Danıştay Kararı 3. Daire 1992/523 E. 1992/1458 K. 17.04.1992 T.

3. Daire         1992/523 E.  ,  1992/1458 K.
Daire : ÜÇÜNCÜ DAİRE
Karar Yılı : 1992
Karar No : 1458
Esas Yılı : 1992
Esas No : 523
Karar Tarihi : 17/04/992

VERGİ TEVKİF EDİLMEYEN İSTİHKAK ÖDEMELERİNİN MÜTEAHHİT TARAFINDAN BEYAN EDİLEREK ÖDEMMESİ SEBEBİYLE SORUMLU KOOPERATİF TARAFINDAN ZAMANINDA ÖDENMEYEN VERGİLERDEN DOLAYI VERGİ SALINMADAN GECİKME FAİZİ UYGULANABİLECEĞİ HK.

Davacı kooperetafin 1986 dönemi hesaplarının incelenmesi sonucu düzenlenen inceleme raporuna dayanılarak, kooperatif tarafından müteahhide yapılan istihkak ödemelerinden vergi tevkif edilmediği, ancak müteahhid tarafından alınan istihkakların gelir yazılarak beyan edildiği neden gösterilerek mükerrer vergilendirmeyi önlemek için vergi salınmadan,kesilen kaçakçılık cezasına karşı açılan dava üzerine mahkemece kaçakçılık cezasının kusur cezasına çevrilmesi sonucu mahkeme kararına göre düzenlenen ihbarname ile kusur cezasına ek olarak salınmayan vergi aslı üzerinden hesaplanan gecikme faizinin ödenmesinin bildirilmesine karşı açılan davayı; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3239 sayılı Kanunla değişik 112.maddesine göre gecikme faizi uygulanabilmesi için öncelikle ikmalen re’sen veya idarece vergi tarh edilmiş olması gerektiği, dava konusu olayda gelir stopaj vergisi ve fon tarhiyatı yapılmamış olduğundan gecikme faizi uygulanmasına olanak bulunmadığı gerekçesiyle kabul ederek gecikme faizini terkin eden Vergi Mahkemesi kararına karşı Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından yapılan itirazı reddederek mahkeme kararını onayan Bölge İdare Mahkemesi kararının Danıştay Başsavcılığı tarafından kanun yararına bozulması isteminden ibarettir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3239 sayılı kanunla değişik 112. maddesinin 3.fıkrasında; vergi mahkemesinde dava açma dolayısıyla 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 27.maddesinin 8 numaralı bendi gereğince tahsili durdurulan vergilenden taksit süreleri geçmiş olanların, vergi mahkemesi kararına göre hesaplanan vergiye ait ihbarnamenin tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde ödeneceği, ayrıca ikmalen re’sen veya idarece yapılan tarhiyatlarda; a)Dava konusu yapılmaksızın kesinleşen vergilere, kendi vergi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren son yapılan tarhiyatın tahakkuk tarihine kadar; b)Dava konusu yapılan vergilerin ödeme yapılmamış kısmına, kendi vergi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren yargı organı kararının tebliğ tarihine kadar; geçen süreler için 6183 sayılı Kanuna göre tesbit edilen gecikme zammı oranında gecikme faizi uygulanacağı; gecikme faizinin de aynı süre içinde ödeneceği; gecikme faizinin hesaplanmasında ay kesirlerinin nazara alınmıyacağı; uzlaşılan vergilerde gecikme faizinin, uzlaşılan vergi miktarına (a) fıkrasında belirtilen tarihten itibaren uzlaşma tutanağının imzalandığı tarihe kadar geçen süre için uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Bu hükümlerin birlikte incelenmesinden gecikme faizinin, yasal süresinde beyan edilmemek veya noksan beyan edilmek suretiyle zamanında ödenmeyen vergiler için; kendi vergi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren tahakkuk tarihine kadar geçen süre için yürütülen faiz olduğu anlaşılmaktadır.
Kanun koyucu bu hükümle zamanında beyan edilmeyerek ödenmeyen ve geçen süre içinde enflasyonist etkilerle değeri düşen vergi alacağının eksilmesini önlemeyi amaçlamıştır.
Bu bakımdan gecikme faizinin, vergiyi doğuran olaya değil, vergi ödeme lerinde meydana gelen gecikmeye uygulanması gerekmektedir.
Olayda da vergi ödemesinde gecikme olup olmadığının saptanması gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden davacı kooperatifin yıllara sirayet eden inşaat işinden dolayı müteahhide 1986-1987-1988 yıllarında yaptığı istihkak ödemelerinden 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94.maddesi uyarınca gelir vergisi tevkifatı yapmadığı, muhtasar beyanname vermediği ve gelir (stopaj) vergisi ödemediği; ancak inşaatın 1988 yılında bitirilmesi üzerine müteahhitçe elde edilen kazancın Mart 1989 ayında beyan edilerek ödendiği; bu nedenle vergi isorumlusu kooperatifce tevkif edilerek istihkak ödenelerinin yapıldığı ayı takip eden ayların 20. günü akşamına kadar beyan edilip ödenmeyen vergilerin mükerrer salınmasını önlemek için vergi tarhiyatı yapılmadığı, vergi sorumlusunun ödemek zorunda olduğu vergi miktarı üzerinden kesilen kaçakçılık cezasına karşı açılan dava sonucu mahkemece kaçakçılık cezasının kusur cezasına çevrilmesine karar verildiği, mahkeme kararına göre hesaplanan kusur cezası için düzenlenen ihbarnameye, ayrıca geç ödenen vergi aslı için uygulanan gecikme faizinin eklendiği ve ödenmesinin davacıdan istendiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklandığı üzere 1986-1987-1988 yıllarının muhtelif aylarında davacı kooperetafçe müteahhide yapılan istihkak ödemelerinden ödemelerin yapıldığı aylarda vergi tevkif edilerek, tevkifatın yapıldığı tarihi takip eden ayın 20.günü akşamına kadar muhtasar beyanname ile beyan edilerek, ödenmesi gereken vergi ödenmediğine ve asıl mükellef olan müteahhit tarafından Mart 1989 ayında ödendiğine göre vergi sorumlusu açısından vergi ödemesinde gecikme olduğu açık bulunmaktadır.
Öte yandan; gecikme faizi uygulanan verginin, beyan üzerine tarh ve tahakkuk ettirilen bir vergi olmayıp; aksine sorumlu tarafından beyan edilmediği için re’sen tarha konu olacak bir vergi olduğunda da kuşku bulunmamaktadır. Sorumlu adına re’sen tarh edilebilecek vergi, asıl mükellefin ödemesinden dolayı mükerrerliği önlemek yönünden salınmamıştır.
Hal böyle olunca; asıl mükellef tarafından ödendiği için sorumlu adına vergi salınmaması; ödemede meydana gelen gecikme nedeniyle gecikme faizi uygulanmasına engel değildir.
Kaldı ki; olayda gecikme faizi uygulanmasına esas olan vergi miktarı ceza kesilmesine esas alınar ve mükellefçe bilinen miktar olup, bu miktar çekişme konusu değildir. İhtilafa konu olmayan vergi miktarına; muhtasar beyanname ile beyanı ve normal vadesinde ödenmesi gereken tarihlerden itibaren; müteahhidin beyanname verdiği Mart 1989 tarihine kadar gecikme faizi uygulanmış olup; gecikme faizinin uygulama süresi ile gecikme faizi nisbetinde tartışma konusu değildir.
Gecikme faizi uygulayabilmek için davacı kooperatif adına vergi tarhedilse dahi; vergi miktarında, gecikme faizi uygulama süresinde ve gecikme faizi nisbetinde herhangi bir değişiklik olması söz konusu olmayacağından; tarhiyat yapılması sonucu etkilemiyecektir.
Bu itibarla gecikme faizi uygulanması; hukuki sonuç doğurmayacak şekli anlamda tarhiyat yapılmasına bağlı kılınmaz.
Mükerrer alacağı bilinen verginin salınmamış olması vergi sorumlusunun beyan dışı bıraktığı verginin geç ödendiği gerçeğini ortadan kaldırmıyacağından; davacı kooperatifin zamanında tevkif etmediği ve beyan ederek ödemediği vergilerden dolayı; vergi salınmadan gecikme faizi uygulanmasında kanuna aykırılık bulunmadığından; vergi mahkemesince ikmalen, re’sen veya idarece vergi salınmadan gecikme faizi uygulanamayacağı gerekçesiyle gecikme faizinin terkinine karar verilmesinde yasal isabet bulunmadığı cihetle vergi dairesince yapılan itirazı reddederek sözü edilen mahkeme kararını onayan … Bölge İdare Mahemesi kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle Danıştay Başsavcısı tarafından yapılan temyiz isteminin kabulü ile … Bölge İdare Mahkemesinin … gün … sayılı kararının; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 51.maddesi uyarınca kanun yararına ve hükmün hukuki sonuçlarına etkili olmamak koşulu ile bozulmasına karar verildi.

AZLIK OYU: 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 112.maddesi uyarınca gecikme faizi, ancak ikmalen, re’sen veya idarece yapılan tarhiyatlar dolayısıyla uygulanabilir. Sözü edilen maddenin 3.bendinde bu husus açıkça belirtilmiştir. Olayda davacı kooperatifin 1986 yılında müteahhide ödediği istihkaklar dan gelir vergisi kesmemesi nedeniyle dayalı olarak adına vergi tarh edilmediğine göre, 112.madde uyarınca gecikme faizi uygulanması mümkün bulunmamaktadır. Bu durumda ancak, sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi ve verginin zamanında tahakkukuna imkan verilmemiş olması nedeniyle vergi usul kanununun 341.maddesi uyarınca yasanın öngördüğü cezaların kesilmesi mümkün olabilecektir. Nitekim davacı kooperatif adına bu nedenle kaçakçılık cezası kesilmiş ve verği mahkemesince de bu ceza kusur cezasına çevrilmiş bulunmaktadır.
Kanunun ruhuyla benimsemiş olduğu amaç gözetildiğinde tarhiyat yapılmamış olması halinde dahi gecikme faizi uygulanabileceğini kabul etmek kanaatimizce, lafzın öngörmediği bir hususu kabul etmek sonucunu ortaya çıkarmaktadır. Bu nedenle Bölge İdare Mahkemesi kararının kanun yararına bozulması isteminin reddi gerektiği görüşüyle karar karşıyız.