Danıştay Kararı 3. Daire 1996/2861 E. 1997/1175 K. 26.03.1997 T.

3. Daire         1996/2861 E.  ,  1997/1175 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No: 1996/2861
Karar No: 1997/1175

Temyiz İsteminde Bulunan : …
Vekili : …
Karşı Taraf : Mesir Vergi Dairesi Müdürlüğü
İstemin Özeti : Davacı adına yönetim kurulu üyesi olduğu kooperatifin 1994/Eylül dönemine ilişkin gelir (stopaj) vergisi, damga vergisi ve gecikme faizi borçlarının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrine karşı açılan davayı; mahkemelerince verilen 28.12.1995 günlü ara kararı üzerine Manisa Ticaret Sicili Müdürlüğünden alınan 17.1.1996 gün ve … sayılı cevap yazısında, davacının son olarak … tarihleri arasında kooperatif adına imzaya yetkili temsilci üye olarak tescil edildiğinin bildirildiği, dava konusu ödeme emriyle takip edilen kamu alacağı, Eylül/1994 dönemine ait olduğundan bu dönem vergisini ödemek ve beyannamesini vermek öncelikle ekim ayında yönetimde bulunan temsilci üyelere ait bir görev ise de, tüzel kişilerde devamlılık esas olup, sonraki yöneticilerin de verilmemiş beyannameyi vermek, ödenmemiş vergileri ödemekten önceki yöneticilerle birlikte sorumlu oldukları, bu nedenle davacı adına düzenlenen ödeme emrinde yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle reddeden … Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının; 15.11.1994 ile 20.6.1995 tarihleri arasında yönetim kurulu üyesi olması nedeniyle Eylül/1994 dönemine ilişkin borçtan sorumlu tutulamıyacağı, … Hukuk Hakimliğinin … günlü ve K:… sayılı kararıyla kooperatifin iflasına karar verildiğinden borcun iflas masasına kayıt ettirilmesi ve masadan tahsil edilememesi halinde de borcun doğduğu dönemdeki yönetim kurulu üyeleri adına ödeme emri tanzim ve tebliğ edilmesi gerektiği ileri sürülerek bozulması istemidir.
Savunmanın Özeti : Mahkeme kararının onanması gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Manisa Ticaret Sicili Müdürlüğünün mahkemece verilen 17.1.1996 tarihli ara kararına ilişkin cevap yazısından, davacının 15.11.1994 ile 20.6.1995 tarihleri arasında yönetim kurulu üyeliği yaptığı anlaşılmaktadır. Bu durumda ödeme emriyle tahsili istenen Eylül/1994 dönemine ilişkin vergi borcunun doğduğu ve beyan edilmesi gerektiği dönemde yönetim kurulu üyesi olmadığı sabit olan davacı adına bu döneme ilişkin borcun tahsili amacıyla ödeme emri tanzim ve tebliğinde yasal isabet bulunmamaktadır. Açıklanan nedenle mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Savcı : …
Düşüncesi : 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10.maddesinde; tüzel kişinin vergi mükellefi ve sorumlusu olmaları halinde,bunlara düşen ödevlerin kanunu temsilcisi tarafından yerine getirileceği hüküm altına alınmıştır. Olayda ise, ödeme emrine konu edilen vergi alacağının doğduğu tarihte yönetim kurulu üyesi bulunmayan davacının, tüzel kişiliğinin devamının esası olduğundan dolayı sonradan yönetici olması nedeniyle sorumlu olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmesi hukuki isabet taşımamaktadır.
Bu nedenle mahkeme kararının bozulması icap edeceği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10 uncu maddesinde, tüzel kişilerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tarafından yerine getirileceği, kanuni temsilcilerin bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükellef veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların kanuni ödevlerini yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı hükme bağlanmıştır.
Anılan hüküm uyarınca şirket borçlarından dolayı kanuni temsilcilerin mal varlıklarına başvurulabilmesi için öncelikle şirketin takip edilerek borcun tamamen ya da kısmen şirketten tahsil imkanının kalmadığının kesin olarak belirlenmesi gerekmektedir.
Olayda, davacının yönetim kurulu üyesi olduğu şirketin vergi borçları nedeniyle sahip olduğu iki adet dükkan üzerine vergi dairesince haciz konulduğu, ancak bu gayrimenkuller üzerinde başka hacizlerin de bulunduğu, kendilerinin son sırada yer aldıkları ve muhammen bedellerinin de borcu karşılamayacağı gerekçesiyle borcun şirketten tahsil imkanının kalmadığı sonucuna varıldığı, … Hukuk Mahkemesinin … günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla şirketin iflasına ve iflasın Manisa I inci İcra Müdürlüğünce yürütülmesine karar verildiği, vergi dairesince iflasa dair yazışmalardan olumsuz sonuç alındığı, bu nedenle borcun iflas masasına kaydettirilemediği belirtilmekle birlikte yine vergi dairesinin yükümlünün temyiz dilekçesine verdiği cevap dilekçesinden 26.12.1995 tarihinde borcun iflas masasına kaydedildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda vergi dairesinin alacağını öncelikle hacizli gayrimenkullerin satışı ve iflas masasına kaydettirmek suretiyle tahsil etmesi, bu şekilde tahsil edilememesi halinde kanuni temsilci adına ödeme emri düzenlemesi gerekirken gerekli işlemleri yapmayan idarenin alacağını kanunun aradığı anlamda takip ettiği ve alacağın şirketten tahsili için her türlü çabayı gösterdiğinden söz edilemeyeceğinden kanuni temsilci adına düzenlenen ödeme emrine karşı açılan davayı reddeden mahkeme kararında yasal isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile … Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, 1.824.000.- lira temyiz yargılama giderinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine 26.3.1997 gününde esasta ve gerekçede oyçokluğuyla karar verildi.
A Y R I Ş I K O Y
X-Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar vergi mahkemesi kararının dayandığı gerekçeler karşısında kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle karara katılmıyorum.
K A R Ş I O Y
XX-Davacı tarh döneminde yönetim kurulu üyesi olmadığı gibi, beyannamenin verildiği ve ödemenin yapılacağı tarihte (vadede) de yönetim kurulu üyesi olmadığı anlaşıldığından, temyiz isteminin bu nedenle kabulü gerekirken değişik gerekçe ile verilen çoğunluk kararına katılmıyorum.