Danıştay Kararı 3. Daire 1986/2025 E. 1986/2409 K. 02.12.1986 T.

3. Daire         1986/2025 E.  ,  1986/2409 K.
Daire : ÜÇÜNCÜ DAİRE
Karar Yılı : 1986
Karar No : 2409
Esas Yılı : 1986
Esas No : 2025
Karar Tarihi : 02/12/986

TECİL FAİZİNİN HESAPLANMASINDA, TECİL KAPSAMINA GİREN AYLARIN FİİLİ GÜN SAYISI ESAS OLDUĞUNDAN YILIN FİİLİ GÜN SAYISI OLAN 365 GÜNÜN ESAS ALINACAĞI HK.

Uyuşmazlık, Kurumun 20.1.1984-20.2.1984 ve 20.3.1984 vadeli gelir (stopaj) vergisi borçlarına 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48.maddesi uyarınca yürütülen tecil faizinin hesabına ilişkin bulunmaktadır. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48.maddesinde; amme borcunun vadesinde ödenmesi veya haczin tatbiki veyahut haczolunmuş malların paraya çevrilmesi amme borçlusunu çok zor duruma düşürecekse, borçlu tarafından yazı ile istenmiş ve teminat gösterilmiş olmak şartıyla, alacaklı amme idaresince veya yetkili kılacağı makamlarca amme alacağının iki yılı geçmemek üzere faiz alınmak suretiyle tecil olunacağı, aynı maddenin sondan bir önceki fıkrasında da, tecilde taksit zamanları ve diğer şartların tecile selahiyetli makamlarca tesbit olunacağı hükme bağlanmış bulunmaktadır. Maliye Bakanlığınca 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48.maddesindeki yetkiye istinaden hazırlanan ve 31.121983 gün ve 18268 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 366 sayılı tahsilat genel tebliğinde de, 6183 sayılı Kanunun kapsamına giren kamu alacakları için 1.1.1984 tarihinden itibaren yapılacak müracaatlara verilecek tecillere % 42 oranında tecil faizi uygulanacağı belirtilmiştir.
Dosyanın tetkikinden; Kurumun 27.4.1984 tarihinde ödenen 20.1.198420.2.1984 ve 20.3.1984 vadeli gelir (stopaj) vergisi borçlarına idarece ayların çektiği fiili gün sayısı esas alınmasına karşın yıl 360 gün kabul edilmek suretiyle tecil faizi hesaplandığı anlaşılmaktadır. Bu tarz bir hesaplama şekli ise yukarda belirtildiği üzere tesbit edilmiş olan % 42 lik faiz oranının üzerinde bir oran uygulanmış olması sonucunu doğurur ki buna cevaz veren herhangi bir hüküm mevzuatımızda mevcut değildir. Hernekadar gerek öğretide ve gerekse bir kısım banka muamelelerine ilişkin faiz hesaplarında yıl 360 gün olarak kabul edilmekte ise de bu hesaplama tarzı ayların fiili gün sayılarına göre değil, her ayın 30 gün olarak kabul edilmiş olması esasına dayanmaktadır. Kaldı ki böyle olmasa bile öğretideki faiz formulleri uygulanarak yükümlüler aleyhine ek mali külfeti doğurabilecek hesaplama şekilleri uygulayabilmek için mevzuatta açık bir hüküm varlığı şarttır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunun 8.maddesinde sürelerin hesaplanması yönünden Vergi Usul Kanununa atıf yapılmış olup, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun sürelerin hesaplanmasını düzenleyen 18.maddesinde de yılın 360 gün olarak hesaplanmasına imkan ve ren herhangi bir hüküm yer almamıştır. Bu duruma göre tecil faizi hesaplanırken, tecil kapsamına giren ayların fiili gün sayısı esas alınırken yğlğn da fiili gün sayısı olan 365 in esas alınması gerekirken 360 olarak dikkate alınması işin doğasına ters düşeceği gibi tecil faizinin % 42 olacağı yolundaki kurala da aykırı olur. Açıklanan nedenlerle, tesbit edilen % 42 oranından yüksek bir nisbet uygulanmış olması sonucunu doğuran İdare hesaplaması şeklini onaylayan Mahkeme kararında isabet bulunmadığından, mükellef kurumun temyiz talebinin kabulüne, Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına ve ödeme emrinin iptaline karar verildi.