Danıştay Kararı 3. Daire 1996/5277 E. 1998/1614 K. 06.05.1998 T.

3. Daire         1996/5277 E.  ,  1998/1614 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No: 1996/5277
Karar No: 1998/1614

Temyiz İsteminde Bulunan Taraflar: 1- …
2-Mesir Vergi Dairesi Müdürlüğü MANİSA
İstemin Özeti : 1993 yılında verilen iflas kararı ile tasfiyeye giren şirketin net aktif vergisi beyannamesi vermemesi nedeniyle adına salınan kaçakçılık cezalı net aktif vergisinin kesinleştiği ve ödenmediğinden sözedilerek düzenlenen ödeme emrine karşı açılan davayı; … Asliye Hukuk Mahkemesince verilen … gün ve E:…, K:… sayılı kararla, davacı şirketin iflasına karar verildiği, Kurumlar Vergisi Kanununun 30. maddesi dikkate alındığında, iflas hali devam eden bir şirketin mali yükümlülüğünün ve tasfiye memurlarının sorumluluğunun devam etmekte olduğunun anlaşılacağı, 3986 sayılı Kanunun 7. maddesi uyarınca, yükümlülerin, Kanunun yürürlüğe girdiği 7.5.1994 tarihinden itibaren iki ay içinde net aktif vergisi beyannamesi vermeleri gerektiği, ancak, 27.5.1994 tarihli ilk alacaklılar toplantısında belirlenen adaylar arasından mahkemece seçilen ve iflas idaresini temsil eden tasfiye memurları tarafından vergi sorumlusu sıfatıyla yerine getirilmesi gereken net aktif vergisi beyannamesi verme yükümlülüğünün yerine getirilmediği, 3986 sayılı Kanunun uygulanmasına ilişkin 1 ve 2 sayılı Genel Tebliğler uyarınca, tasfiyesi devam eden bir şirketin tüzel kişiliği kısıtlı da olsa devam ettiğinden, yükümlülüğünün sürmekte olduğu, bu bakımdan iflas halindeki şirket için net aktif vergisi beyannamesi verilmemesi nedeniyle salınan ve vadesinde ödenmeyen verginin tahsili için ödeme emri tanzim ve tebliğinde kanuna aykırılık bulunmadığı, ancak, iflas idaresinin işe geç el koyması ve olayın oluşum biçimi gözönüne alındığında, davacıların kastı bulunmadığı sonucuna varıldığından olaya kaçakçılık cezası yerine kusur cezası uygulanması gerektiği gerekçesiyle kısmen kabul ederek ödeme emrinin vergi aslına, gecikme faizine ve kusur cezasına isabet eden kısmını tasdik eden, kaçakçılık cezasının kusur cezasını aşan miktarına isabet eden kısmını ise iptal eden … Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının; davacı şirket temsilcileri tarafından, 3986 sayılı Kanunun, iflas nedeniyle tasfiyeye giren yükümlüleri kapsamadığı, davalı idare tarafından ise, süresinde beyanname vermeyerek vergi ziyaına neden olan şirket adına kesilen kaçakçılık cezasında kanuna aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istemleridir.
Savunmanın Özeti : Davalı idarece temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuş olup, davacı şirket tarafından savunmada bulunulmamıştır.
Tetkik Hakimi : ….
Düşüncesi : 6183 sayılı Kanunun 58. maddesi dikkate alındığında, ödeme emrine karşı açılan davada, tarhiyat aşamasında ileri sürülebilecek iddiaların tartışılması suretiyle karar verilmesine olanak bulunmadığından, vergi dairesi temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulmasının, yükümlü temyiz isteminin ise reddedilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.
Savcı : …
Düşüncesi : Net Aktif Vergisi beyannamesinin verilmemesi üzerine resen takdir yoluyla salınan ve dava açılmayarak kesinleşen vergi ve kaçakçılık cezasına ilişkin ödeme emrine yönelik davayı, şirketin 7.5.1993 tarihinde iflasına karar verildiği, 3986 sayılı Yasanın bu tarihten sonra yürürlüğe girdiği, bu yasaya göre, Kurumlar Vergisi yükümlülerinin 1993 yılı itibariyle düzenledikleri bilançolarında yer alan net aktiflerinin veya gayrısafi hasılatlarının bu verginin matrahını oluşturduğu, iflas hali devam eden şirketin tasfiye kurulunun K.V.K. 30. maddesine göre tasfiye dönemi için beyanname vermesi gerektiği, ancak iflas idaresinin olaya geç el koymasının kaçakçılık kastı olmadığını gösterdiği gerekçesiyle kısmen kabul ederek cezayı kusura çevirmek suretiyle ödeme emrini kısmen iptal eden Vergi Mahkemesi kararı taraflarca temyiz edilmiştir. Yükümlüce ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte görülmemiştir.
Vergi Dairesi temyizine gelince, 6183 sayılı Yasaya göre, ödeme emri, kesinleşmiş kamu alacağının tahsili amacıyla düzenleneceğinden ve 58. maddede yazı dava nedenleri dikkate alındığında, ödeme emrine karşı açılacak davalarda kesinleşmiş kamu alacağının ilk oluşumuna ilişkin iddiaların dinlenilmesine, dolayısıyle kaçakçılık kastının bulunup bulunmadığının tartışılması suretiyle cezanın niteliğinin değiştirilmesine yasal olanak bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle yükümlü temyizinin reddi, vergi dairesi temyizinin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmüştür.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 58. maddesinde; kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında yedi gün içinde dava açılabileceği öngörülmüştür.
Ödeme emri, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre tahakkuk etmiş bir amme alacağının vadesinde ödenmemesi nedeniyle cebren tahsil ve takibine başlangıç olarak, bu alacağı vadesinde ödemeyenlere borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gerektiğini bildiren bir belgedir. Gerek düzenlenme sebebi ve gerekse ihbarnamenin meydana getireceği hukuki sonuçları doğurmaması, ödeme emrinin ihbarname olarak kabulünü olanaksız kılmaktadır. Bu farklılık, anılan Kanun maddesinde öngörülen ödeme emrine itiraz sebeplerinin incelenmesinden de anlaşılmaktadır.
Ödeme emrine itiraz nedenlerinin, Kanun hükmü ile sınırlandırılmış olması, idari yargı yerince, bu sınırlı haller dahilinde karar verilmesini gerektirmekte, ihbarnamenin tebliği üzerine yükümlü tarafından tahakkuka ilişkin olarak yapılabilecek itirazların incelenmesini olanaksız kılmaktadır.
Bu nedenlerle, mahkemece tasfiye halindeki şirket adına düzenlenerek tebliğ edilen ödeme emrine karşı açılan davada; ancak ihbarname aşamasında açılacak olan davada incelenebilecek olan iddiaların ele alınması ve incelenmesi suretiyle verilen kararda yasal düzenlemelere uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle vergi dairesi müdürlüğü temyiz isteminin kabulüne, … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, davacı şirket temyiz isteminin ise reddine, temyiz aşamasında yapılan …-lira yargılama giderinin davacı şirketten alınarak davalı idareye verilmesine 6.5.1998 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
A Y R I Ş I K O Y
X-Temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar vergi mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, taraflar temyiz istemlerinin reddi gerekeceği oyuyla çoğunluk kararının bozmaya ilişkin hüküm fıkrasına karşıyım.