Danıştay Kararı 3. Daire 1995/3278 E. 1995/4136 K. 11.12.1995 T.

3. Daire         1995/3278 E.  ,  1995/4136 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 1995/3278
Karar No: 1995/4136

Temyiz İsteminde Bulunan : …
Vekilleri : …
Karşı Taraf : Bornova Vergi Dairesi Başkanlığı – İZMİR
İstemin Özeti : Deri eşya üretimiyle uğraşan davacı şirket adına 1992/Temmuz ve Aralık dönemlerinde ortağı bulunan Alman Şirketinin Alman Bankalarından sağladığı kredilere ilişkin olarak bu şirkete yaptığı faiz ödemelerinden kurumlar vergisi tevkifatı yaparak söz konusu dönemlere ilişkin muhtasar beyannamelerini vermediğinden bahisle salınan kurum (stopaj) vergisi ile kesilen kaçakçılık cezasına karşı açılan davayı; Kurumlar Vergisi Kanununun 24 üncü maddesi hükmüne göre, bu maddede sayılan kazanç ve iratları dar mükellef durumunda olan kurumlara sağlayanların, bu kazanç ve iratlarından kurumlar vergisi tevkifatı yapmaları gerektiği, kazanç ve iratları sağlayanların, kurumlar vergisi tevkifatına tabi kazanç ve iratları nakden ve hesaben ödeyen veya tahakkuk ettiren gerçek ve tüzel kişiler oldukları, yine aynı madde uyarınca Bakanlar Kurulunun dar mükellefiyete tabi kurumların tevkifata tabi kazanç ve iratlarından yapılacak vergi tevkifatı nisbetini, gelir unsurları veya faaliyet konuları itibariyle ayrı ayrı belirlemeye, sıfıra kadar indirmeye veya belirlenen oranın bir katını aşmamak üzere yeni bir oran saptamaya yetkili bulunduğu, Bakanlar Kurulunun anılan maddenin kendisine verdiği yetkiye dayanarak aldığı 20.12.1985 gün ve 85/10178 sayılı kararı ile tevkifat oranlarının yeniden belirlendiği, kredi kuruluşlarından alınan kredilerin faiz ödemelerinden sıfır, diğer alacaklardan % 10 oranında tevkifat yapılacağının karara bağlandığı, Vergi Usul Kanununun 11 inci maddesinde ise vergi kesenlerin sorumluluklarına ilişkin esasların açıklandığı, dosyanın incelenmesinden, davacı şirketin yabancı sermaye ile kurulmuş bir şirket olduğu, şirketin % 97 hissesine sahip Alman firması tarafından Alman Bankalarından sağlanan kredi ile üretim tesislerinin kurulduğu, bu krediler karşılığı bankalara bu firmaca faiz ödemesinde bulunulduğu, Alman firmasından davacı şirkete makina ve demirbaş ithali yapıldığı, şirketçe Alman firmasına gerek kredilere ilişkin gerekse makina ve demirbaşa ilişkin olarak yapılan ödemelerin muhasebe kayıtlarında yabancı firma cari hesabına alacak, karşılığı hesaplara ise borç kaydedildiği, yabancı firma tarafından sağlanan krediler karşılığı davacı şirket tarafından 1992/Temmuz döneminde 606.069.558 lira 1992/Aralık döneminde 608.967.092 lira faiz ödemesi yapıldığı, bunun defter kayıtlarına geçirildiği, fakat bu ödemelerle ilgili vergi kesintisi yapılıp muhtasar beyanname verilmediğinin vergi inceleme raporu ile saptandığı, davacı şirketin kesinti yapılmamasını ödenen faizlerin alacak faizi olmadığıgerekçesine dayandırdığı, ancak dolaylı bir şekilde elde edildiği söylenen kredilerin gerçekte bu nitelikte olduğunu kanıtlayan herhangi bir belgenin dosya içeriğinde bulunmadığı, Alman firmasının kendi ülkesindeki bankalardan kredi kullanmasının doğal olduğu, ancak bunun belirli bir amaca tahsis edildiğinin saptanamadığı, bu bakımdan yapılan ödemelerin bir kredi kuruluşuna yapılan ve kredi faizi niteliği taşımayan ödemeler olduğunun kabul edilemeyeceği, bu durumda yukarıda açıklanan Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca bir kredi kuruluşu olmayan firmaya yapılan faiz ödemelerinden % 10 oranında vergi kesintisi yapılması gerektiği halde bu yükümlülüğün yerine getirmeyen davacı şirket adına yapılan tarhiyatta isabetsizlik olmadığı, diğer taraftan, davacı vekilinin dava dilekçesinin başlığında uyuşmazlık konusuna özel usulsüzlük cezasını da eklediği halde bununla ilgili hiçbir iddia ileri sürülmemesi ve sonuç ve istem kısmında da bu ceza ile ilgili bir istem olmaması nedeniyle söz konusu cezanın dava konusu edilmediği anlaşıldığından bu konuda esas hakkında karar verilmesine yer olmadığı gerekçesiyle reddeden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının; Alman ortak tarafından Alman Bankalarından temin edilerek şirketlerine intikal ettirilen kredilerle fabrika ve diğer sabit tesislerin inşa edildiği, dolayısıyla söz konusu faizin kazanç faizi olmadığı, alınan yatırım ve finans kredisi faizinin bir an için alacak faizi olarak kabul edilmesi durumunda da Bakanlar Kurulu Kararları uyarınca bu tip alacak faizlerinde vergi tevkifatı yapılmaması gerektiği ileri sürülerek bozulması istemidir.
Savunmanın Özeti : Bakanlar Kurulu Kararı gereğince kredi kuruluşu olmayan firmaya yapılan faiz ödemelerinden % 10 oranında vergi kesintisi yapılması gerektiği, mahkeme kararının hukuka uygun olduğu ileri sürülerek temyiz talebinin reddi istenmiştir.
Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Savcı : …
Düşüncesi : Kurumlar Vergisi Kanununun, 3239 sayılı Kanunla değişik 24.maddesinde, dar mükellefeyete tabi kurumların, ticari, zirai ve sair kazanç ve iratları dışında kalan kazanç ve iratları ile, telif, imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret ünvanı, alameti farika ve benzeri gayri maddi hakların satışı devir ve temliki mukabilinde alınan bedellerin % 25 nispetinde kurumlar vergisi tevkifatına tabi olduğu, Bakanlar Kurulunun, dar mükellefiyete tabi kurumların tevkifata tabi kazanç ve iratlarından yapılacak vergi tevkifatı nispetini, gelir unsurları veya faaliyet konuları itibariyle ayrı ayrı belirlemeye, sıfıra kadar indirmeye veya yukarıdaki oranın bir katını geçmemek üzere yeni bir oran tespit etmeye yetkili olduğu, dar mükellef durumunda olan kurumlara yukarıda yazılı kazanç ve iratları sağlayanların bu kazanç ve iratlardan kurumlar vergisi tevkifatı yapmaya mecbur oldukları, kazanç ve iratları sağlayanların, kurumlar vergisi tevkifatına tabi kazanç ve iratları nakten veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettiren gerçek ve tüzel kişiler oldukları, bu madde gereğince vergi tevkifatı yapanların, bir ay içinde nakten veya hesaben ödedikleri veya tahakkuk ettirdikleri kazanç ve iratlar ile bunlardan kestikleri kurumlar vergisini müteakip ayın yirminci günü akşamına kadar bağlı bulundukları vergi dairesine muhtasar beyanname ile bildirecekleri hükme bağlanmıştır.
Sözü edilen hükme göre, Türkiye’de bir işyeri açmak suretiyle ticari faaliyette bulunan dar mükellefiyete tabi kurumun, bu işyerinden elde ettiği kurum kazancına dahil kazanç ve iratları üzerinden bir tevkifat yapılmayacağı,ancak, bu kurumun işyerinde yürüttüğü faaliyetle bağlantılı olmayan, işletmenin bünyesi dışında müstakilen elde edilen diğer kazanç ve iratları üzerinden tevkifat yapılacağı tabiidir.
Davacı kurumun 1992 takvim yılı işlemlerinin incelenmesi sonucunda düzenlenen raporda, şirket sermayesinin % 97 payına sahip yabancı ortağın sağladığı yatırım ve finansman destek kredileri mukabilinde, bu firmaya faturalar karşılığında 1992/Temmuz döneminde 606.069.558.-lira, Aralık döneminde ise 608.967.092.-lira tutarında faiz ödemesinde bulunulduğu, ancak sözü edilen
faiz ödemelerinden vergi kesintisi yapılmadığı ve muhtasar beyannamelerinin verilmediği aptanmıştır.
Ayrıca, şirketin % 97 payına sahip Alman firması tarafından Alman bankalarından temin edilen krediler ile şirketin üretim tesislerinin kurulduğu, bu krediler karşılığı bankalara bu firma tarafından faiz ödemelerinde bulunulduğu, Alman firmasından davacı şirkete makine ve demirbaş ithali yapıldığı, davacı şirketçe Alman firmasına gerek kredilere ilişkin gerekse ithal
edilen makine ve demirbaşlar için yapılan ödemelerin muhasebe kayıtlarında yabancı firma cari hesabına alacak, karşılığı hesaplara ise borç kaydedildiği anlaşılmış olup, bu husus taraflar arasında çekişmeli değildir.
Bu durumda, davacı şirketin cari hesap vasıtasıyla yabancı ortağına borçlandığı kredi, makine ve demirbaş bedelleri için ödediği faizlerin, kurum kazancına dahil kazanç ve iratlardan olmadığı, alacak faizi niteliğinde olduğu
anlaşılmaktadır.
Bakanlar Kurulu, Kurumlar Vergisi Kanununun 24.maddesinin verdiği yetkiye dayanarak 20.12.1985 gün ve 85/10178 sayılı kararı ile tevkifat oranlarını yeniden belirlemiş olup, “her nevi alacak faizlerinden” başlığı altında, yabancı devletler, uluslararası kurumlar veya yabancı banka ve kurumlardan alınan krediler için ödenecek faizlerden sıfır, diğerlerinden % 10 oranında tevkifat yapılacağını öngörmüştür.
Davacı kurum, kararnamede sıfır oranı öngörülen kredi kuruluşlarından kredi almadığından, sıfır oranın uygulanması gerektiği yolundaki iddiasında yerindelik bulunmadığı gibi, 30.12.1993 günlü ve 93/5147 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının olayımızla ilgili 8 numaralı bendinin 1.1.1994 tarihinde yürürlüğe girdiği gözönüne alındığında bu uyuşmazlığın çözümünde uygulanamayacağı açık olmakla birlikte, aynı oranları muhafaza ettiği görülmektedir.
Temyiz dilekçesinde, özel usulsüzlük cezası hakkında bir iddia bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle, hukuka ve usul hükümlerine uygun bulunan mahkeme kararının onanması gerekeceği düşünülmüştür.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince, duruşma için belli edilen 11.12.1995 gününde Davacı Şirket Vekillerinin gelmediği görülerek Vergi Dairesi Müdürlüğünü temsilen gelen hazine vekili … dinlenilip, Savcı …’in düşüncesi alındıktan, taraflara son olarak bir diyecekleri olup olmadığı sorulduktan sonra Tetkik Hakiminin açıklamaları da dinlenilerek işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanan … Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de uygun görülmüş olup temyiz istemlerine ilişkin dilekçelerde ileri sürülen iddialar sözü geçen kararın bozulmasını
sağlayacak durumda bulunmadığından temyiz istemlerinin reddine ve kararın onanmasına, karara bağlanan vergi ve ceza tutarının % 04,8’i oranında ve ….-liradan az olmamak üzere hesaplanacak nisbi karar harcından bozulması istenen Vergi Mahkemesi kararında hüküm altına alınmış olan harcın mahsup edilmesinden sonra kalan harç tutarının temyiz isteminde bulunan davacıdan
alınmasına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca … lira avukatlık ücretinin davacı şirketten alınarak Vergi Dairesi Müdürlüğüne verilmesine 11.12.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi.