3. Daire 1995/4627 E. , 1996/105 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 1995/4627
Karar No: 1996/105
Kanun Yararına Temyiz Eden : Danıştay Başsavcılığı
Davacı : …
Davalı : İcadiye Vergi Dairesi Müdürlüğü – ELAZIĞ
İstemin Özeti : 1991 ve 1992 takvim yıllarına ilişkin olarak eksik ödenen kamu alacağı ile yine bu yıllar için hesaplanan gecikme zammının aslı gibi addolunarak tahsili amacıyla davacı adına düzenlenerek tebliğ edilen ödeme emrine karşı açılan davayı; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 40. maddesinde, ödemenin, alacaklı tahsil dairesinin selahiyetli ve mesul memurları tarafından verilecek makbuz karşılığında yapılacağının, makbuz karşılığı yapılmayan ödemelerle selahiyetli ve mesul memurlardan başkalarına yapılan ödemelerin amme alacağına mahsup edilemiyeceğinin, amme alacaklarının tahsilinde kullanılan makbuzların şeklinin de ilgili amme idarelerince tayin edileceğinin, aynı kanunun ödemenin ıspatı başlıklı 46. maddesinde de, amme alacağının ödendiğinin selahiyetli ve mesul memurlar tarafından verilen makbuzlar ile ıspat olunacağının hükme bağlandığı, dava dosyasının incelenmesinden, vergi alındılarının mükellefçe ibraz edilen 1. nüshaları ile vergi dairesinden getirtilen 2. ve 3. nüsha asıllarının karşılaştırmalı olarak incelenmesinden, “mükellef” yazılı 1. nüsha ile “muhasebe” yazılı 2. nüshaların aynı rakamları ihtiva etmesine rağmen “dipkoçan” yazılı veznede kalan 3. nüshanın diğer nüshalardan farklı ve daha düşük rakamları ihtiva ettiği, vergi alındı makbuzlarının nüshalarında, düzenleyen memurun imzası, kontrol eden servis şefinin imzası, mühür “tahsil edilmiştir” kaşesi, veznedarın imzası gibi şekil şartlarının hepsinin olmadığının görüldüğü, öte yandan, ara kararına davalı idarece gönderilen cevabi yazıda da, davaya konu makbuzları düzenleyen memura bu konuda yetki ve sorumluluk verilmediği, yetkili memur da olmadığının bildirildiği, bu durumda yetkili memurlarca düzenlenmeyen ve tahsil edilmeyen vergi alındı makbuzlarına göre vergi borcunun ödenmiş sayılamıyacağı, bu durumda vergi alındı makbuzlarının 1 ve 2. nüshaları ile 3. nüshaları üzerindeki rakamlar arasındaki fark kadar amme alacağının ödenmesine ilişkin olarak düzenlenen ödeme emrinde kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle reddeden … Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararına karşı davacı tarafından yapılan itirazı kabul ederek ödeme emrini iptal eden … İdare Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 46. maddesinde, amme alacağının ödendiğinin, selahiyetli ve mesul memurlar tarafından verilen makbuzlar ile tahsil daireleri, bankalar tarafından veya postaneler vergi cüzdanlarına yazılarak, imzalanıp mühürlenen tahsile ait kayıtlarla ispat olunabileceği, aynı Kanunun 40. maddesinde de, ödemenin alacaklı tahsil dairesinin selahiyetli ve mesul memurları tarafından verilecek makbuz karşılığı yapılacağı, makbuz karşılığı yapılmayan ödemelerle selahiyetli ve mesul memurlardan başkalarına yapılan ödemelerin amme alacağına mahsup edilemiyeceği, amme alacaklarının tahsilinde kullanılan makbuzların şeklininde ilgili amme idarelerince tayin olunacağının hükme bağlandığı, davacı tarafından delil olarak ibraz edilen üç adet makbuzdan ikisinde veznedarın, vergi memurunun ve şefin imzaları ile mühür ve alındı kaşesinin bulunmadığı, 20.1.992 tarihli olan üçüncüsünde ise yanlızca veznedar imzası, mühür ve alındı kaşesinin olduğu, bu makbuzların mükellefte kalan ve muhasebeye gönderilen ilk iki nüshaları ile veznede kalan üçüncü nüshalarının farklı meblağları içerdiği, makbuzu düzenleyen memurun makbuz düzenleme konusunda selahiyetli ve mesul memur olmadığı, diğer bir anlatımla da, söz konusu makbuzların selahiyetli ve mesul olmayan görevli tarafından, idari metinlerde belirlenen şekil kurallarına aykırı olarak düzenlendiği, öte yandan, 20.1.1992, 20.4.1992 ve 20.5.1992 tarihinde olmak üzere, üç ayrı tarihte aynı memur tarafından, aynı vergi mükellefi için aynı şekil noksanlıklarını ve farklılıklarını içeren alındı makbuzlarının düzenlendiği, Vergi Dairesince de, makbuzları düzenleyen memura bu konuda yetki ve sorumluluk verilmediğinin bildirildiği, … Mahkemesince söz konusu memurun 7.4.1993 günlü fezlekedeki ifadesine dayanılarak karar verilmesinde isabet görülmediği, bu durum karşısında, kamu alacağını tahsile yetkili ve sorumlu olmayan vergi dairesi memuruna yapılan ödeme dolayısıyla bu memur tarafından düzenlenen imzasız ve mühürsüz makbuzların hukuken geçerli kabul edilmelerine olanak bulunmadığı, bu makbuzların, söz konusu memur tarafından veznede düzenlenmiş olmasının da bu hukuki sonucu değiştirmiyeceği, bu nedenle açıklanan hukuki duruma uygun olarak davacı adına tanzim ve tebliğ edilen ödeme emrine karşı açılan davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararını bozan … İdare Mahkemesi kararının yürürlükteki mevzuata aykırı bulunduğu ileri sürülerek Danıştay Başsavcılığı tarafından kanun yararına bozulması isteminden ibarettir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince, … İdare Mahkemesince verilen … gün ve E:…, K:… sayılı kararın Danıştay Başsavcısı tarafından Kanun yararına temyiz edilerek bozulmasının istenmesi üzerine Tetkik Hakimi … açıklamaları dinlenildikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Uyuşmazlık; yetkili olmayan memur tarafından alt ve üst nüshaları farklı olarak düzenlenen ve şekil şartlarına da uygun bulunmayan vergi dairesi makbuzlarına göre davacı adına eksik ödenen miktar için ödeme emri düzenlenip düzenlenemiyeceği hususuna ilişkin bulunmaktadır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 40. maddesinde, ödemenin alacaklı tahsil dairesinin selahiyetli ve mesul memurları tarafından verilecek makbuz karşılığında yapılacağı, makbuz karşılığı yapılmayan ödemelerle selahiyetli ve mesul memurlardan başkalarına yapılan ödemelerin amme alacağına mahsup edilemiyeceği, amme alacaklarının tahsilinde kullanılan makbuzların şeklinin de ilgili amme idarelerince tayin edileceği, aynı Kanunun ödemenin ıspatı başlıklı 46. maddesinde de; amme alacağının ödendiğinin selahiyetli ve mesul memurlar tarafından verilen makbuzlar ile ıspat olunacağı hükme bağlanmıştır.
Yukarıda açıklanan yasa maddeleri uyarınca ödeme yapıldığının kabul edilebilmesi için alacaklı tahsil dairesinin selahiyetli ve mesul memurları tarafından verilecek makbuz karşılığında ödeme yapılmış olması gerekmektedir. Dava dosyasının incelenmesinden, ödeme emrinin dayanağını teşkil eden vergi alındılarının mükellefçe ibraz edilen 1. nüshaları ile vergi dairesinden getirtilen 2. ve 3. nüshalarının incelenmesinden, “mükellef” yazılı 1. nüsha ile “muhasebe” yazılı 2. nüshanın aynı rakamları ihtiva etmesine rağmen “dipkoçan” yazılı veznede kalan 3.nüshanın diğer nüshalardan farklı ve daha düşük rakamları ihtiva edecek şekilde düzenlendiği, davacı tarafından ödemenin ıspatıyla ilgili olarak ibraz edilen üç adet makbuzdan ikisinde veznedarın, vergi memurunun ve şefin imzaları ile mühür ve tahsil edilmiştir kaşesinin bulunmadığı, 20.1.1992 tarihli ve mükellef yazılı olan nüshada ise, yanlızca veznedar imzası, mühür ve tahsil edilmiştir kaşesinin bulunduğu görülmüş, öte yandan mahkemenin ara kararına davalı idarece gönderilen 28.9.1993 gün ve 7578 sayılı cevabı yazıda, makbuzlarda tahrifatı yapan memura herhangi bir yetki ve sorumluluk verilmediği gibi, mükeffel memur da olmadığı bildirilmiştir.
Kamu alacağının tahsiline selahiyetli olmayan vergi dairesi memuruna yapılan ödeme dolayısıyla bu memur tarafından düzenlenen imzasız, mühürsüz ve eksik makbuzların hukuken geçerli kabul edilmesi mümkün değildir.
Bu nedenle, eksik ödenen fark kadar amme alacağı için davacı adına ödeme emri düzenlenmesinde Kanuna aykırılık bulunmadığından, Vergi Mahkemesi kararının bozulması yolundaki … İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle Danıştay Başsavcısı tarafından yapılan temyiz isteminin kabulü ile … İdare Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 51. maddesi uyarınca Kanun yararına ve hükmün hukuki sonuçlarına etkili olmamak üzere bozulmasına, kararın bir örneğinin Maliye Bakanlığı ile Danıştay Başsavcılığına gönderilmesine ve Resmi Gazete’de yayımlanmasına 18.1.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.