Danıştay Kararı 3. Daire 1993/1335 E. 1993/3373 K. 24.11.1993 T.

3. Daire         1993/1335 E.  ,  1993/3373 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 1993/1335
Karar No: 1993/3373

Temyiz İsteminde Bulunanlar: 1- …
2- Beydağı Vergi Dairesi Müdürlüğ – MALATYA
İstemin Özeti : Lokanta işleten davacının 1990 takvim yılı
işlemlerinin incelenmesi suncunda tesbit edilen matrah farkı üzerinden adına
re’sen salınan gelir vergisi ve bu vergiye ve geçici gelir vergisine bağlı
olarak kesilen kaçakçılık cezaları ile özel usulsüzlük cezasına karşı açılan
davayı; davacının işyerinde uyuşmazlık döneminde dört defa hasılat tesbiti
yapıldığı, gayrisafi hasılat tesbiti tutanaklarında tesbitin yapıldığı gün ile
bir gün önceki hasılatlar arasında farklılık bulunduğunun saptanması karşısında,
davacının bir kısım hasılatını kayıt ve beyandışı bıraktığı sonucuna
varıldığından re’sen belirlenen matrah farkına göre salınan gelir vergisinde
isabetsizlik görülmediği, olayın oluş biçimi, matrah farkının tesbit şekli
dikkate alındığında kasten vergi ziayına sebebiyet verildiğinden
sözedilemiyeceği cihetle kesilen kaçakçılık cezasının kusur cezasına
dönüştürülmesi gerektiği, bir kısım hasılatını kayıt ve beyan dışı bırakan
davacının bu hasılatları için belge düzenlememesi nedeniyle kesilen özel
usulsüzlük cezasında 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 353 üncü maddesine
aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle kısmen kabul eden … Mahkemesinin
… gün ve E:…, K:… sayılı kararının; davacı tarafından, incelemenin
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 30 uncu maddesinin, 2 nci fıkrasının
4 üncü bendi ve aynı kanunun 134 üncü maddesine uygun olarak yapılmadığı, beyan
edilen gayrisafi hasılat toplamının yıl içinde tesbit edilen dört hasılat
tesbiti tutarının ortalamasının alınmasıyla belirlenen gayrisafi hasılatta
yüksek olduğu safi hasılatın, giderlerin %20 sinden düşük bulunması halinin
re’sen takdir nedeni sayılmasının yasalara uygun bulunmadığı, davacı tarafından
ise; inceleme raporuna göre yapılan tarhiyatın kanuni ve yerinde olduğu ileri
sürülerek bozulması istemidir.
Savunmanın Özeti: Davacı tarafından savunmada bulunulmamış olup, davalı
Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından ise kararın lehlerine bozulması gerektiği
savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi : …
Savcı : …
Düşüncesi : Lokanta işleten yükümlü adına 1990 takvim yılı için
inceleme raporuna dayanılarak resen takdir yoluyla yapılan gelir vergisi ve
geçici vergi ile kesilen kaçakçılık ve özel usulsüzlük cezalarına ilişkin
tarhiyatı değişiklikle onayan Vergi Mahkemesi kararı taraflarca temyiz
edilmiştir.
Vergi Mahkemesince, matrah farkı GVK.nun 111.maddesinde yazılı asgari
gayrisafi hasılat esasına göre saptanmış gibi olay değerlendirilip bu maddeye
dayalı bir gerekçeyle karar verilmiş ise de, inceleme raporuna tetkikinden,
matrah farkının yükümlünün beyan ettiği giderler ile yine beyan ettiği gayrisafi
hasılat arasındaki %8 kar oranının emsallerinden düşük olduğu, oysa lokantacılık
faaliyetinde en az %20 kar sağlandığı görüşünden hareketle saptandığı anlaşılmış
olup, başkaca delillerle desteklenmedikçe salt lokantacılık sektöründe %20 kar
sağlandığı yolundaki gerekçenin resen takdir nedeni olarak kabulüne olanak
bulunmamaktadır.
Daha açık bir ifadeyle yükümlünün çalıştırdığı lokantanın yeri, işçi ve
müşteri sayısı v.s gibi faktörler kar oranını yakından ilgilendiren unsurlar
olduğu halde bu konuda bir araştırma yapılmamıştır.Hatta yıl içinde değişik
tarihlerde yapılan hasılat tespitlerinin ortalaması alındığında, yükümlünün
hasılat beyanının daha fazla olduğu saptanmıştır.Bu ise yükümlünün diğer
lokantalardan daha az kazanç sağladığının bir göstergesi olarak kabul edilmek
gerekirken, daha çok safikazanç elde etmesi gerektiği hususunda tesbit
yapılmaksızın varsayımlarla matrah farkı hesaplanmış ve dolayısıyla resen takdir
nedeninin varlığı da kesin olarak ortaya konulmamıştır. Buna göre inceleme
raporunun ve tarhiyatın eksik incelemeye dayalı olduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle vergi dairesi temyizinin reddi, yükümlü temyizinin
kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmüştür.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Uyuşmazlık, lokanta işleten davacı tarafından beyan edilen safi hasılatın
kayıtlı giderlerinin %20 sinden düşük bulunması nedeniyle adına re’sen salınan
gelir vergisi ile kesilen kaçakçılık ve özel usulsüzlük cezalarına karşı açılan
davayı kısmen kabul eden Vergi Mahkemesi kararının temyizen bozulması istemine
ilişkin bulunmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; davacının işyerinde yıl içinde beş kez
gayrisafi hasılat tesbiti yapıldığı, tesbit edilen bu hasılatlar ortalamasının
çalışılan 320 güne uygulanması sonucu bulunan 153.217.600.- liranın, beyan
edilen, 215.446.061.-liralık hasılattan düşük bulunmasına karşın yıl içinde
yapılan, 198.782.649.- liralık giderin %8 civarında olduğu, hizmet işletmesi
olan lokantaların 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 111. maddesinin 2 inci
fıkrasında belirtildiği üzere safi kazançlarının mutad giderlerinin %20 sinden
az olamıyacağı nedeniyle bu esastan hareketle belirlenen 23.704.417.- lira
matrah farkı üzerinden re’sen vergi tarhiyatı yapıldığı, kaçakçılık ve özel
usulsüzlük cezaları kesildiği anlaşılmıştır.
Her ne kadar, Vergi Mahkemesince, matrah farkının, 193 sayılı Gelir
Vergisi Kanununun 111 inci madesinin 2 nci fıkrasında düzenlemesini bulan asgari
gayri safi hasılat esasından hareketle belirlendiği açıklandıktan sonra
gayrisafi hasılat tesbiti yapılan gün ile bir önceki günün hasılatı arasında
fark bulunduğu gerekçesiyle re’sen takdir nedeninin varlığı kabul edilmiş ise
de; tarhiyatın dayanağını teşkil eden inceleme raporunda asgari gayrisafi
hasılat esasına göre bulunan gayri safi hasılatın beyan edilen gayrisafi
hasılatın altında kaldığının, ancak beyan edilen safi hasılatın mutad
giderlerinin %20 sinden az bulunduğu nedeniyle dönem matrahının re’sen takdiri
yoluna gidildiğinin anlaşılmış bulunması karşısında, maddi olayın yanlış
nitelendirilmesi sonucunda verilen kararda yasal isabet görülmemiştir.
Diğer taraftan; ikmalen vergi tarhına konu olabilecek oto kontrol sistemi
olan gider esası, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 30 uncu maddesinde öngörülen
re’sen takdir sebeplerinden birinin bulunması durumunda yapılan matrah takdirine
done olarak alınması mümkün isede; olayda anılan re’sen takdir nedenlerinden
birinin varlığı konusunda herhangi bir tesbitte yapılmadığı halde ikmalen vergi
tarhını gerektiren safi kazanç yönteminin tek başına re’sen takdir nedeni
olarak kabulünde de yasalara uyarlık bulunmamıştır.
Açıklanan nedenlerle davacı temyiz isteminin kabulü ile …
Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının
bozulmasına, temyiz aşamasında yapılan …- lira yargılama giderinin davalı
Vergi Dairesi Müdürlüğünden alınarak davacıya verilmesine, 24.11.1993 gününde
oybirliğiyle karar verildi.