Danıştay Kararı 2. Daire 2023/406 E. 2023/503 K. 16.02.2023 T.

Danıştay 2. Daire Başkanlığı         2023/406 E.  ,  2023/503 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2023/406
Karar No : 2023/503

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLLERİ : Av. … , Av. …

MÜDAHİL (DAVALI YANINDA) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU :… Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … günlü, E:… , K:… sayılı kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem : Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığında … Dairesi Başkanı olarak görev yapan davacı, Özel Kalem Müdürlüğü emrine uzman olarak atanmasına ilişkin … günlü, … sayılı işlemin ve … isimli personelin … Dairesi Başkanı olarak görevlendirilmesine ilişkin … günlü, … sayılı işlemin iptali ile yoksun kalınan parasal kayıplarının yasal faiziyle birlikte kendisine ödenmesine karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti : … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla; görevde yükselme sınavına tabi olmayan yönetici kadrolarına atama konusunda idarenin geniş bir tercih ve takdir yetkisi bulunduğu kuşkusuz olup, idarenin, bu yetkisini belirli bir kişi lehine kullanmaya yargı kararı ile zorlanamayacağı gibi önemli bir sorumluluk gerektiren üst düzey yönetici kadrolarına atadığı kişileri, gelişen ve değişen kamu hizmeti anlayışı çervevesinde değiştirme konusunda da geniş bir takdir yetkisinin olduğunu kabul etmek gerektiği; bu durumda, daire başkanlığı kadrosunun üst düzey kadro olduğunun kabulüyle, üst düzey kamu yöneticilerinin, kamu kurum ve kuruluşlarının geleceğe dönük planlarını ve politikalarını saptayan, bu plan ve politikalardaki hedefleri gerçekleştirmek için gerekli kaynakları ve bu kaynakların kullanım yerlerini belirleyen ya da bu kişilerin emir ve direktifleri yönünde uygulamayı yapan veya onlara yardımcı olan kişiler oldukları; ayrıca, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda atama yapma ve görevden alma konusunda idareye tanınan takdir yetkisinin bu tür kadrolar için daha geniş olduğunun kabulü, bu görevlerden başka görevlere atanmaya ilişkin işlemlerin kazanılmış hakları veya genel olarak hukuk güvenliği ilkesini ihlal eden bir yönü bulunmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde, daire başkanlığı görevini yürüten davacının, bu görevinden alınarak 1. derece uzman kadrosuna atanmasına ve söz konusu kadroya …’in atanması yolunda tesis edilen dava konusu işlemlerde hukuka, kamu yararına ve hizmet gereklerine aykırılık bulunmadığı, öte yandan, dava konusu işlemlerde hukuka aykırılık olmadığı sonucuna ulaşıldığından, davacının parasal hak isteminin de kabulünün mümkün bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine hükmedilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi Kararının Özeti : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin temyize konu kararıyla; istinaf başvurusuna konu kararın usul ve hukuka uygun olduğu ve kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmadığı belirtilerek, istinaf başvurusunun reddine hükmedilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından; hiçbir gerekçe gösterilmeden daire başkanlığı görevinden alınarak uzman kadrosuna atandığı, atamalar konusunda idareye tanınan takdir yetkisinin mutlak ve sınırsız olmadığı, sebep ve maksat unsurları yönünden hukuka uygunluk denetimine tabi olacağı, hakkında açılmış bir disiplin soruşturması bulunmadığı, görevini yerine getiremediğine dair bilgi ve belgenin idare tarafından dosyaya sunulmadığı, İdarenin takdir yetkisini hukuka uygun kullanmadığı ileri sürülerek, Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN CEVABI : Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İkinci Dairesince; Dairemizin 20/01/2021 günlü, E:2020/2369, K:2021/122 sayılı “Temyiz edilmemiş sayılması” yolunda verilen kararı kaldırılarak Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra uyuşmazlık yeniden incelendi:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Bölge İdare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 76. maddesinin 1. fıkrasında; “Kurumlara görev ve unvan eşitliği gözetmeden kazanılmış hak aylık dereceleriyle memuru bulundukları kadro derecelerine eşit veya 68. maddedeki esaslar çerçevesinde daha üst, kurum içinde aynı veya başka yerlerdeki diğer kadrolara naklen atayabilirler.” hükmüne yer verilmiştir.
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun “Personel istihdamı” başlıklı 22. maddesinin 1. fıkrasında; “Büyükşehir belediyesi personeli büyükşehir belediye başkanı tarafından atanır. Personelden müdür ve üstü unvanlı olanlar ilk toplantıda büyükşehir belediye meclisinin bilgisine sunulur.” hükmü düzenlenmiştir.
Yukarıda yer verilen hükümler ile memurların atanmaları konusunda idareye tanınan takdir yetkisinin kullanımının mutlak ve sınırsız olmayıp, kamu yararı ve hizmet gerekleriyle sınırlı olduğu ve bu açıdan yargı denetimine tabi bulunduğu İdare Hukukunun bilinen ilkelerindendir.
Buna karşılık, sözü edilen takdir yetkisinin, ancak kamu yararı ve hizmet gerekleri göz ardı edilerek kullanıldığının kanıtlanması ya da idari yargı merciince saptanması halinde, sözü edilen bu durumun dava konusu idari işlemin neden ve amaç yönlerinden hukuka aykırılığı nedeniyle iptalini gerektireceği hususunun yerleşmiş yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunduğunu da vurgulamak gerekir.
Uyuşmazlık konusu olayda; dava dosyasına sunulan bilgi ve belgelerin değerlendirilmesinden, idarenin mevzuat uyarınca sahip olduğu takdir yetkisinin kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırı kullanıldığına dair herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığı, dava konusu işlemin, davacının geçmiş hizmetleri ve görevin niteliği göz önünde bulundurularak, hizmetin daha etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla kamu yararı ile hizmet gereklerine uygun olarak tesis edildiği anlaşıldığından,daire başkanlığı görevini yürüten davacının, bu görevinden alınarak 1. derece uzman kadrosuna atanmasına ve söz konusu kadroya …’in atanması yolunda tesis edilen dava konusu işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesine dayanılarak hüküm kurulması gerekirken, kararda; bu gerekçenin yanı sıra, “daire başkanlığı kadrosunun da üst düzey kadro olduğunun kabulüyle, bu kadrolara ilişkin olarak davalı idarenin atama ve görevden alma konusunda takdir yetkisinin daha geniş olduğu…” değerlendirmesine yer verilmiş olmasında hukuki isabet bulunmamakta ise de; davanın reddi yolunda verilen kararda yer verilen diğer gerekçenin hukuka uygun bulunması karşısında, bu husus, anılan kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVACININ TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … günlü, E:… , K:… sayılı kararın yukarıda belirtilen gerekçe ile ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan davacı üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanun’un 7035 sayılı Kanun ile değişik 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesine gönderilmesine, 16/02/2023 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.

(X) KARŞI OY :
657 sayılı Kanun’un 76. maddesi ile davalı idareye, personelini atama konusunda takdir yetkisi tanındığı açık olup; bu yetkinin ancak, kamu yararı ve hizmet gerekleri göz ardı edilerek kullanıldığının kanıtlanması ya da idari yargı merciince saptanması halinde, sözü edilen bu durumun dava konusu idari işlemin neden ve amaç yönlerinden hukuka aykırılığı nedeniyle iptalini gerektireceği yargı içtihatlarıyla kabul edilmiş bulunmaktadır.
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun “Personel istihdamı” başlıklı 22. maddesinin 1. fıkrasında; “Büyükşehir belediyesi personeli büyükşehir belediye başkanı tarafından atanır. Personelden müdür ve üstü unvanlı olanlar ilk toplantıda büyükşehir belediye meclisinin bilgisine sunulur.” hükmü düzenlenmiştir.
Dava dosyasına sunulan bilgi ve belgelerin incelenmesinden; davacının,13/11/1981 tarihinde Antalya Akdeniz Belediyeler Birliğinde muhasebe memuru olarak göreve başladığı, 1993-1997 yılları arasında Antalya Muratpaşa Belediye Başkanlığında aynı görevi icra ettiği,1997-2001 yılları arasında aynı Belediye Başkanlığında memur, 2001-2010 yılları arasında ise şef olarak görev yaptığı, 01/10/2010 tarihinde Antalya İl Özel İdaresine, 30/03/2014 tarihinde Antalya Büyükşehir Belediyesine, 23/05/2014 tarihinde ise ASAT … Müdürlüğüne şef olarak atandığı, 19/09/2014-04/01/2016 tarih aralığında ASAT … Müdürlüğünde Daire Başkanı, 05/01/2016-30/04/2019 tarih aralığında da … Büyükşehir Belediyesinde Daire Başkanı olarak görev yaptığı, … günlü, … sayılı dava konusu işlem ile daire başkanlığı görevinden alınarak, uzman kadrosuna atandığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık konusu olayda, davacının geçmiş hizmetlerinin değerlendirilmesinden, kariyer ve liyakat ilkelerine uygun olarak daire başkanlığına atandığı, daire başkanı olarak görev yaptığı süre zarfında, söz konusu göreviyle ilgili olarak hakkında hiçbir adli ve idari soruşturma açılmadığı gibi, disiplin cezası da almadığı ve görevinde başarısız veya yetersiz olduğu yönünde nesnel ve hukuken kabul edilebilir bilgi ve belgenin dosyada bulunmadığı görülmektedir.
Bu durumda, davacının daire başkanlığı görevinden alınmasını gerektirecek somut bir tespitin davalı idarece sunulamaması karşısında, kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırı olarak davacının daire başkanlığı görevinden alınarak, uzman olarak atanması ve söz konusu kadroya …’in atanması yolunda tesis edilen dava konusu işlemlerde hukuka uyarlık, davanın reddi yolunda … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı karara karşı davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun reddine ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … günlü, E:… , K:.. sayılı kararda hukuki isabet görülmediği gerekçesiyle, temyize konu kararın bozulması gerektiği oyuyla çoğunluk kararına katılmıyoruz.