Danıştay Kararı 3. Daire 1986/1246 E. 1986/2431 K. 03.12.1986 T.

3. Daire         1986/1246 E.  ,  1986/2431 K.
Daire : ÜÇÜNCÜ DAİRE
Karar Yılı : 1986
Karar No : 2431
Esas Yılı : 1986
Esas No : 1246
Karar Tarihi : 03/12/986

KOOPERATİF ANA SÖZLEŞMESİNE GÖRE ORTAKLARA DAĞITILMASINA OLANAK BULUNMAYAN KAZANÇ VE İRADLARIN GVK 94.MADDESİNİN 1.FIKRASININ 8.BENDİ UYARINCA TEVKİFATA TABİ TUTULAMIYACAĞI HK.

Uyuşmazlık, ortaklarının tamamı kurumlar vergisi mükellefi olan tarım satış kooperatiflerinden oluşan davacı Birliğin ortak dışı muamelelerden doğması sebebiyle ortaklara dağıtılmayan kurumlar vergisinden müstesna kazançlarının 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94.maddesinin 1.fıkrasının 8.bendi uyarınca tevkifata tabi tutulup tutulamıyacağından doğmuş bulunmaktadır.
Yukarıda sözü edilen Gelir Vergisi Kanununun 94.maddesinin ilk fıkrasının olay tarihinde yürürlükte bulunan şekilde; fıkrada sayılan müessese, kurum, ticari, şirket, dernek, vakıf ve gerçek gelirini beyan etmek zorunda olan ticaret ve sanat erbabı ile zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçilerin muhtelif bendlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları açıklanmış bulunmaktadır.
Bu düzenlemeyle getirilen kaynakta vergilendirme yöntemiyle kanun koyucu, ödemeye hak kazanan gelir vergisi mükelleflerinin, hak kazandıkları ödemeler üzerinden ilerde hesaplanacak gelir vergilerini güvence altına almayı amaçlamıştır. Bu nedenle, anılan fıkrada sayılan gerçek veya tüzel kişiler tarafından nakden veya Gelir Vergisi Kanununun 96. maddesinde tanımlanan anlamda hesaben yapılacak sözkonusu ödemelerin tevkifata tabi tutulabilmeleri, ödemenin, istihkak sahibi için, tevkif edilen vergiyi Gelir Vergisi Kanununun 121.maddesi uyarınca mahsup edebileceği bir gelir vergisinin hesaplanmasını gerektirecek gelir unsuru veya, aynı fıkranın 4. ve 9.bendlerinde öngörülen durumlarda olduğu gibi istisnaen, beyanname üzerinden hesaplanacak kurumlar vergisinden Kurumlar Vergisi Kanununun 44.maddesi uyarınca mahsubu mümkün bir tevkifata olanak veren kurum kazancı oluşturmasına bağlı bulunmaktadır.
Her ne kadar, anılan fıkranın dava konusu tarh işleminin hukuki dayanağını teşkil eden 8.bendinin olay tarihinde yürürlükte bulunan şekilde, dağıtılsın veya dağıtılmasın kurumların yabancı memleketlerde elde ettikleri kazançları ile Türkiye’de elde ettikleri iştirak kazançları dışında kalan ve kurumlar vergisinden muaf veya müstesna kazanç ve iradlarının tevkifata tabi olacağı öngörülmüş ise de; bend hükmündeki (dağıtılmasın) sözcüğünü yukarıda açıklanan kural çerçevesinde değerlendirmek ve tevkifata tabi dağıtılmayan kazanç ve iradlardan, ortakla ra dağıtılmaları ve dağıtıldıklarında istihkak sahipleri yönünden vergiye tabi gelir oluşturmaları mümkün bulunduğu halde kurumun yetkili organlarınca nakden veya hesaben dağıtılmamaları kararlaştırılan kazanç ve iradları anlamak, ortaklara dağıtılmalarına hukuken imkan bulunmayan kazanç ve iradları bu tanım dışında tutmak gerekmektedir. Aksine anlayış, Kurumlar vergisinden muaf veya müstesna tutulan bu tür kazanç ve iratların, Kanun koyucunun amacı dışında ve dolaylı bir biçimde vergiye tabi hale getirilmeleri anlamına gelir ki, bu anlayışın verginin kanuniliği ilkesi ile bağdaşmayacağında kuşku yoktur. Bu açıklamalar karşısında; ortak dışı muamelelerden doğmuş olmaları sebebiyle davacı Birliğin Ana Sözleşmesinde yer alan düzenlemelere göre ortaklara dağıtılmalarına olanak bulunmadığı ihtilafsız bulunan yatırım indirimi gibi kazanç ve iradların, Birliğe ortak diğer kooperatifler yönünden kurumlar vergisine tabi kurum kazancı; bu kooperatiflerin gerçek kişi olan ortakları yönünden de gelir vergisine tabi gelir unsuru oluşturmaları sözkonusu edilemiyeceğinden, davacı Birliğin ihtirazi kayıtla vermiş bulunduğu beyannameye dayanılarak yukarıda açıklanan 94.madde hükmü uyarınca yapılan tarh işleminde ve bu işleme karşı açılan davanın reddi yolunda verilen temyize konu Vergi Mahkemesi kararında mevzuata uyarlık görülmemiştir.
Bu nedenle Vergi Mahkemesinin temyize konu kararının bozulmasına; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 2.bendi uyarınca ve aynı nedenlerle dava konusu tarh işleminin iptaline karar verildi.