralarla ifade edilen senetli senetsiz alacak ve borçların dönem sonunda değerlemeye tabi tutulması gerektiği, kuruluş sermayesi de dahil olmak üzere bankalar ve finans kuruluşları vasıtasıyla kasaya giren Türk Lirası cinsinden tüm nakitlerin Alman Mark’ına çevrildiği yolunda somut deliller bulunmadan, sadece kurum yetkilisinin ifadesine dayanılarak kur farkı hesaplanmasında ve giderlerin bir kısmının kabul edilmemesinde yasaya uygunluk görülmediği, kayıtlardaki eksikliklerin giderilmesi için süre verilmediğinden özel usulsüzlük cezası da kesilemeyeceği gerekçesiyle kaldıran …. Mahkemesinin …. gün ve E:…, K:… sayılı kararının; vergi inceleme raporuna dayanılarak yapılan cezalı tarhiyatta yasaya aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istemidir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Savcı : …
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp Vergi Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 17’nci maddesinin 2’nci fıkrası hükmü uyarınca temyizen incelenen dosyalarda duruşma yapılması tarafların istemine ve Danıştay’ın kararına bağlı olup davacının duruşma talebinin yerine getirilmesine gerek bulunmadığı sonucuna varıldığından dosya incelenerek işin gereği görüşülüp düşünüldü:
1997 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu genellikle Alman Markı olarak tuttuğu nakit parasını değerlemeye tabi tutmadığı, genel yönetim giderlerinden bağlı ortaklık ve iştiraklerine pay vermediği görüşüyle davacı adına yapılan cezalı tarhiyatı kaldıran vergi mahkemesi kararı temyiz edilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 134’üncü maddesinde vergi incelemelerinin amacının; ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunun araştırılması, tespit edilmesi ve sağlanması olduğu hüküm altına alınmıştır. Bu amaç, vergilendirmede vergiyi doğuran olayın ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin ortaya çıkarılması ile sağlanır. Kanunun 3’üncü maddesine göre vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemlerin mahiyeti yemin hariç her tür delille ispatlanabilir.
Vergi Usul Kanununun 140’ıncı ve 141’inci maddesiyle; inceleme sırasında gerek görülen maddi olaylar ve hesap durumlarının belgelendiği, ilgililerin varsa itiraz ve açıklamalarının geçirildiği, birer nüshalarının nezdinde inceleme yapılan kimseye bırakılmasının mecburi olduğu kurala bağlanan tutanaklar, vergi incelemesinde delil olarak kullanılabilen ölçütler arasında yer almıştır.
Davacı nezdinde yapılan inceleme ile 1997 yılında çeşitli banka ve finans kurumlarına yatırılan ve çekilen paraların kanuni defterlere kaydedilmediği 10.9.1997-31.12.1997 tarihleri arasında kasa hesabının önemli miktarlara varacak kadar alacaklı bakiye vermesi sonucunu doğuracak kayıtlar yapıldığı, holdingle ilgisi bulunmayan giderlerin kurum kazancından indirildiği saptanmış, defter ve kayıtlarına göre 31.12.1997 tarihinde yapılmış görünen sermaye taahhüdünün gerçekte 9.9.1997 tarihinde yerine getirildiği, banka hesabı kasa hesabı gibi kullanılarak, bankadaki hesap hareketlerinin kasa hesabı içinde yer aldığı, enflasyon nedeniyle nakit paralarını hiç bir zaman Türk Lirası olarak tutmayıp genellikle Alman Mark’ına çevirdikleri, bağlı ortaklıklara ait giderlerin de yanlışlıkla Holding adına fatura edildiği, sonraki yıllarda Holdinge ve bağlı ortaklıklara ait giderlerin ayrıştırıldığı, bu giderlerin sermaye payları oranında bütün iştiraklerine dağıtılması gerektiğine bir itirazları bulunmadığı yolundaki kurum yetkilisinin ifadesi tutanağa alınarak söz konusu tutanak ihtirazi kayıt konulmadan imzalanmış olup, defter kayıtları ihticaca salih bulunmayan kurum adına, temsilcisinin anlatımını içeren tutanak delil kabul edilerek ve tamamen tutanaktaki ifadeler doğrultusunda matrah farkı hesaplanmasında yasaya aykırılık bulunmadığından yazılı gerekçeyle verilen vergi mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, 492 sayılı Harçlar Kanununun 13’üncü maddesinin (j) bendi parantez içi hükmü uyarınca alınması gereken harç dahil olmak üzere yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine 28.5.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.