Danıştay Kararı 3. Daire 1996/5012 E. 1997/2677 K. 25.06.1997 T.

3. Daire         1996/5012 E.  ,  1997/2677 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No: 1996/5012
Karar No: 1997/2677

Temyiz İsteminde Bulunan : …
Vekili : …
Karşı Taraf : Liman Vergi Dairesi Müdürlüğü – MERSİN
İstemin Özeti : … Uluslararası Nakliyat Anonim Şirketinin ödenmeyen 1989,1990 yıllarına ait kurumlar geçici vergi borçlarının tahsili amacıyla davacı adına tanzim ve tebliğ edilen … takip nolu ödeme emrine karşı açılan davayı; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51. maddesinde, amme alacağının ödeme müddeti içinde ödenmeyen kısmına vadenin bitim tarihinden itibaren ilk bir aylık müddet için %10, vade gününü takip eden ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci ve altıncı ayları için ayrı ayrı %7, yedinci ve müteakip her ay için %5 gecikme zammı tatbik olunacağı, 3505 sayılı Kanunun 24. maddesiyle değişik 3. fıkrasında, içinde bulunulan yıl sonuna kadar ödenmemiş olan gecikme zammı ile gecikme faizinin müteakip yılın başından itibaren, doğmalarına neden olan amme alacağı gibi addolunacağı ve bu amme alacağının tebliğ edilmeksizin tahakkuk edeceği, 55. maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı, 58. maddesinde de, kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde itiraz edebileceği hususlarının hükme bağlandığı, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10. maddesinde ise, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzelkişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği, yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumluların varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların kanuni ödevlerini yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı kuralına yer verildiği, bu hükme göre de, kanuni temsilcilerin sorumlu tutulabilmesi için şirket tüzel kişiliğinden vergi alacağının tahsil olanağının kalmamış olması gerektiği, olayda, kesinleşen amme alacağının tahsili amacıyla şirket adına düzenlenen ödeme emrine konu amme alacağının süresinde ödenmemesi üzerine haciz kararı alındığının, ancak yapılan aramalar sonucu hiçbir şekilde davacı şirketin bilinen adresinde bulunamadığının, bunun yanında idarece, bankalar, tapu sicil müdürlüğü, belediye başkanlığı ve trafik şube müdürlüğü nezdinde yapılan araştırmalarda şirketin malvarlığına rastlanmaması nedeniyle davacı adına ödeme emri düzenlenerek tebliğ edildiğinin anlaşıldığı, davacı yönetim kurulu başkanlığı görevinden 7.6.1985 tarihinde istifa ettiğini, bütün haklarını bir protokolla diğer ortaklara devrettiğini iddia etmekte ise de, davacı şirketin 28.4.1988 tarihinde vergi dairesine verdiği 1987 yılı kurumlar vergisi beyannamesinin IV nolu tablosunda davacının %30 pay sahibi olarak birinci sırada beyan edildiği, beyannamenin eki 31.12.1987 tarihli bilançoda, şirkete ait bir aracın satış işlemi için 22.2.1989 tarihli noter satış sözleşmesinde ve 22.4.1988 tarihli genel kurul hazurun cetvelinin birinci sırasında imzasının bulunduğu, Mersin Ticaret Sicil Memurluğunun 22.11.1995 gün ve 4049 sayılı yazısında, 5.1.1989 tarihinde yapılan tescilde davacının şirket yönetim kurulu başkanı olarak adının geçtiği, 1990 yılında şirkete yapılan tebligatları yönetim kurulu başkanı olarak kabul edip imzaladığı görüldüğünden, uyuşmazlık konusu dönemlerde davacının şirketle ilişkisini kesmediğinin, yönetim kurulu başkanlığı görevini yürütmeye devam ettiğinin anlaşıldığı, bunun yanında davacı tarafından, 19.4.1989 tarihinde istifasını yenilediği, uzlaşılarak kesinleşen vergi borcunun uzlaşma tutanağında imzası bulunan kanuni temsilcilerden tahsil edilmesi gerektiği, gecikme faizi ve gecikme zammının 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10. maddesi kapsamında bulunmadığı, kanuni temsilcidenistenemiyeceği, 19.4.1989 tarihinden sonra kanuni temsilcilik görevini yerine getirebilecek durumda olmadığı iddia edilmekte ise de, gerek dayanak gösterilen Danıştay kararından, gerekse dosyada mevcut Ticaret Sicili Memurluğu yazıları ve diğer belgelerden iddialarının hukuki bir dayanağının bulunmadığının anlaşıldığı, şirketten ayrıldığı bildirilmekle beraber, yaptığı işlerin şirketle ilişkisini sürdürdüğünüaçıkca gösterdiği, bu itibarla … Uluslararası Nakliyat Anonim Şirketinin ödenmeyen ve şirket malvarlığından tahsil imkanı kalmayan amme alacağının yönetim kurulu başkanı olan davacıdan tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinde kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle reddeden …Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının; 1982-1985 tarihleri arasında Anonim Şirkette %60 pay sahibi ve yönetim kurulu başkanı iken paylarının tamamını 7.6.1985 tarihli protokol gereği devir ettiğini, bu hususu şirkete bildirdiği halde şirket yetkililerinin kasıtlı davranışları nedeniyle yönetim kurulu üyeliğinin sona erdirilmediği, bunlar hakkında … Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açıldığı, uzlaşma sonucu kesinleşen amme alacağının da uzlaşan kanuni temsilciden istenmesi gerektiği ileri sürülerek bozulması istemidir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Savcı : …
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp Vergi Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir. Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddiyle Vergi Mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanan Vergi Mahkemesi kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de uygun görülmüş olup temyiz istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen iddialar sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına, davacıdan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (3) sayılı tarife uyarınca ….- lira maktu harç alınmasına 25.6.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.