Danıştay Kararı 3. Daire 1996/3207 E. 1997/1236 K. 02.04.1997 T.

3. Daire         1996/3207 E.  ,  1997/1236 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No: 1996/3207
Karar No: 1997/1236

Temyiz İsteminde Bulunan: Meram Vergi Dairesi Müdürlüğü-KONYA
Karşı Taraf : …
İstemin Özeti : 1993 ve 1994 dönemlerine ilişkin kurumlar vergisi, fon payı, damga vergisi, geçici vergi, gelir (stopaj) vergisi, net aktif vergisi ile gecikme zammının vadesinde ödenmemesi nedeniyle kamu alacağının tahsili amacıyla davacı kooperatif adına tanzim ve tebliğ edilen … ve … takip sayılı ödeme emirlerine karşı açılan davayı; idare tarafından verilen savunmada, tahsiline tevessül edilen 91.489.000.-liralık gelir (stopaj) vergisi, 6.403.000.-liralık fon payı ile 8.588.000.-liralık net aktif vergisinin davacı kooperatif tarafından ödendiğinin bildirildiği, bu nedenle dava konusu ödeme emirlerinin bu borçlarla ilgili kısmının iptalinin gerektiği, öte yandan 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 54. maddesinde; ödeme müddeti içinde ödenmeyen amme alacağının tahsil dairesince cebren tahsil olunacağının, 55. maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ edileceğinin, 58. maddesinde ise, kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde itirazda bulunabileceğinin hükme bağlandığı, Bazı Vergi Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında 3824 sayılı Kanunun 10. maddesiyle Kurumlar Vergisi Kanununun 8. maddesine eklenen 18/5. fıkrasında, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununa yada özel kanunlarına göre kurulan kooperatiflerin, ortağın sahip olabileceği en fazla pay tutarı dikkate alınmaksızın gayrimenkul ve iştirak hisselerinin satışından doğan kazanç istisnasından yararlanacaklarının, ancak, iştirak hisseleriyle gayrimenkullerin satışından doğan kazancın sermayeye eklenmeyerek özel bir fon hesabında gösterileceğinin ve hiçbir şekilde ortaklara dağıtılmayıp, kooperatifin amaçlarının gerçekleştirilmesinde kullanılması halinde kurumlar vergisinden ayrık tutulacağının kabul edildiği, getirtilen işlem dosyasının incelenmesinden, 1991 yılında inşaatlar bitirilerek üyelerin konut sahibi yapıldığının, zemin katta yer alan iki işyerinin kooperatifin uhdesinde kaldığının, ortaklarını konut edindirme amacıyla kurulan kooperatifin kurumlar vergisinden bağışık tutulduğunun, bu hususlarda taraflar arasında tartışma bulunmadığının, 1993 yılında 3824 sayılı Kanundan yararlanmak amacıyla işyerlerinin ortak dışı kişilere yetkili kurul kararıyla satıldığının, satıştan doğan gelirin ortaklara dağıtılmayarak kooperatifin amacı doğrultusunda harcanmak amacıyla özel bir hesapta tutulduğunun anlaşıldığı, hal böyle olunca kooperatifin uhdesinde kalan iki işyerinin 1993 yılında ortak dışı kimselere satılması nedeniyle Kurumlar Vergisi Kanununun 7/16. maddesinde yazılı muafiyet şartları yitirilmiş ise de; aynı yıl yürürlükte bulunan 3824 sayılı kanunla Kurumlar Vergisi Kanununun 8. maddesine eklenen 18. bent uyarınca elde edilen gelir kurumlar vergisinden istisna edildiğinden, kooperatifin istisnadan yararlanması gerektiği, bu hususun ise 6183 sayılı Kanunun 58. maddesindeki, “böyle bir borcu olmadığı” kapsamı içinde mütalaa edilmesi icabettiği, nitekim Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunun 19.1.1987 gün ve E:1987/7, K:1987/19 sayılı kararının da bu doğrultuda olduğu, her ne kadar davacı kooperatifin muafiyet ve istisna hükümlerini uygulamada tereddüte düşmesi ve beklenen muktezanın da geç tebliği nedeniyle ihtirazı kayıtla kurumlar vergisi beyannamesini vermesi üzerine söz konusu amme alacaklarının vergi dairesince tahakkuk ettirildiği ve bu tahakkuk işlemine karşı dava açılmadığı anlaşılmakta ise de, 6183 sayılı Kanunun 58. maddesinde geçen “borcum yoktur” deyiminin geniş kapsamlı olduğu, yöntemsel koşullarla sonuçlandırılamayacağı, 213 sayılı Kanunun 19. maddesinin 1. fıkrasında vergi alacağının, vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü ile doğacağı hükme bağlandığından açıkça vergiden istisna edilmemiş kurum gelirinin bulunması halinde vergiyi doğuran olayın meydana geleceği, kanunların vergiden muaf veya müstesna tuttuğu bir gelirin idarece vergilendirilerek tarh aşaması atlatılmak suretiyle kesinleştirilmesinin ve bunun tahsili yoluna gidilmesi olanağı verilmesinin tamamen idareyi yasaların üstünde bir yetki ile donatmak anlamına geleceği, bu nedenle muafiyet ve istisna iddialarının “borcum yoktur” kapsamında nitelendirilerek ödeme emrine karşı açılan dava aşamasında da incelenmesinin yasal ve hukuksal bir zorunluluk olduğu gerekçesiyle kabul ederek ödeme emirlerini iptal eden … Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının; işyeri satışından elde edilen gelirin kooperatifin amaçları doğrultusunda harcanmadığı, bu nedenle Kurumlar Vergisi Kanunundaki muafiyet hükümlerinden yararlanamayacağı, dolayısıyla ihtirazi kayıtla verilen beyanname üzerinden yapılan tahakkukun vadesinde ödenmemesi nedeniyle tanzim ve tebliğ edilen ödeme emirlerinde kanuna aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istemidir. Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Savcı : …
Düşüncesi : Yapı kooperatifi adına 1993 takvim yılı için tahakkuk ettirilen kamu borçlarının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emirlerini iptal eden Vergi Mahkemesi kararı temyiz edilmektedir. Ödeme emirlerinde yazılı, gelir (stopaj) vergisi fon payı ve net aktif vergisinin ödendiği ve bu nedenle bir kez de ödeme emri ile istenilmiyeceği gerekçesiyle, dava konusu ödeme emirlerinin bu borçlarla ilgili kısmı iptal edihmiş olup, 6183 sayılı Yasanın 58. maddesinde yazılı “borcun ödendiği” iddiası ile açılan davada bu iddianın doğruluğunun tespiti suretiyle verilen kararda yasaya aykırılık yoktur.
Öte yandan, ödeme emirlerinde yer alan diğer kamu borçlarına karşı ileri sürülen, kooperatife ait dükkanların satışından sağlanan kazancın ayrı bir fonda toplanması nedeniyle KVK 8. maddesinin 18. bendi uyarınca vergiden müstesna olduğu yolundaki iddiaların Vergi Mahkemesince, 6183 sayılı Yasanın 58. maddesinde belirtilen “böyle bir borcu olmadığı” iddiası kapsamında değerlendirilmesinde de yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Çünkü her nekadar ihtilaflı vergi, kooperatifin kendi beyanı üzerinde tahakkuk ettirilmiş ise de, VUK nun 378.maddesinde, bu kanunun 116-118.maddelerinde tanımlanan vergilendirme hatalarının varlığı halinde beyana itiraz edilebileceği açıklandığındanve olayda da, açık bir vergilendirme hatası bulunduğundan, vergiden müstesna olduğu açıkça kanunda yazılı olan bu kazancın tahakkukunun düzeltilmesi gerektiği gibi tahsiline de aynı nedenle imkan bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddi gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 17. maddesinin 2. fıkrası hükmü uyarınca temyizen incelenen dosyalarda duruşma yapılması tarafların istemine ve Danıştay’ın kararına bağlı olup, temyize cevap dilekçesinde duruşma talebinde bulunan mükellef kooperatifin duruşma talebinin yerine getirilmesine gerek bulunmadığı sonucuna varıldığından, dosya incelenerek işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanan Vergi Mahkemesi kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de uygun görülmüş olup temyiz istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen iddialar sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına 2.4.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.