Danıştay Kararı 3. Daire 1994/4287 E. 1996/779 K. 19.03.1996 T.

3. Daire         1994/4287 E.  ,  1996/779 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No: 1994/4287
Karar No: 1996/779

Temyiz İsteminde Bulunan : Dörtyol Vergi Dairesi Müdürlüğü-HATAY
Karşı Taraf : ….
Vekili : …
İstemin Özeti : Meşrubat sanayiinde faaliyet gösteren ve hisselerinin %67,31’i Başbakanlık Kamu Ortaklığı İdaresine ait olan davacı şirketin, üzerine haciz konan menkul mallarının 13.12.1993 tarihinde satışının yapılacağını bildiren ve 7.12.1993 tarihli yazı ile tesis edilen işleme karşı açılan davayı; tapu sicilmuhafazlığınca düzenlenen resmi senette ipoteğin, ipotek edilen gayrimenkulle bunun müştemilatı, mütemmim cüzü ve tapu kütüğü sahifesinin beyanlar sütününda da kaydedilecek olan müfredatı yazılı teferruatları hakkında da muteber ve cari olduğu, teferruat tabirine fabrikanın makinaları ile alet ve edavatları ve sökülüp takılabilen bilcümle aksamının dahil olduğu belirtilmiş, ithal edilecek veya yeniden satın alınacak makine ve teçhizatın işletme bünyesine dahil olması halinde ipotek kapsamında sayılmasının ve sözleşmeye tabi tutulmasının kabul edildiği, tapu sicil müdürlüğü tarafından gönderilen yazıda komple meyve suyu tesisleri ve komple şişeleme tesislerinin beyanlar hanesinde gösterildiği, satış işleminin dayanağı olan haciz tutanağının da haczedilen malların, preslemeye ve şişelemeye ait makina ve bantlar ile fabrika içindeki tüm makinalar ve bunlara bağlı malzemeler olarak belirtildiğinden, gayrimenkulün teferruatı olarak tapu siciline ayrıca kaydedilen menkul malların haciz zaptına dayanılarak haciz ve satışı mümkün ise de, bu haciz ve satışın yapılabilmesi için gayrimenkulün ipotek ve hacizli olmaması gerektiği, olayda ise, meyve suyu üretimi faaliyetinde bulunan davacı şirketin fabrikada bulunan ve haciz tutanağında yer alıp satışa konu edilen makinaların tapu kütüğünün beyanlar hanesinde genel olarak gösterilen ve teferruat sayılan makinalar ile şirkete ait gayrimenkul üzerine … ile …. Bankası tarafından ipotek konulduğu anlaşıldığından, bu durumda bulunan teferruatın müstakilen haczi ve satışına olanak bulunmadığı, ancak davalı idarece taşınmaz üzerine konulacak haciz sonucu tahsilat işlemlerinin gerçekleştirileceğinin doğal olduğu, buna göre bahsedilen kanun maddeleri ve yapılan açıklamalar çerçevesinde davacı şirkete ait dava konusu menkul malların satışına ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle kabul ederek, satış işlemini iptal eden … Mahkemesinin … günlü ve E:…, K:… sayılı kararının; satışa ait yazının dava konusu edilmesinin usül yönünden hatalı olduğu, zira, menkul malların haczi esnasında 7 günlük sürede istihkak iddiasında bulunulmadığı, haczedilen malların tapu sicilinde beyanlar hanesinde gösterilen malların haricindeki mallar olduğu, bunların akit tarihinden sonra alındığı, ve beyanlar hanesine kaydedilmedikleri ipoteğin tesisi sırasındaki taşınmaz ve teferruatının mevcut hali ile üçüncü şahıslara ipotek olduğunu ifade edeceği, mahkemenin hangilerinin teferruat, hangilerinin sonradan satın alınan mallar, hangilerinin fabrika içinde yeralıpda monte edilmemiş olduklarının bilirkişi marifetiyletesbit ettirmesi gerekirken böyle yapmadığı ileri sürülerek bozulması istemidir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Haciz işlemi, yürütülmesi zorunlu ve mükellefin hukukunu etkileyen bir idari işlemdir. Her ne kadar, yasada yer almamakla birlikte ötedenberi ilk yargı mahkemelerinde haciz işlemine karşı dava açılabilmekte ve bu davalar mahkemelerce incelenebilip, sonuçlandırılabilinmektedir.
Olayda, 11.2.1993 tarihinde yapılmış bir haciz işlemi bulunup, dosya mündericatından bu hacze karşı dava açılmadığının anlaşıldığı cihetle haciz işlemi kesinleşmiş olmaktadır. Bu durumda, haciz safhasını ilgilendiren iddiaların, satış safhasında incelenmesine olanak görülmediğinden, Mahkeme kararının bozulmasının uygun olacağı, düşünülmektedir.
Savcı : …
Düşüncesi : Dava, yükümlü şirketin muhtelif dönemlere ait ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacıyla 4.12.1992 gün ve 11.2.1993 günlü haciz tutanaklarıyla haczedilen menkul malların 13.12.1993 gününde satılacağı yolundaki davalı idare işleminin iptali istemiyle açılmış bulunmaktadır. Hernekadar Vergi Dairesi Müdürlüğünce 4.12.1992 ve 11.2.1993 günlü haciz tutanaklarıyla yapılan haciz işlemlerine süresi içinde dava açılmadığı nedeniyle hacizişlemlemlerinin kesinleştiği, satış aşamasında haciz ile ilgili iddiaların incelememiyeceği ileri sürülüyor ise de, dosyanın incelenmesinden yükümlü şirkete ait gayrimenkulle birlikte Medeni Kanun hükümlerine göre teferruat sayılan bir kısım tesis ve makinaları üzerine evvelce … Bankası ve Tütüncüler Bankası tarafından ipotek konulduğu anlaşılmakta olup; söz konusu teferruat kapsamındaki menkul malların, üzerine ipotek konulmuş olan gayrimenkulden müstakil olarak haczinin mümkün olmaması karşısında, esasen yok hükmünde sayılan haciz işleminin kesinleştiğinden söz edilemez. Açıklanan bu durum karşısında hiçbir hüküm ifade etmeyen haciz işlemlerine dayanılarak menkul malların 13.12.1993 gününde satılacağı yolunda tesis edilen işlemi iptal eden Vergi Mahkemesi kararında Kanuna aykırılık görülmediğinden, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Uyuşmazlık, vergi borcundan dolayı davacı şirketin meyve suyu tesislerinde ipotekli ve ipotek senedinde teferruat hükmünde olduğu kayıtlı bulunan makina ve diğer malzemelerin menkul mal olarak haczinden sonra satılması yolunda yapılan işleme karşı açılan davayı kabul ederek satış işlemini iptal eden vergi mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istemine ilişkin bulunmaktadır.
Dosyanın işlenmesinden; davacı şirketin meyve suyu üretiminde kullanılan komple meyve suyu tesislerine 1990-1991 yıllarında ipotek konulduğu, ipotek senedinde müfredatı yazılı olan teferruatın ipoteğe dahil olduğunun ve teferruat tabirine Fabrikanın makinaları ile alet ve edavat ve sökülüp takılabilen bilcümle aksamın dahil bulunduğunun belirtildiği, ayrıca ipotek senedinin 14 üncü maddesinde, ithal edilecek ve yeniden satın alınacak makina vetechizatın işletmenin bünyesine dahil oldukça ipotek kapsamı içinde sayılacağının yer aldığı, bu hükme göre ipotek kapsamında sayılması gereken meyve suyu tesislerinde bulunan ve teferruat hükmünde kabul edilmesi gereken meyve suyu sıkma ve pres makinaları ile şişelemeye ait tüm makina ve bantların ve fabrika içinde yer alan tüm makina ve malzemelerin menkul mal olarak 11.2.1993 tarihli haciz tutanağı ile haczedildiği, haciz tutanağının, şirket … nezdinde düzenlendiği ve tutanağın adı geçen kişi tarafından imzalandığı, yapılan bu haciz işleminden sonra bilirkişiye yaptırılan değertesbitinden ve vergi dairesince yaptırılan değer takdiri işleminden sonra haczedilen makinaların 13.12.1993 günü saat 14’de açık artırma suretiyle satılacağının duyurulduğu ve duyurulan satış işlemine karşı dava açıldığı anlaşılmaktadır. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun; Devlete, vilayet hususi idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza, tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer’i, amme alacakları ve aynı idarelerin akitten haksız fiil ve haksız iktisaptan doğan ve amme hizmetleri tatbikatından doğan diğer alacakları ile takip masrafları hakkında uygulanan bir kanun olup; sözü edilen kanunla kamu hukuku alanında düzenlemeler yapılmıştır. Adı geçen Kanunun uygulanması sonucu yapılan işlemler, kamu gücüne dayanılarak yapılan tek taraflı idari işlemler olduğundan, bu kanuna göre yapılan ve ilgililerin hukukunu etkileyen yürütülmesi zorunlu bulunan bütün işlemler yargı denetimine tabi bulunmaktadır.
Her ne kadar sözü edilen kanunda ihtiyati haciz işlemi ile ödeme emri tebliğine karşı dava açılabileceği öngörülmüş isede, kanunda sayılan bu iki tip işlem dışında, idarece amme alacağının tahsili için ödeme emri tebliğinden sonraki aşamalarda yapılan tek taraflı yürütülmesi zorunlu ve ilgilinin hukukunu etkileyen, haciz, diğer hakların paraya çevrilmesi, menkul malların haczi ve satışı, gayrimenkul malların haczi ve satışı gibi işlemlere karşı da dava açılması olanaklıdır. Ödeme emri tebliğinden sonra yapılan haciz, haczedilen malların satışı gibi işlemler ayrı davaya konu edilebildiğine göre, her işlemdeki hukuka aykırılığın o işleme karşı açılan davada incelenmesi gerekir. Dava konusu edilebilen bir işlemdeki hukuka aykırılığın, daha sonra yapılan işlem üzerine dava konusu edilebilmesi, daha önceki işlemin ilgiliye duyurulmamasına veya daha önceki işleme sonraki işlemin tebliği üzerine muttali olunmasına bağlıdır. İlgiliye tebliğ edilerek kesinleşen işlemlerdeki hukuka aykırılıkların, daha sonra o işlemlere bağlı olarak yapılan diğer işlemler üzerine açılacak davalarda ileri sürülmesi ve incelenmesi olanaksızdır. Daha somut olarak açıklamak gerekirse; 6183 sayılı kanunun uygulanması sonucu ödeme emri tebliğinden ve ödeme emrinin kesinleşmesinden sonra yapılan haciz işlemlerine karşı dava açılabilmektedir. Haciz işlemlerine karşı açılan davalar yargı yerlerince incelenmektedir. Bu durumda, haciz işleminden ilgilinin haberdar olması, başka bir anlatımla haciz işleminin ilgilinin nezdinde yapılması ve haciz işlemine karşı dava açılmaması nedeniyle kesinleşmesi ve kesinleşen haciz işlemine dayanılarak, hacizli malların satışına ilişkin işlem yapılması durumunda, satış işlemine karşı açılacak davada, kesinleşen haciz işlemindeki hukuka aykırılıkların ileri sürülmesi veya ileri sürülse dahi incelenmesi mümkün değildir.
Olayda davacı şirketin meyve suyu tesislerinin ipotekli olan ve teferruat hükmünde olup, ipotek kapsamında bulunan makina aksamının menkul mal olarak 11.2.1993 tarihli haciz tutanağı ile şirket …nezdinde haczedildiği ve tutanağı genel müdürün imzaladığı, haczedien malların satışına ilişkin yazının 9.12.1993 tarihinde tebliği üzerine haciz işleminin hukuka aykırılığından söz edilerek satış işleminin iptali istemiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır. Davacı şirket 11.2.1993 tarihinde yapılan haciz işleminden haberdar olduğuna göre, bu işleme karşı dava açılıp açılmadığının dava açılmışsa davanın sonuçlanıp sonuçlanmadığının, daha açık bir anlatımla haciz işleminin kesinleşip kesinleşmediğinin belirlenmesi gerekmektedir. Haciz işleminin kesinleştiğinin belirlenmesi durumunda; ipotekli gayrimenkulün teferruatı hükmünde ve ipotek kapsamında bulunan makinaların menkul mal olarak haczedilemiyeceği yolunda ileri sürülen hukuka aykırılık iddialarının, satış işlemine karşı açılan davada incelenmesine olanak bulunmamaktadır. Bu bakımdan, mahkemece davacı şirket genel müdürü nezdinde yapılan haciz işlemi sonucu düzenlenen ve imzalanan haciz tutanağı üzerine haciz işlemine karşı dava açılıp açılmadığı, açılmışsa davanın sonuçlanıp sonuçlanmadığı, başka bir anlatımla haciz işleminin kesinleşip kesinleşmediği araştırılmadan, noksan inceleme sonucu ipotek kapsamında olan teferruatın menkul mal olarak müstakilen haczolunaraksatılamıyacağı, taşınmaz mal üzerine haciz konularak tahsilat işleminin gerçekleştirileceği, gerekçesiyle satış işleminin iptali yolunda karar verilmesinde yasal isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne, … Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, ….- lira temyiz yargılama giderinin davacıdan alınarak vergi dairesi müdürlüğüne verilmesine, 492 sayılı Harçlar Kanununun 13/j maddesi uyarınca işlemlerinin yargı harçlarından müstesna olması nedeniyle vergi dairesi müdürlüğünden alınamıyan….- lira başvurma harcının davacıdan alınmasına 19.3.1996 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

A Y R I Ş I K O Y
X-Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar vergi mahkemesi kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşü ile çoğunluk kararına katılmıyorum.