Danıştay Kararı 3. Daire 1996/4143 E. 1998/570 K. 26.02.1998 T.

3. Daire         1996/4143 E.  ,  1998/570 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No: 1996/4143
Karar No: 1998/570

Temyiz İsteminde Bulunan : Kemalpaşa Vergi Dairesi Müdürlüğü-İZMİR
Karşı Taraf : …
İstemin Özeti : Yumurta tavukçuluğu işiyle uğraşan ve işletme hesabı esasına göre zirai işletme defteri tutan davacı adi ortaklığın 1992 takvim yılında ziraat işletmesinde çalışan işçilere ödediği ücretten tevkifat yapmadığından bahisle adına takdir komisyonu kararına dayanılarak re’sen salınan gelir (stopaj) vergisi ile kesilen kaçakçılık cezasına karşı açılan davayı; 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 2361 sayılı Kanunla değişik 23/2.maddesinde, vergiden muaf veya götürü gider usulüne tabi ciftçilerin ziraat işlerinde bilfiil çalışan işçilerin ücretlerinin gelir vergisinden istisna olduğunun açıklandığı, aynı Kanuna 2454 sayılı Kanunla eklenen geçici 19.maddesinde ise, gerçek usulde vergiye tabi çiftçilerin ziraat işlerinde bilfiil çalışan işçilerin (şoför ve makinist hariç) ücretlerinin vergi karnesi uygulamasının başlayacağı 1.1.1982 tarihine kadar gelir vergisinden müstesna olduğunun belirtildiği, bu tarihte vergi karnesi uygulamasına geçilememesi üzerine yayınlanan 139 nolu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde, istisnanın, vergi karnesi uygulamasına geçilinceye kadar devam edeceğinin öngörüldüğü, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 257.maddesinde, Maliye Bakanlığına mükellef ve meslek grupları itibariyle muhasebe usul ve esaslarını tespit etmek, tutulacak defter ve düzenlenecek belgelerin mahiyet, şekil ve ihtiva edeceği hususları belirtmek gibi şekil ve usul bakımından düzenlemeler yapma yetkisinin verildiği, Anayasanın 73.maddesindeki, vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı hükmüne göre, Bakanlığın Vergi Usul Kanununun mükerrer 257.maddesinde de böyle bir yetkisi bulunmadığından vergi dairesince sözkonusu mükerrer 257.maddeye dayanılarak yayımlanan 206 sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğine istinaden, 193 sayılı Kanuna eklenen geçici 19.maddedeki istisna hükmü nazara alınmadan yapılan tarhiyatta isabet bulunmadığı, kaldı ki 30.12.1993 tarihli ve mükerrer 21804 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 3946 sayılı Kanunun 38.maddesiyle geçici 19.maddenin yürürlükten kaldırılması nedeniyle 1.1.1994 tarihinden itibaren davacı adi ortaklık tarafından ziraat işlerinde çalışan işçilerin ücretlerinden kesilen vergilerin muhtasar beyanname ile beyan edildiği gerekçesiyle kabul ederek kaçakçılık cezalı tarhiyatı kaldıran … Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:…, K:… sayılı kararının; 206 sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin, Gelir Vergisi Kanununun geçici 19.maddesindeki hükmün uygulanamaması sonucunu doğurduğu, yapılan tarhiyatın yerinde olduğu ileri sürülerek bozulması istemidir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi ile kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Savcı : …
Düşüncesi : Uyuşmazlık,gerçek usulde vergiye tabi çiftçilerin zırai işletmelerinde çalışan işçilerin ücretlerinin 1991,1992 ve 1993 yıllarında gelir vergisinden müstesna olup olmadığına ilişkindir.
Bu tür işçilerin ücretleri,Gelir Vergisi Kanununa 2454 sayılı Yasa ile eklenen geçici 19.maddeye dayanılarak 1991 yılına kadar fiilen vergiden müstesna kabul edilmiştir. Şöyleki; geçici 19.maddede,”gerçek usulde vergiye tabi çiftçilerin ziraat işlerinde bilfiil çalışan işçilerin ücretlerinin vergi karnesi uygulamasının başlayacağı 1.1.1982 tarihine kadar vergiden müstesna olduğu belirtildiğinden ve 1.1.1982 tarihine kadar vergi karnesi uygulamasına geçilemediğinden Maliye Bakanlığınca çıkarılan tebliğle istisna süresi belirsiz olarak uzatılmış,ancak 1991 yılında vergi karnesi uygulaması yine Bakanlıkça tümden kaldırılınca,geçici 19.maddenin tatbikinin artı hiç mümkün olamayacağı yolundaki bir görüşle 1991 den itibaren ücretler vergiye tabi tutulmaya başlanmıştır.
Oysa,anılan maddeye göre istisna hükmü vergi karnesi uygulamasına geçilmesi ve bu uygulamanın 1.1.1982 tarihinde başlaması olarak iki ayrı şartın birlikte oluşmasına bağlanmıştır.Bu şartlardan birisi gerçekleşmeyince diğerinin bağlayıcılığı kalmaz.Dolayısıyla vergi kesmesi uygulaması başlatılmayınca ve hatta 9 yıl sonra tümden kaldırılınca ilk şart hiç gerçekleşmemiş olduğundan 1.1.1982 tarihiyle getirilen sınır otomotik olarak kalkmış olur ve bu madde yeni bir kanunla kaldırılıncaya kadar istisna hükmü geçerliliğini korur.Ta ki yeni bir yasal düzenlemeyle bu hüküm kaldırılsın.Nitekim 1993 tarihinde çıkarılan 3946 sayılı Yasa ile geçici 19.madde hükmü yürürlükten kaldırılmıştır.Bu da,yasa koyucunun geçici 19.maddenin 1994 yılına kadar yürürlükte olduğu görüşünde olduğunu ortaya koymaktadır.
Buna rağmen,Maliye Bakanlığınca,kendisine tanınan yetkiye dayanılarak çıkarılan vergi karnesi uygulamasının hiç yürürlüğe konulmadığı yolundaki yeni bir tebliğden yola çıkarak,tam tersi bir yorumla istisna hükmünün yürürlükten kalktığı görüşüyle tarhiyat yapılmıştır ki,bu durumda tebliğle vergi alınması sonucunu doğurmuştur.Bu durum ise Anayasanın 73.maddesine kesin olarak aykırıdır.
Açıklanan nedenlerle,tarhiyatı terkin eden Vergi Mahkemesi kararına yönelik temyiz isteminin reddi gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanan Vergi Mahkemesi kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de uygun görülmüş olup temyiz istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen iddialar sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına 26.2.1998 gününde oybirliğiyle karar verildi.