Danıştay Kararı 3. Daire 1996/4162 E. 1997/4829 K. 31.12.1997 T.

3. Daire         1996/4162 E.  ,  1997/4829 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 1996/4162
Karar No: 1997/4829

Temyiz İsteminde Bulunan :Efeler Vergi Dairesi Müdürlüğü AYDIN
Karşı Taraf :…
Vekili :…
İstemin Özeti :Yaş sebze ve meyve ticareti ile uğraşan davacı adına 22.04.1995 tarihli tutanağa dayanılarak kesilen özel usulsüzlük cezasına karşı açılan davayı;dosyanın incelenmesinden,davacının kardeşi nezdinde düzenlenen tutanakta araçta bulunan 181.250.000 liralık Sebze ve meyveye ait sevk irsaliyesi veya başka bir belgenin bulunmadığının tesbiti üzerine %25’i nisbetinde 45.312.500 lira özel usulsüzlük cezası kesildiğinin anlaşıldığı,ara kararı ile davacıdan istenilen sevk irsaliyes, müstahsil makbuzu, fatura gibi belgelerin ibraz edilmemesi karşısında kesilen özel usulsüzlük cezasında yasal isabetsizlik bulunmadığı,ancak yasada aksi belirtilmedikçe cezaya ilişkin bir hükmün değiştirilmesi halinde failin lehine olan ceza hükmünün uygulanacağı yolundaki genel ceza ilkesi karşısında davacı adına kesilmesi gereken özel usulsüzlük cezasının 4108 Sayılı Yasanın 8. maddesiyle yapılan değişikliğe göre %l0 nisbetinde olması gerektiği gerekçesiyle kısmen kabul ederek dava konusu özel usulsüzlük cezasını 18.125.000 lira üzerinden tadilen onayan,fazlasını terkin eden … Mahkemesinin … gün ve E:… K:… sayılı kararının vergi kanunlarının geriye yürütülemeyeceği ileri sürülerek bozulması istemidir. Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Savcı : …
Düşüncesi : Uyuşmazlık 22.4.1995 tarihli yoklama fişi ile tespit edilen usulsüzlük nedeniyle kesilen özel usulsüzlük cezasının, 25.6.1995 günlü resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 4108 sayılı Yasanın 8. maddesi ile VUK.nun 353/1 maddesine getirilen değişiklik hükmü uyarınca % 10 oranında kesilip kesilemiyeceğine ilişkindir.
353 üncü maddenin 1 numaralı bendinde yazılı oran daha önce % 25 olmasına rağmen yıl içinde yürürlüğe giren 4108 sayılı yasa ile bu oran % 10’a indirilmiş olup, her nekadar yoklama tutanağının düzenlendiği tarihte % 25 oranı geçerli ise de özel usulsüzlük cezası 1995 yılı için kesildiğinden ve ceza ihbarnamesinin düzenlendiği tarihte de 4108 sayılı yasa yürürlükte olduğundan, lehe olan bu hükmün uygulanması gerekeceği gerekçesiyle cezayı değişiklikle onayan Vergi Mahkemesi kararına yönelik iddialar kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle Vergi Dairesi temyiz isteminin reddi gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanan Vergi Mahkemesi kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de uygun görülmüş olup temyiz istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen iddialar sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına 31.12.1997 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
A Y R I Ş I K O Y
X-Temyize konu mahkeme kararında, 22.4.1995 tarihli tutanakla saptanan eylemlerin mevcudiyeti ve gerçek durumu aksettirmesi karşısında özel usulsüzlük cezası kesilmesinde yasal isabetsizlik bulunmadığı belirtildikten sonra, yasada aksi belirtilmedikçe cezaya ilişkin bir hükmün değiştirilmesi halinde failin lehine olan ceza hükmünün uygulanacağı yolundaki genel ceza ilkesi karşısında, davacı adına kesilmesi gereken özel usulsüzlük cezasının, Vergi Usul Kanununun 353/1. maddesinde 4108 sayılı Yasanın 8. maddesiyle yapılan değişikliğe göre %10 oranında hesaplanması gerektiği gerekçesiyle cezanın tadiline karar verilmiştir.
Her olaya olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerinin uygulanması hukukunun temel bir kuralıdır. Eğer bu kurala bir istisna getirilmesi yada ayrıksı bir düzenleme yapılması öngörülecek ise, bu hususun ilgili yasalarda ayrıca kurala bağlanması gerekir. Yasalar öngörmediği takdirde bu temel kuralın yorum ya da kıyas yoluyla bertaraf edilmesi söz konusu edilemez. Türk Ceza Kanununun 2. maddesinde yer alan cezalandırmaya ve Ceza Kanununun uygulanmasına ilişkin kuralların ceza hukukunun kuralları olduğu bilinen bir husustur.
Oysa, Vergi Usul Kanununun gerekçesinde, Vergi Usul Kanunu ile yeni bir “Vergi Ceza Hukuku”nun tesisine gidilmiş olduğu, vergi cezasının bir vergi zammı olmayıp, vergi suçunu önlemeyi amaçlayan bir cezadan ibaret bulunduğu, bu cezanın, ceza kanunlarının bahsettiği anlamda bir ceza olmadığı için, azami bir hadle sınırlandırılamayacağı vurgulanarak vergi cezalarının hukuki mahiyeti itibariyle ceza hukuku alanına dahil kamu hukuku cezalarından farklı olduğu belirtilmiş bulunmaktadır.
Böyle olunca, hukuki mahiyetleri farklı olan vergi cezaları ile kamu hukuku cezalarından herhangi birisi için özel yasasında belirtilmiş olan bir kuralın kıyas yoluyla vergi cezalarında uygulanması mümkün görülmemektedir.
Vergi Usul Kanununda, Türk Ceza Kanununun 2.maddesine paralel bir düzenlemeye yer verilmemiş olması karşısında, adı geçen kanunun, olayın vuku bulduğu ve usulsüzlüğün tesbit edildiği 22.4.1995 tarihinde yürürlükte olan 353/1.maddesinde öngörülen %25 oranı yerine, olay tarihinden sonra 2.6.1995 gününde yürürlüğe giren 4108 sayılı kanunla değiştirilen ve %10 olarak öngörülen ceza oranının uygulanması yasaya uygun düşmemektedir.
Bu nedenle, aksi görüşle cezanın tadili yolunda verilen mahkeme kararının bozulması gerekeceği görüşüyle karara katılmıyoruz.