Danıştay Kararı 3. Daire 1999/4663 E. 2001/1921 K. 17.05.2001 T.

3. Daire         1999/4663 E.  ,  2001/1921 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No: 1999/4663
Karar No: 2001/1921

Temyiz Eden : …
Karşı Taraf : Karşıyaka Vergi Dairesi Müdürlüğü -İZMİR
İstemin Özeti : Paydaşı bulunduğu adi ortaklığın süresinden sonra verilen net aktif vergisi beyannamesi üzerinden tahakkuk ettirilen net aktif vergisi ve gecikme faizi ile davacı adına kesilen kusur cezasına karşı açılan davayı; net aktif vergisi beyannamesi ile birlikte verilen 3.6.1996 tarihli dilekçenin ihtirazi kayıt değil, sadece beyannamenin kabulü istemini içeren bir dilekçe olduğu, bu durumda, davacının, kendi beyanına dayanılarak tahakkuk eden vergiye karşı açtığı davanın incelenme olanağının bulunmadığı, beyannamenin geç verilmesi nedeniyle vergi ziyaına sebebiyet verildiğinden, kesilen kusur cezasında da kanuna aykırılık görülmediği gerekçesiyle reddeden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının; adi ortaklığın faaliyetine 31.12.1993 tarihinde son vermesi nedeniyle net aktif vergisi mükellefiyetinin bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenmiştir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Savcı : …
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp Vergi Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddiyle Vergi Mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 378’inci maddesinin 2’inci fıkrasında, vergi hatalarına ait hükümler saklı tutularak, mükelleflerin beyan ettikleri matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere karşı dava açamayacakları öngörüldüğünden, vergi hatası bulunan hallerde mükelleflerce kendi beyanları üzerinden tahakkuk eden vergilere karşı dava açılmasına yasal engel bulunmamaktadır.
Vergi Usul Kanununun 118’inci maddesinin birinci fıkrasının (3) işaretli bendinde, açık olarak vergi mevzuuna girmeyen gelir ve işlemler üzerinden vergi istenmesi veya alınması, vergi mevzuunda hata olarak tanımlanmıştır.
Davacının paydaşı bulunduğu adi ortaklığın faaliyetini 31.12.1993 tarihinde terk ettiği, adi ortaklığa ait net aktif vergisi beyannamesinin süresinden sonra ve 3.6.1996 tarihinde verildiği, gayrisafi hasılat esasına göre net aktif vergisi ve gecikme faizi tahakkuk ettirildiği ve kusur cezası kesildiği anlaşılmaktadır. Tahakkukun yapıldığı ve davanın açıldığı tarihte 3986 sayılı Yasanın gayrisafi hasılat üzerinden net aktif vergisi alınmasını öngören düzenlemesine karşı Anayasa Mahkemesinde açılan iptal davasının sonuçlandığı ancak, … günlü ve E:…, K:… sayılı iptal kararının henüz Resmi Gazetede yayımlanmadığı için Anayasanın 153’üncü maddesi gereğince uygulanamadığı, tahakkukun ve cezanın Anayasaya aykırı görülerek iptal edilen düzenlemeye dayandığı açıktır. Yargı yerlerinde ihtilaflı hale getirilmiş işlemler, Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının yürürlüğe girmesiyle iptal hükmünden etkileneceğinden, 28.9.1996 günlü ve 22771 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan söz konusu iptal kararı göz önüne alınmadan hüküm kurulması hukuka aykırı olmuştur.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine, 17.5.2001 gü
nünde oybirliğiyle karar verildi.