Danıştay Kararı 3. Daire 1995/592 E. 1997/397 K. 04.02.1997 T.

3. Daire         1995/592 E.  ,  1997/397 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No: 1995/592
Karar No: 1997/397

Temyiz İsteminde Bulunan : Beşocak Vergi Dairesi Müdürlüğü- ADANA
Karşı Taraf : …
İstemin Özeti : Davacı şirket tarafından ihtirazi kayıtla verilen Mayıs/1993 dönemine ilişkin muhtasar beyannameyle beyan edilen Hazine bonosu faiz gelirinin % 15 oranında vergilendirilmesi sonucunda tahakkuk ettirilen gelir (stopaj) vergisine karşı açılan davayı; 31.12.1992 tarihinde yayımlanan 92/3802 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile, 12.2.1992 tarihinden sonra ihraç edilen Hazine Bonosu alım-satım kazançlarındaki vergi kesintisi oranlarının 5 puan artırılmasının müktesep hakların ihlali sonucunu doğuracağı, gelir doğurucu işlemlerin bütünüyle tamamlanmasından sonra çıkarılan bir kararname ile, vergi oranının artırılmasının, kanunların geriye yürümeyeceği temel prensibine de aykırı olduğu gerekçesiyle kabul ederek fazla tahakkuk ettirilen vergiyi terkin eden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…, K:.. sayılı kararının; yasanın 12.2.1992 tarihinden geçerli olarak 31.12.1992 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdiği uyuşmazlık 1993/Mayıs dönemine ilişkin olup geriye doğru yürüme prensibine aykırı bir durumun söz konusu olmadığı ileri sürülerek bozulması istemidir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir
. Savcı : …
Düşüncesi : Uyuşmazlık,1993/Mayıs dönemine ilişkin olarak ihtirazi kayıtla verilen muhtasar beyannameye göre yükümlü kurum adına tahakkuk ettirilen gelir stopaj vergisi ve fon payından doğmuştur. Gelir Vergisi Kanununun 94.maddesinde,Bakanlar Kurulunun,bu maddede yer alan tevkifat nispetini,her bir bentte yer alan ödemeler için ayrı ayrı sıfıra indirmeye veya bir katına kadar arttırmak suretiyle yeniden tespit etmeye yetkili olduğu belirtilmiş olup,bu yetkiye dayanılarak Bakanlar Kurulunca çıkarılan 88/13644 sayılı karar ile hazine bonosu faizlerinden ve alım-satım kazançlarından % 10 gelir vergisi tevkifatı yapılması öngörülmüştür.Daha sonra 12.2.1992 günlü ve 21140 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 92/2682 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile kararın yayım tarihinden itibaren ihraç edilecek hazine bonosu faizleri üzerinden % 15 vergi tevkifatı yapılacağı belirtilmiştir.3824 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesine eklenen fıkra ile Bakanlar Kuruluna verilen yetkinin kapsamının genişletilmesi üzerine 31.12.1992 günlü ve 21452 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 92/3802 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile hazine bonosu faizlerindeki % 15 olan tevkifat oranı aynen korunmuş,daha önce yetkisizlik nedeniyle ayrıca ayarlanamayan hazine bonosu alım-satım kazançları üzerinden yapılan tevkifat oranı % 10’dan % 15 e çıkarılmış ve uygulamada aralarında bir farklılık bulunmayan her iki gelir türü üzerindeki vergi yükünün eşit olması amacıyla bu hükümlerin 12.2.1992 gününden itibaren ihraç edilen hazine bonosu faizleri ve alım-satım kazançlarına da uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girmesi öngörülmüştür.
Bakanlar Kurulunun Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin verdiği yetkiye dayanarak söz konusu tevkifat oranlarını yeniden belirlemesinde hukuka aykırılık bulunmadığı gibi,hazine bonosu faizleri üzerinden yapılan gelir vergisi tevkifatı oranı 12.2.1992 günlü Resmi Gazetede yayımlanan 92/2682 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile % 15 olarak belirlendiğinden bu konudaki geçmişe yürüme iddiası da yerinde görülmemiştir.
Hazine bonosu alım-satım fiyatları,ihraç ve vade tarihi ile bononun elde tutulma süresine göre belirleneceğinden,bu işlemden elde edilecek değer farkı,hazine bonosu faizi ile aynı niteliktedir.Hazine bonosu sahibi ya vadeyi bekleyip faiz geliri elde edecek, ya da bonoyu vadesinden önce elden çıkararak bir satış karı sağlayacaktır.Aynı bononun elde tutulma süresine göre belirlenecek aynı nitelikteki bu iki gelirin farklı oranda vergilendirilmesinin izah edilebilir bir yanı yoktur.Vergilendirme dönemi henüz kapanmadan,aynı nitelikli bu gelirler üzerindeki vergi yükünü eşitlemek amacıyla 3824 sayılı Kanunla genişletilen yetkiye dayanılarak,hazine bonosu alım-satım kazançları üzerinden yapılan tevkifat oranının,hazine bonosu faizlerinde olduğu gibi % 15 olarak belirlenmesi ve bu oranın 12.2.1992 gününden itibaren ihraç edilecek hazine bonosu alım-satım kazançlarına da uygulanmak üzere 31.12.1992 gününde yürürlüğe girmesinin idari düzenlemelerin geçmişe yürütülemeyeceği ilkesini ihlal ettiğinden söz etmek mümkün değildir.Kararnamenin yayımlandığı tarihte kazanılmış bir haktan söz etmek de mümkün değildir.Kazanılmış bir haktan söz edilebilmesi için,hakkın subjektif bir nitelik kazanması,bunun içinde vergilendirme döneminin kararnamenin yayımı tarihinden önce tamamlanmış olması gerekir.Oysa bu tarihte vergilendirme dönemi kapanmamış,tevkifat matrahı ve kurum kazancı henüz belli olmamamıştır.Kurum kazancı 31.12.1992 tarihi itibariyle çıkarılacak bilançoda belli olacak,aynı şekilde hazine bonosu alım-satım kazancı da bu tarih itibariyle çıkarılacak bilançoda görülecek ve bu kazanç üzerinden yapılacak tevkifat muhtasar beyanname ile daha sonra beyan edilip ödenecektir.
Bu durumda,kazanılmış hakların ihlalinden ve kararnamenin geçmişe yürütüldüğünden söz edilmesi hukuka uygun düşmemektedir.
Kaldıki,92/3802 sayılı Kararnamenin sözü edilen hükümlerinin iptali için açılan dava,Danıştay Dördüncü Dairesinin 12.5.1994 gün E:1993/3502, K:1994/3069 sayılı kararı ile reddedilmiş bulunmaktadır.
Açıklanan nedenlerle,temyiz isteminin kabulüyle mahkeme kararının bozulması gerekeceği düşünülmüştür.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanan Vergi Mahkemesi kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de uygun görülmüş olup temyiz istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen iddialar sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına, 4.2.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.