Danıştay Kararı 2. Daire 2022/3936 E. 2022/6430 K. 13.12.2022 T.

Danıştay 2. Daire Başkanlığı         2022/3936 E.  ,  2022/6430 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2022/3936
Karar No : 2022/6430

KARARIN DÜZELTİLMESİNİ
İSTEYEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Elektrik San. İmal. ve Taah. A. Ş.
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın onanmasına ilişkin Danıştay İkinci Dairesinin 27/10/2021 günlü, E:2021/12885, K:2021/3818 sayılı kararının; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem : Dava, mülkiyeti Hazineye ait taşınmazın fuzulen işgal edildiğinden bahisle davacı şirket adına tahakkuk ettirilen ecrimisil alacağının 20.353,00-TL’lik kısmının cebren tahsili için davacı şirket adına düzenlenen ödeme emrinin iptali için açılan davanın reddedilerek kesinleşmesi üzerine, söz konusu amme alacağının % 10 zamlı olarak tahsil edilmesi amacıyla düzenlenen … günlü, … sayılı (… no’lu) vergi/ceza ihbarnamesinin iptali istemiyle açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti : Danıştay Onuncu Dairesince karar düzeltme aşamasında verilen 25/12/2017 günlü, E:2016/15662, K:2017/6072 sayılı bozma kararına uyularak bozulan kısım yönünden yapılan yeniden inceleme sonucu verilen … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararla; davacı tarafından 5736 sayılı Kanun’dan yararlanmak amacıyla feragat dilekçesi verilen dava konusu ceza ihbarnamesinin dayanağı ödeme emrinin iptali için davada, Mahkemece karar verilmesine yer olmadığına kararı verilmesi gerekirken; bu hususun göz önünde bulundurulmaksızın davanın reddi yolunda karar verilmiş olmasının davacının haksız çıktığı anlamına gelmeyeceği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Daire Kararının Özeti : Davalı idarenin temyiz başvurusu üzerine, Danıştay İkinci Dairesinin 27/10/2021 günlü, E:2021/12885, K:2021/3818 sayılı kararıyla, temyize konu İdare Mahkemesi kararı onanmıştır.

KARAR DÜZELTME TALEBİNDE
BULUNANIN İDDİALARI : Davalı idare tarafından; temyiz dilekçesinde belirtilen itirazların dikkate alınmadığı, işlemin hukuka uygun olduğu ileri sürülerek, Danıştay İkinci Dairesince verilen kararın düzeltilmesi istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN CEVABI : Cevap verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Karar düzeltme isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının gerekçesi değiştirilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İkinci Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı Kanun’un Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi hükmüne uygun bulunduğundan, davalı idarenin karar düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay İkinci Dairesinin 27/10/2021 günlü, E:2021/12885, K:2021/3818 sayılı kararı kaldırılarak uyuşmazlık yeniden incelendi:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Dava, mülkiyeti Hazineye ait taşınmazın fuzulen işgal edildiğinden bahisle davacı şirket adına tahakkuk ettirilen ecrimisil alacağının 20.353,00-TL’lik kısmının cebren tahsili için davacı şirket adına düzenlenen ödeme emrinin iptali için açılan davanın reddedilerek kesinleşmesi üzerine, söz konusu amme alacağının % 10 zamlı olarak tahsil edilmesi amacıyla düzenlenen … günlü, … sayılı (… no’lu) vergi/ceza ihbarnamesinin iptali istemiyle açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT :
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 55. maddesinde; amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 15 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı, 58. maddesinin 1. fıkrasında; kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde dava açabileceği; 5. fıkrasında da itirazda tamamen veya kısmen haksız çıkan borçludan, hakkındaki itirazın reddolunduğu miktardaki amme alacağının % 10 zamla tahsil edileceği kurala bağlanmıştır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 58. maddesinin 5. fıkrasının Anayasa’ya aykırı olduğu iddiasıyla itiraz yolu ile başvuru yapılmış, Anayasa Mahkemesinin 24/04/2022 günlü, E:2021/119, K:2022/48 sayılı kararı ile ” 14. İtiraz konusu kural, borca itiraz eden borçlunun bu itirazında tamamen veya kısmen haksız çıkması durumunda hakkındaki itirazın reddedildiği miktardaki kamu alacağının %10 zamla tahsil edileceğini öngörmek suretiyle borçlunun mal varlığında azalmaya sebep olduğundan, mülkiyet hakkına yönelik bir sınırlama oluşturmaktadır.

21. Kuralla ödeme emrine karşı açılan davada tamamen veya kısmen haksız çıkan borçludan, hakkındaki itirazın reddolunduğu miktardaki kamu alacağının %10 zamla tahsil edilmesi öngörülmektedir. Böylece kuralla gereksiz yere dava açılmasını zorlaştırmak suretiyle kamu alacağının tahsilinin sürüncemede bırakılmasının önlenmesi şeklindeki kamu yararının amaçlandığı anlaşılmaktadır. Ancak kuralın Anayasa’ya aykırı olmadığının söylenebilmesi için kuralla getirilen sınırlamanın anayasal bağlamda meşru bir amaca dayanması yeterli olmayıp ölçülü olması da gerekir.

27. Yürütmenin durdurulmasına karar verilmediği sürece ödeme emrine karşı dava açılması tahsil işlemlerini durdurmadığından ve idare kamu alacağının tahsili işlemlerine devam ettiğinden, bu dava alacağın tahsili açısından geciktirici veya zorlaştırıcı bir etki doğurmaz. Bu itibarla ödeme emrine karşı dava açılmasını caydırıcı nitelikteki kuralın tahsilatı hızlandırma etkisi dolaylı ve sınırlıdır. Böylece kuralın, gereksiz yere dava açılmasının zorlaştırılması suretiyle kamu alacağının tahsilinin sürüncemede bırakılmaması şeklindeki amacın gerçekleştirilmesi için elverişli olmadığı sonucuna varılmıştır.
29. Kuralda haksız çıkma zammının hesaplanması açısından tutar olarak ya da borcun aslına oranla bir üst sınır öngörülmemiştir. Bu bağlamda haksız çıkma zammının hesaplanmasında borcun aslı ve ferileri birlikte değerlendirildiğinden feri alacakların tutarına göre kamu borçluları, kamu alacağının aslına kıyasla önemli bir tutarda haksız çıkma zammı ödemek durumunda kalabilirler. Ayrıca kural mahkemelerin somut durumunun özelliklerini değerlendirmesini sağlamamakta ve hâkime herhangi bir takdir yetkisi de tanınmamaktadır.
30. Bu kapsamda, gereksiz yere dava açılmasını zorlaştırmak suretiyle kamu alacağının tahsilinin sürüncemede bırakılmasının önlenmesine yönelik kamusal yarar ile kamu borçlularına yüklenen külfet arasında orantısızlık bulunmaktadır. Bu itibarla kuralın mülkiyet hakkına ölçüsüz bir sınırlama getirdiği sonucuna ulaşılmıştır.
31. Öte yandan ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davanın reddedilmesi durumunda borcun %10 zamla birlikte tahsil edilecek olması nedeniyle kural hak arama özgürlüğünü de sınırlamaktadır.

36. Anayasa Mahkemesi 3/2/2011 tarihli ve E.2009/83, K.2011/29 sayılı kararıyla ödeme emrinin sebebini oluşturan işlemlere karşı dava açılmasının önünde bir engel bulunmadığı, ödeme emrine karşı dava yargı yolunun kapatılmadığı, mahkemelerin ödeme emrine karşı açılan davayı inceleyerek gerekli kararları vermekten alıkonulmadığı gerekçesiyle haksız çıkma zammının hak arama özgürlüğüne aykırı olmadığına karar vermiştir. Ancak Anayasa Mahkemesi sonraki kararlarında yargı yoluna başvurmayı önemli ölçüde zorlaştırıcı ve caydırıcı kuralların hak arama özgürlüğünü sınırladığı sonucuna varmıştır(AYM, E.2013/40, K.2013/139, 28/11/2013; Yıldız Eker, [GK], B. No: 2015/18872, 22/11/2018, §§ 54-57).
37. Bu yönüyle yargı yoluna başvurmayı zorlaştırması ve caydırması nedeniyle hak arama özgürlüğünü sınırlayan kuralın Anayasa’nın 13. maddesi yönünden de incelenmesi gerekir. Bu bağlamda mülkiyet hakkı yönünden ölçülülük ilkesi açısından yapılan değerlendirmeler hak arama özgürlüğü yönünden de geçerlidir.
38. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 13., 35. ve 36. maddelerine aykırıdır.” gerekçesiyle 6183 sayılı Kanun’un 58. maddesinin 5. fıkrasının iptaline karar verilmiştir.
Öte yandan; bir kanun ya da kanun hükmünde kararnamenin uygulanması nedeniyle dava açmak durumunda kalan ve Anayasa’nın 153. maddesi uyarınca itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurma hakkına sahip olan kişilerin de, kendi hak ve menfaatlerini ihlal eden kuralın iptal davası veya itiraz yoluyla yapılan başvuru sonucunda, Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş olması durumunda bu kararın hukuki sonuçlarından yararlanmaları gerekir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Temyizen incelenen uyuşmazlıkta, dava konusu işlemin dayanağını oluşturan haksız çıkma zammına ilişkin kuralın Anayasa Mahkemesinin yukarıda anılan kararıyla iptal edildiği ve bu kararın da Resmi Gazete’de yayımlandığı anlaşıldığından; Anayasa’ya aykırılığı nedeniyle iptal edilmiş olan hükme göre davacı hakkında tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu durumda, yasal dayanağı kalmayan dava konusu haksız çıkma zammına ilişkin işlemde hukuka uyarlık, İdare Mahkemesi kararında ise sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVALI İDARENİN TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE;
2. … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın, yukarıda yer verilen gerekçeyle ONANMASINA,
3.Temyiz ve karar düzeltme giderlerinin istemde bulunan davalı idare üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 13/12/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.