Danıştay Kararı 2. Daire 2022/4516 E. 2023/880 K. 02.03.2023 T.

Danıştay 2. Daire Başkanlığı         2022/4516 E.  ,  2023/880 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2022/4516
Karar No : 2023/880

KARARIN DÜZELTİLMESİNİ İSTEYEN TARAFLAR:
1-DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
2-DAVALI : … Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN ÖZETİ : 4. Sınıf emniyet müdürü olarak görev yapan davacının, bir üst rütbe olan 3. sınıf emniyet müdürü rütbesine terfi ettirilmemesine ilişkin 2012 yılı Yüksek Değerlendirme Kurulu kararının iptali ile bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı özlük ve parasal hakların işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açtığı davada; dava konusu işlemin iptali ile yoksun kalınan özlük ve parasal hakların işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığı yolunda … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:… , K:… sayılı kararın onanmasına ilişkin Danıştay İkinci Dairesinin 13/09/2022 günlü, E:2022/1649, K:2022/4056 sayılı kararının; aleyhe olan kısımlarının davacı ve davalı idare tarafından, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanunla değişik 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.

KARAR DÜZELTME TALEBİNDE
BULUNAN TARAFLARIN İDDİALARI :
1- Davacının İddiaları: Davacı tarafından; özlük ve parasal hakların işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemine ilişkin olarak kabul kararı verilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
2- Davalı İdarenin İddiaları: Davalı idare tarafından; emniyet hizmetleri sınıfı personelinin rütbe terfi işlemlerinin 3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu’nun 4638 sayılı Kanun ile değişik 55. maddesi ve Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışmalarına İlişkin Yönetmelik uyarınca kıdem ve liyakat kriterleri birlikte değerlendirilmek suretiyle, kamu yararı ve hizmet gereklerine göre boş kadro ve ihtiyaç durumu göz önünde bulundurularak yapıldığı, emsal yargı kararları ve yasal mevzuat uyarınca idarenin takdir yetkisi bulunduğu ileri sürülerek, kararın düzeltilmesi istenilmektedir.

TARAFLARIN CEVAPLARI :
1- Davacının Cevabı : Davalı idarenin isteminin reddi gerektiği yolundadır.
2- Davalı İdarenin Cevabı : Davacının isteminin reddi gerektiği yolundadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Karar düzeltme istemlerinin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İkinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı Kanun’un Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi hükmüne uygun bulunduğundan, davalı idarenin karar düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay İkinci Dairesince verilen 13/09/2022 günlü, E:2022/1649, K:2022/4056 sayılı kararı kaldırılarak uyuşmazlık yeniden incelendi:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
4. sınıf emniyet müdürü olarak görev yapmakta iken resen emekliye sevk edilen davacı, görevde olduğu dönemde, 3. sınıf emniyet müdürü rütbesine terfi durumunun değerlendirilmesi için 2012 yılı Yüksek Değerlendirme Kurulu gündemine alınmış ve hakkında “terfi etmez” kararı verilmiştir.
Bunun üzerine, davacının 3. sınıf emniyet müdürü rütbesine terfi ettirilmemesine ilişkin söz konusu kararın iptali ile bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı özlük ve parasal hakların işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle temyizen incelenen dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu’nun dava konusu işlemin tesis edildiği tarih itibarıyla yürürlükte bulunan 4638 sayılı Yasa ile değişik 55. maddesinde; terfilerin kıdem ve liyakata göre yapılacağı, her bir rütbe için belirlenen zorunlu bekleme süreleri sonunda bir üst rütbeye terfii edebilmek için bekleme süresi kadar olumlu sicil alınması ve bir üst rütbede boş kadronun olması gerektiği; kıdem sırasının her yıl duyurulacağı; polis amirlerinin bir üst rütbeye terfiinde bu rütbedeki fiili çalışma süresinin esas alınacağı ve kıdem sırasının tesbitinde bulunulan rütbeye terfi tarihinin esas alınacağı hükme bağlanmıştır.
Anılan Kanuna dayanılarak 10/08/2001 günlü, 24489 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışmalarına İlişkin Yönetmelik’in 9. maddesinde, polis amirlerinin rütbelere terfilerinin, aynı Yönetmelik’in 11. maddesinde belirtilen şartları taşımak kaydıyla kıdem ve liyakata göre yapılacağı; 11. maddesinde, polis amirlerinin bir üst rütbeye yükselmesi için, üst rütbede boş kadro bulunmasının; bulundukları rütbede 10. maddede gösterilen bekleme süresi kadar fiilen çalışmış olmalarının; bekleme süresi içerisinde, zorunlu en az bekleme süresi kadar olumlu sicil almış olmalarının gerektiği; 14. maddesinde, Devlet memurluğunu sona erdirecek veya meslekten çıkarmayı gerektirecek suçlardan dolayı haklarında adli veya idari soruşturma açılanların rütbe terfi işlemlerinin, kurullarca haklarında rütbe terfilerine karar verilmiş olsa dahi durdurulacağı; 15. maddesinde, kıdemin tespitinde, polis amirlerinin bulundukları rütbeye atandıkları tarih ve rütbe terfiinde değerlendirilen çalışma sürelerinin esas alınacağı; 16. maddesinde, kıdem sırasının tespitinde; bulunulan rütbeye atanma tarihi önce olanın, aynı tarihte terfi edenlerden, bulundukları rütbedeki zorunlu en az bekleme sürelerinde almış oldukları son üç yıl sicil notlarının ortalaması yüksek olanın, sicil notlarının eşitliği halinde bulunduğu rütbede ödül ve takdirnamesi fazla olanın, ödül ve takdirnamelerin sayıca eşitliği halinde ise sicil numarası daha küçük olanın, diğerine göre daha kıdemli sayılacağı; 24. ve 25. maddelerinde ise, Merkez veya Yüksek Değerlendirme Kurullarının, terfi edecek personel hakkında; bulunduğu rütbede, affa uğramış olsa bile, adli mercilerce verilen kararlar ve bu kararlara dayanak olan fiillerini, bulunduğu rütbede, affa uğramış olsa bile, disiplin kurullarınca verilen disiplin cezalarını veya soruşturma bilgilerini ve bu soruşturmalara dayanak olan fiil ve hareketlerini, sicil, ödül ve takdirname bilgilerini, meslek içerisindeki bilgi, beceri ve davranışlarını değerlendirerek edinecekleri kanaate göre oy çokluğu ile karar verecekleri kurala bağlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen Kanun ve Yönetmelik hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; bir amirin bir üst rütbeye terfi ettirilip ettirilemeyeceği konusundaki temel iki ölçütün, kıdem ve liyakat olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre, bir terfi döneminde terfi etmeyi hak eden amirlerin kıdemlerine göre sıralanmasından sonra, belirlenen sıralamaya göre her birinin liyakat yönünden değerlendirilmesi, liyakat yönünden yeterli görülenlerin terfi ettirilmesi, yeterli görülmeyenlerin ise terfi ettirilmemesi gerekmektedir. Liyakatin yerinde olup olmadığının değerlendirilmesinde ise, personelin aldığı sicil, ödül ve takdirnameler, eğitim ve öğrenimle kazanılan bilgi, beceri ve davranışlar ile geçmişte alınmış cezalar, geçirilen ve devam eden soruşturmaların niteliği bir bütün olarak dikkate alınmalıdır.
Davalı idarenin, ilgili personelin bir üst rütbeye terfi ettirilmesi konusunda takdir yetkisi bulunduğu açık ise de, bu yetkinin; mevzuatta öngörülen kıdem, sicil, ödül ve takdirnameler, eğitim ve öğrenimle kazanılan bilgi, beceri ve davranışlar ile geçmişte alınmış cezalar, geçirilen ve devam eden soruşturmalar gibi ölçütler gözetilerek kullanılması, belirtilen ölçütlerin terfi işlemlerinde uygulanması sırasında da eşit, objektif ve istikrarlı bir uygulamanın sağlanması, hukuk devleti ilkesinin gereğidir. Eşit, objektif ve istikrarlı bir uygulama yapılıp yapılmadığının ise, ancak, söz konusu ölçütlerin, terfi işlemlerinde nasıl dikkate alındığının idarece açıklanması sonucunda anlaşılabileceği açıktır.
Bir başka anlatımla; belli bir tarihe kadar bulunduğu rütbedeki zorunlu çalışma süresini tamamlayan ve terfi incelemesine tabi tutulan personelin yer aldığı bir liste incelendiğinde; listede yer almasına rağmen terfi ettirilmediği için bu işlemi dava konusu eden davacıya göre, daha kıdemli olması nedeniyle listede davacının önünde yer alan; ancak, davacıya göre, örneğin “daha çok sayıda” ve/veya “daha ağır” disiplin cezası aldığı anlaşılan bir veya birden fazla personelin rütbe terfii yapılırken, davacının rütbe terfii yaptırılmaması, eşit ve objektif bir uygulama olarak kabul edilemez. Aynı durumun; davacıdan daha kıdemsiz olması nedeniyle anılan listede davacıdan sonra yer alan, ancak davacıya göre daha çok sayıda ve/veya daha ağır disiplin cezası aldığı veya daha düşük performans puanı olduğu görülen bir veya birden fazla personelin üst rütbeye terfii yapılırken, davacının terfi ettirilmemesi işlemi için de geçerli olduğu tartışmasızdır.
Öte yandan, UYAP kayıtları ve 29/10/2016 günlü, 29872 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye ekli (2) sayılı listenin incelenmesinden, davacının 4. sınıf emniyet müdürü olarak görev yapmakta iken, resen emekliye sevk edildiği, sonrasında ise, milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen FETÖ/PDY terör örgütüne aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olduğundan bahisle anılan Kanun Hükmünde Kararnamenin (2) sayılı listesinde ismine yer verilmek suretiyle rütbesinin alındığı görülmüştür.
Bilindiği üzere, idari işlemlerin hukuka uygunluğunun yargısal denetimi, kural olarak söz konusu işlemlerin tesis edildikleri tarihteki hukuki duruma göre yapılması esas ise de, dava konusu edilen işlemlerin niteliğine göre idari işlemin tesis edildiği tarihten önceki dönemi ilgilendirmesi koşuluyla, yargılama sürecinde veya daha sonra ortaya çıkan tüm bilgi ve belgelerin işlemin hukuka uygunluk denetimi değerlendirmesinde göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
Nitekim, Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 18/07/2017 günlü, E:2016/7162, K:2017/4786 sayılı kararında ve Türkiye Büyük Millet Meclisince “Fetullahçı Terör Örgütü” (FETÖ/PDY) 15 Temmuz 2016 Tarihli Darbe Girişimi İle Bu Terör Örgütünün Faaliyetlerinin Tüm Yönleriyle Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonunun Mayıs 2017 Raporunda yer verilen; Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ/PDY) ve/veya “Paralel Devlet Yapılanması” (PDY) olarak isimlendirilen örgütün 1960’lı yıllarda kurulduğu, büyük bir gizlilik ve takiye içinde Devleti ele geçirmek amacıyla yasadışı faaliyetlerde bulunduğu tespitleri dikkate alındığında, davacıya isnat olunan “FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütüne aidiyeti, iltisakı veya irtibatı” bulunması eyleminin, 21/07/2016 tarihinde ülke genelinde olağanüstü hal ilan edilmesinden çok daha önceki süreçte de gerçekleştirilmesini mümkün olduğu, silahlı terör örgütüne aidiyet, iltisak veya irtibatın bir anda ortaya çıkmasının mümkün olmadığı, örgütün yapılanma yöntemi de göz önünde bulundurulduğunda üyelik, aidiyet, iltisak veya irtibatın uzun bir süreci kapsadığı, yalnızca belli bir terfi dönemiyle sınırlı olarak ortaya çıktığının kabulüne olanak bulunmamaktadır.
Gelinen aşamada meydana gelen yeni hukuki durumlar, davacının 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile rütbesinin alınmış olması ile rütbesinin alınmasına konu fiilin (silahlı terör örgütüne aidiyet, iltisak veya irtibatının bulunması) temadi etmesi, nitelik ve ağırlığı gözetilerek, davacının aldığı sicil, ödül ve takdirnameler, eğitim ve öğrenimle kazanılan bilgi, beceri ve davranışların, örgütün büyük bir gizlilik ve takiye içinde Devleti ele geçirmek amacıyla yasadışı faaliyetlerde bulunduğu da dikkate alındığında, 2012 yılı terfi döneminde, mevcut listedeki personelin rütbe terfiine ilişkin olarak yukarıda değinilen hususlar da gözönünde bulundurularak, davacının durumunun liyakat yönünden “yeniden” değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu durumda; Mahkemece bir bütün olarak tüm liyakat koşullarının (örneğin uyarma-kınama-aylıktan kesme cezalarının, yazılı-sözlü sınav ve yöneticilikle ilgili hizmet içi eğitim sonunda yapılan sınav notlarına ilişkin bilgilerin ve adli-idari soruşturma bilgilerinin) araştırılması ve bu koşulların, terfi listesinde yer alıp terfi eden tüm personele kıyasla davacı açısından eşit, objektif ve istikrarlı şekilde uygulanıp uygulanmadığı değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, anılan araştırma ve değerlendirme yapılmaksızın verilen kararda hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVALI İDARENİN TEMYİZ İSTEMİNİN KABULÜNE,
2. … İdare Mahkemesince verilen … günlü; E:… K:… sayılı kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun temyize konu kararın verildiği tarih itibarıyla yürürlükte olan haliyle 49. maddesinin 1/b fıkrası uyarınca BOZULMASINA,
3. Aynı maddenin 3622 sayılı Yasa ile değişik 3. fıkrası uyarınca, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen İdare Mahkemesine gönderilmesine, 02/03/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.