Danıştay Kararı 3. Daire 1996/6609 E. 1998/1440 K. 29.04.1998 T.

3. Daire         1996/6609 E.  ,  1998/1440 K.
Daire : ÜÇÜNCÜ DAİRE
Karar Yılı : 1998
Karar No : 1440
Esas Yılı : 1996
Esas No : 6609
Karar Tarihi : 29/04/998

90 SAYILI KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMENİN 12 VE 13.MADDELERİ UYARINCA ÖDÜNÇ PARA VERME KARŞILIĞINDA ELDE EDİLECEK FAİZ GELİRİNİN MAHİYETİ İTİBARİYLE FATURA İLE BELGELENDİRİLECEK GELİRLERDEN OLMADIĞINDAN FATURA DÜZENLENMEDİĞİNDEN SÖZ EDİLEREK ÖZEL USULSÜZLÜK CEZASI KESİLMESİNDE YASAL İSABET BULUNMADIĞI HK.

1992 yılında elde ettiği faiz geliri için fatura düzenlemediğinden bahisle davacı adına kesilen özel usulsüzlük cezasına karşı açılan davayı; dosyanın incelenmesinden, davacının … lira borç verdiğinin, ancak bundan ilk ayın faizi ile komisyonunun kesilmesi suretiyle net … lira ödeme yaptığının, ve böylece … lira faiz ödendiğinin, yine aynı yıl …’a verdiği 30 milyon liralık çekin ciro yoluyla davacıya geçtiğinin ve daha sonra muhtelif tarihlerde davacıdan 150 milyon lira borç aldığının, bu borca karşılık … lira tutarında senet ve çek verdiğinin ve toplam … lira faiz ve komisyon ödediğinin saptanması sonucu hesaplanan faiz gelirine ilişkin olarak fatura düzenlenmemesi nedeniyle özel usulsüzlük cezası kesildiğinin anlaşıldığı, olayda, borç para alan iki şahsın beyanları ile bunlardan alınan senetlerin ve yapılan tahsilatların faiz alındığının kanıtı olduğu, dolayısıyla ortada iş ve yakın akrabalık ilişkisi olmadan ilgili yıla göre önemli bir miktarı ifade eden paraların her hangi bir menfaat gözetilmeksizin verilmiş olacağı düşünülemeyeceğinden faiz geliri elde edildiğinin kabulü gerektiği, bu durumda, elde edilen faiz geliri dolayısıyla fatura düzenlenmediği sabit olduğundan Vergi Usul Kanununun 353/1. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezasında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle reddeden … Vergi Mahkemesinin … sayılı kararının; Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından, vekalet ücretine hükmedilmediği, davacı tarafından da, varsayıma dayanılarak özel usulsüzlük cezası kesildiği ileri sürülerek bozulması istemleridir.
13 sayılı Vergi Usul Kanununun 229. maddesindeki fatura tanımından da anlaşılacağı üzere faturada yer alması gereken meblağ, düzenleyen açısından satılan emtia veya yapılan işin karşılığı olarak elde edilen bir gayrisafi hasılat olup, borç para karşılığında elde edilen faizle aynı mahiyette olmadığı, bu itibarla faiz gelirinin fatura ile belgelendirilecek konularla bağdaşmadığı, nitekim 6.10.1983 günlü ve 18183 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan ödünç para verme işleri hakkında 90 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin işlem tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 12 ve 13. maddelerinde; ikrazatçıların belge düzeni bakımından sadece ödünç alanlara, verdikleri paranın miktar, faiz ve şartlarını gösteren imzalı bir ikraz belgesi verecekleri ve bu konuda özel bir defter tutacakları belirtilip, başkaca herhangi bir belgeden bahsedilmediği gibi Vergi Usul Kanununa da bir atıfta bulunulmadığı, buna göre ödünç para verme karşılığında elde edilecek faiz gelirinin mahiyeti itibariyle fatura ile belgelendirilecek gelirlerden olmaması sebebiyle elde edilen faiz geliri nedeniyle fatura düzenlenmediğinden bahisle kesilen özel usulsüzlük cezasında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davacı temyiz isteminin kabulüne, … Vergi Mahkemesinin … sayılı kararının bozulmasına karar verildi.

A Y R I Ş I K O Y X
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 2. maddesinde gerçek gelirin vergilendirileceğinin benimsenmiş olması ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 134. maddesinde de vergi incelemesinden maksadın, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunun araştırılması, tesbit edilmesi ve sağlanması olduğunun düzenlenmiş bulunması karşısında; matrahın re’sen takdir yolu ile oluşturulması gereken hallerde dahi gerçek gelire en yakın geliri araştırmaya ve tesbite yönelmek zorunludur. Açıklanan nedenlerle gerçek gelire ya da ona en yakın gelire ulaşmak yönünde, hukuken geçerli biçim ve içerikte yapılmış tesbitler bulunmadıkça; gelir elde edildiğine ilişkin karine, yorum, kıyas, kanaat ve çok değişik etkiler altında kalınarak verilmesi muhtemel bir takım ifadeler dayanak alınarak vergi salınması, elde edildiği tesbit edilmiş bir gelir yerine, elde edildiği varsayılmış bir geliri vergilendirmek olacağından, hukuken kabul edilemez.
Uyuşmazlık konusu olayda yapılmış olan tesbitler de bir kısım ifade ve kanaatlara dayanmakta olduğundan yapılan vergilemenin hukuka uygun bulunduğu söylenemez.
Açıklanan sebeplerle gelir elde edilmiş olamayacağından bunun belgelendirilmesi de gerekmeyeceği cihetle yükümlü temyiz isteminin kabulüne ve mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiği görüşü ile kararın bozma gerekçesine katılmıyorum.

A Y R I Ş I K O Y XX
Temyiz dilekçelerinde taraflarca öne sürülen hususlar vergi mahkemesi kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden, temyiz istemlerinin reddiyle mahkeme kararının onanması gerekeceği görüşüyle karara katılmıyorum.