Danıştay Kararı 3. Daire 1996/3116 E. 1997/3818 K. 06.11.1997 T.

3. Daire         1996/3116 E.  ,  1997/3818 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No: 1996/3116
Karar No: 1997/3818

Temyiz İsteminde Bulunan : Gazikent Vergi Dairesi Müdürlüğü-GAZİANTEP
Karşı Taraf : …
İstemin Özeti : Davacının bir defaya mahsus olarak ticari amaçla üreticilerden satın aldığı zirai ürünlere ait 1987 Temmuz dönemine ilişkin muhtasar beannamesini vermemesi nedeniyle adına re’sen salınan gelir (stopaj) vergisi ile bu vergiye bağlı olarak kesilen kaçakçılık cezası ve mükellefiyet tesisi işlemine karşı açılan davayı; davacı ile ilgili mükellefiyet tesisine yönelik işleme karşı açılan dava mahkemelerinin … günlü ve K:… sayılı kararlarıyla sonuçlandırıldığından mükellefiyet tesisi hakkında bu dosyada karar verilmesine yer olmadığına, kaçakçılık cezalı gelir (stopaj) vergisi tarhiyatına gelince, davacının üreticilerden satın aldığı mercimekleri bir defaya mahsus olarak ticari amaçla satacağı 1.2.1987 tarihli tutanakla saptandığından davacının bu faaliyetinin 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37.maddesinde tanımlanan ticari faaliyet kapsamında kabul edilmesi mümkün olmadığı gibi aynı kanunun 94.maddesinin 1.fıkrasında sayılan vergi tevkifatı yapmaya mecbur olanlar arasında yer almadığından muhtasar beyannamesini vermediğinden bahisle davacı adına re’sen yapılan cezalı tarhiyatta yasal isabet görülmediği gerekçesiyle kısmen kabul ederek, mükellefiyet tesisine ilişkin işlem hakkında karar verilmesine yer olmadığına, cezalı gelir (stopaj) vergisinin terkinine karar veren … Mahkemesinin … günlü ve E:…, K:… sayılı kararının, zirai ürün alımına ilişkin muhtasar beyannamesini vermeyen davacı adına re’sen salınan vergi ve kesilen cezada kanuna aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istemidir.
Savunmanın Özeti : Savunmada bulunulmamıştır.
Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Savcı : …
Düşüncesi : 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 2.maddesinde “sair kazanç ve iratlar” gelire giren kazanç ve iratlar arasında sayılmış,aynı Kanunun 80.maddesinde, gelire giren sair kazanç ve iratlar, değer artışı kazançları ve arizi kazançlar olarak gösterilmiş,82.maddesinin birinci fıkrasında,arizi olarak ticari muamelelerin icrasından veya bu nitelikteki muamelelere tavassuttan elde edilen kazançların arizi kazanç olduğu,85.maddesinin birinci fıkrasında mükelleflerin 2.maddede yazılı kaynaklardan bir takvim yılı içinde elde ettikleri kazanç ve iratları için bu kanunda aksine hüküm olmadıkça yıllık beyanname vermeye ve bu kazanç ve iratları yıllık beyannamelerinde toplamaya mecbur oldukları, 86.maddesinin birinci fıkrasının 1 numaralı bendinin a,b,c,d alt bentlerinde tam mükellefiyette gelirin toplanmayacağı ve yıllık beyanname verilmeyeceği belirtilen haller arasında sadece arizi kazanç elde edilmesi durumuna yer verilmediği görülmüştür.Böylece,arizi kazanç elde eden mükelleflerin de 94.madde hükmüne göre tevkifat yapmak zorunda olan,gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur ticaret erbabı gibi değerlendirilmesi ve çiftçilerden satın aldıkları zirai mahsuller için yaptıkları ödemelerden vergi tevkifatı yapmaları gerektiği anlaşılmaktadır.
Davacı yükümlünün,arizi kazanç nedeniyle tesis edilen mükellefiyet işleminin mahkemece onanmasına karar verildiği görüldüğünden,bir defaya mahsus zirai ürün alım satımından kazanç elde etmemiş olsa bile yükümlünün zirai ürün stopajı yapması ve bunu muhtasar beyanname ile beyan etmesi yasal zorunluluktur.
Bu nedenle,temyiz isteminin kabulüyle mahkeme kararının bozulması gerekeceği düşünülmüştür.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanan Vergi Mahkemesi kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de uygun görülmüş olup temyiz istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen iddialar sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına 6.11.1997 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
A Y R I Ş I K O Y
X-193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 2.maddesinde “sair kazanç ve iratlar” gelire giren kazanç ve iratlar arasında sayılmış,aynı Kanunun 80.maddesinde, gelire giren sair kazanç ve iratlar,değer artışı kazançları ve arizi kazançlar olarak gösterilmiş,82.maddesinin birinci fıkrasında,arizi olarak ticari muamelelerin icrasından veya bu nitelikteki muamelelere tavassuttan elde edilen kazançların arizi kazanç olduğu,85.maddesinin birinci fıkrasında mükelleflerin 2.maddede yazılı kaynaklardan bir takvim yılı içinde elde ettikleri kazanç ve iratları için bu kanunda aksine hüküm olmadıkça yıllık beyanname vermeye ve bu kazanç ve iratları yıllık beyannamelerinde toplamaya mecbur oldukları, 86.maddesinin birinci fıkrasının 1 numaralı bendinin a,b,c,d alt bentlerinde tam mükellefiyette gelirin toplanmayacağı ve yıllık beyanname verilmeyeceği belirtilen haller arasında sadece arizi kazanç elde edilmesi durumuna yer verilmediği görülmüştür. Böylece, arizi kazanç elde eden mükelleflerin de 94.madde hükmüne göre tevkifat yapmak zorunda olan,gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur ticaret erbabı gibi değerlendirilmesi ve çiftçilerden satın aldıkları zirai mahsuller için yaptıkları ödemelerden vergi tevkifatı yapmaları gerektiği anlaşılmaktadır.
Davacı yükümlünün,arizi kazanç nedeniyle tesis edilen mükellefiyet işleminin mahkemece onanmasına karar verildiği görüldüğünden,bir defaya mahsus zirai ürün alım satımından kazanç elde etmemiş olsa bile yükümlünün zirai ürün stopajı yapması ve bunu muhtasar beyanname ile beyan etmesi yasal zorunluluktur.
Bu nedenle,temyiz isteminin kabulüyle mahkeme kararının bozulması gerekeceği oyuyla çoğunluk kararına katılmıyorum.