Danıştay Kararı 2. Daire 2022/3819 E. 2022/6673 K. 20.12.2022 T.

Danıştay 2. Daire Başkanlığı         2022/3819 E.  ,  2022/6673 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2022/3819
Karar No : 2022/6673

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem : Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı bünyesinde … olarak görev yapan davacı, şube müdürlüğü kadrosuna atanmasına ilişkin Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığının … tarih ve … sayılı işleminin iptali ile işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının ödenmesine karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti : … İdare Mahkemesinin … günlü, E:… K:… sayılı kararıyla; uyuşmazlıkta, davalı idare emrinde … olarak görev yapan davacının, bu görevinden alınarak …olarak atanmasına davalı idarece herhangi bir somut gerekçe gösterilmediği gibi davacının görevinde başarısızlığı ya da yetersizliğinin bulunup bulunmadığı hususunda bir değerlendirme yapılmasına olanak sağlayacak nedenlerin de ortaya konulmadığının görüldüğü, bu durumda, daire başkanı olarak görev yapan davacı hakkında yapılmış herhangi bir soruşturma veya verilmiş bir disiplin cezasının olmadığı, görevinde başarısız ya da yetersiz olarak kabul edilmesini haklı kılacak somut bir nedenin ortaya konulmadığı dikkate alındığında, salt takdir yetkisi kullanılarak tesis edilen dava konusu idari işlemde gerek mevzuat gerekse Anayasa Mahkemesi ve Danıştayın istikrar kazanmış içtihatlarında vurgulanan temel ilkeler bağlamında, normal şartlarda atanabileceği kadro derecesinden alt düzeyde bir göreve atanması nedeniyle hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varıldığı, öte yandan, davacının, hukuka aykırılığı yargı kararı ile saptanan işlem nedeniyle uğradığı zararın tazmininin Anayasal bir zorunluluk olup, idari işlemler nedeniyle davacının yoksun kaldığı parasal haklarının tazmin edilmesi gerektiği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline, işlem nedeniyle davacının yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının davacıya ödenmesine hükmedilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi Kararının Özeti : …Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin temyize konu kararıyla; istinaf başvurusuna konu kararın usul ve hukuka uygun olduğu ve kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmadığı belirtilerek, istinaf başvurusunun reddine hükmedilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, görevde yükselme sınavına tabi olmayan yönetici kadrolarına atama konusunda idarenin geniş bir tercih ve takdir yetkisi bulunduğu; dava konusu işlemin, kamu yararı amacı ve hizmet gereği ilkeleri doğrultusunda hukuken geçerli sebeplere dayanılarak, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 68 ve 76. maddeleri hükmü ile idareye tanınan takdir yetkisi kapsamında tesis edildiği ileri sürülerek, Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN CEVABI : Cevap verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Bölge İdare Mahkemesi kararının gerekçe eklenerek onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İkinci Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Adana Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı emrinde … kadrosunda görev yapmakta olan davacının, …kadrosuna atanmasına ilişkin … günlü, … sayılı işlemin iptali ile yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının ödenmesine karar verilmesi istemiyle açtığı davada; … İdare Mahkemesince, dava konusu işlemin iptali, davacının tazminat talebinin kabulü ile yoksun kalınan parasal ve özlük hakların davalı idare tarafından davacıya ödenmesi yolunda verilen … günlü, E:…, K:… sayılı karara istinaden 23/12/2020 tarihli Adana Büyükşehir Belediyesi Başkanlık Makamı onayı ile … … kadrosundan … … kadrosuna ataması yapılan davacının, kısa süre sonra … günlü, … sayılı işlem ile … … görevinden alınarak … kadrosunda … olarak atandığı, bu işlemin iptali için açılan davada; … İdare Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında verilen 25/06/2021 tarihli yürütmeyi durdurma kararı uyarınca 05/08/2021 günlü onay ile görevine geri döndürüldüğü, anılan yürütmeyi durdurma kararından sonraki süreçte davalı idare tarafından tesis edilen … günlü, … sayılı işlem ile daire başkanlığı görevinden alınarak, şube müdürü olarak atanması üzerine temyizen incelenen davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT :
Anayasa’nın 138. maddesinin son fıkrasında, “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.” kuralına yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28. maddesinin 1. fıkrasında, “Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez. …” hükmü yer almaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Anayasa Mahkemesi kararlarında, Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, “insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlet” şeklinde tanımlanmıştır.
Anayasa’nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin nitelikleri arasında sayılan hukuk devletinin en önemli unsurlarından birisi “hukuki güvenlik ilkesi”dir. Hukuki güvenlik ilkesi, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. Diğer bir ifadeyle hukuki güvenlik ilkesi, kişilerin hukuksal ilişkiler kurarken tabi olacakları hukuk kurallarını önceden bilmeleri anlamına gelirken, “idari istikrar ilkesi” ise, bu kurallara dayanılarak kazanılan hakların korunacağı güvencesinin kişilere verilmesini ifade etmektedir.
Anayasa’nın 138. ve 2577 sayılı Yasa’nın 28. maddesi uyarınca idarenin, yargı kararının gereğini “aynen” ve “gecikmeksizin” yerine getirmesi zorunluluk olmakla birlikte; idarenin, yargı kararını biçimsel olarak uygulanması sonucunu doğuracak yeni işlem tesisinin de yukarıda anılan ilke ve kurallara aykırılık teşkil edeceği kuşkusuzdur.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının, … görevinden alınarak … atanmasına ilişkin … günlü, … sayılı işlemin iptali istemiyle açtığı davada, … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla işlemin iptaline hükmedildiği, davalı idarenin istinaf başvurusunun ise … Bölge İdare Mahkemesi … Dava Dairesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararı ile reddedildiği ve anılan kararın kesinleştiği, … günlü, … sayılı işlem ile … … görevinden alınarak … kadrosuna … olarak atanması yapıldığı, bu işlemin iptali için açılan davada da; … İdare Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında … tarihli yürütmeyi durdurma kararı verildiği, akabinde … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla işlemin iptaline hükmedildiği, davacının; anılan yargı kararları gereğince tekrar daire başkanı kadrosuna iade edildiği, iade edildikten kısa bir süre sonra dava konusu edilen … günlü, … sayılı işlem ile yeniden şube müdürü kadrosuna atandığı görülmekle birlikte, idarenin, mahkeme kararlarını yerine getirmesi, Anayasa’nın 138. maddesi ve 2577 sayılı Kanun’un 28. maddesi gereği temel bir ödev olup, kararları geciktirme ya da uygulamama gibi bir tercih hakkı olmadığı gibi, iptal kararlarını etkisizleştirecek idari işlemler yapma imkanı ve hakkı da olmadığından, davacının mahkeme kararı gereği görevine iadesini etkisiz kılacak şekilde tesis edilen dava konusu işlemin yargı kararını etkisizleştirmeye yönelik olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu durumda; davalı idare istinaf başvurusunun, yukarıda açıklanan gerekçe de eklenilmek suretiyle reddine karar verilmesi gerekirken, davalı idare emrinde daire başkanı olarak görev yapan davacının bu görevinden alınarak, şube müdürü olarak atanmasına davalı idarece herhangi bir somut gerekçe gösterilmediği, davacının görevinde başarısızlığı ya da yetersizliğinin bulunup bulunmadığı hususunda bir değerlendirme yapılmasına olanak sağlayacak nedenlerin de ortaya konulmadığının görüldüğü, bu durumda, daire başkanı olarak görev yapan davacı hakkında yapılmış herhangi bir soruşturma veya verilmiş bir disiplin cezasının olmadığı, görevinde başarısız ya da yetersiz olarak kabul edilmesini haklı kılacak somut bir nedenin ortaya konulmadığı dikkate alındığında salt takdir yetkisi kullanılarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali, işlem nedeniyle davacının yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının davacıya ödenmesi yolunda verilen Mahkeme kararına karşı yapılan istinaf başvurusun reddine ilişkin temyize konu kararda sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVALI İDARENİN TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. … Bölge İdare Mahkemesi, … İdari Dava Dairesince verilen … günlü, E:…, K:…sayılı kararın yukarıda belirtilen gerekçe eklenmek suretiyle ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan davalı İdare üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanun’un 7035 sayılı Kanun ile değişik 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de …Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesine gönderilmesine, 20/12/2022 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.