Danıştay Kararı 2. Daire 2022/3358 E. 2022/6402 K. 13.12.2022 T.

Danıştay 2. Daire Başkanlığı         2022/3358 E.  ,  2022/6402 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2022/3358
Karar No : 2022/6402

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem: … Bakanlığı … Genel Müdürlüğü … Daire Başkanı olarak görev yapan davacı, … Başkanlığına mimar olarak atanmasına ilişkin … günlü, … sayılı işlemin iptali ile söz konusu işlem nedeniyle yoksun kaldığı maddi ve özlük haklarının iade edilmesine karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararla; üst düzey kamu yöneticilerinin, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 71. ve 76. maddeleri kapsamında atanması ve görevden alınması konusunda idareye daha geniş takdir yetkisi tanındığı ve idarenin, kamu hizmetinin gerekleri doğrultusunda, personelin görevini değiştirme konusunda yasalarla ve idare hukuku ilkelerine dayalı olarak sahip olduğu takdir yetkisini, dava konusu işlemin tesisi sırasında kamu yararı ve hizmet gerekleri dışında subjektif (öznel) nedenlerle kullandığına dair dosyada herhangi bir bilgi ya da belge bulunmadığı dikkate alındığında, kadro derecesi de korunmak suretiyle davacının daire başkanlığı görevinden alınarak, önceki görevlerine uygun olarak mimar görevine atanmasına ilişkin dava konusu işlemde, kamu yararı ve hizmet gerekleri yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı, öte yandan, dava konusu işlem hukuka uygun bulunduğundan, bu işlem nedeniyle tazmini gereken bir özlük hakkı ve parasal hak kaybından sözedilemeyeceği için davacının bu yöndeki talebinin de reddi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine hükmedilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi Kararının Özeti : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin temyize konu kararıyla; Mahkeme kararının kaldırılmasını gerektirecek bir neden bulunmadığı belirtilerek, davalı idarenin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından; dava konusu unvan değişikliği suretiyle atama işleminin kazanılmış haklarını ihlal ettiği, işlemin liyakat ilkesine uygun olmadığı gibi hukuken geçerli bir sebebe de dayanmadığı; görev yaptığı kurum ve kuruluşlarda unvanda yükselerek 32 yıl boyunca başarıyla çalıştığı, kendisine isnat edilen herhangi bir suç veya verilmiş disiplin cezası bulunmadığı da dikkate alındığında, davalı idarenin unvan değişikliği suretiyle atama konusunda sahip olduğu takdir yetkisini hizmet gereklerine uygun biçimde kullanmadığının açıkça anlaşıldığı; 703 sayılı KHK’nin Geçici 1. maddesi uyarınca uygulaması devam eden 375 sayılı KHK’nin Ek 18. maddesi uyarınca uzman olarak atanması gerektiği halde anılan KHK hükmünün uygulanmadığı; aynı durumda bulunan bir kısım personelin uzman olarak atandığı, böylelikle kanun önünde eşitlik ilkesinin ve ayrımcılık yasağının ihlal edildiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN CEVABI : Davalı idare tarafından; 657 sayılı Kanun’un 76. maddesiyle Devlet memurlarının unvan değişikliği suretiyle atanmaları konusunda idareye, kamusal yarar ve hizmet gerekleri doğrultusunda kullanılmak üzere takdir yetkisi verildiği; herhangi bir sınav ve eğitim gerektirmeyen daire başkanlığı unvanı için kazanılmış bir haktan bahsedilemeyeceği, bu konuda, atamaya yetkili amirin yargı kararıyla zorlanamayacak şekilde geniş takdir yetkisinin bulunduğu; dava konusu işlemin, kamu yararı ve hizmet gerekleri gözetilerek tesis edildiği, davacının kazanılmış hak aylık derecesinde veya kadro derecesinde değişiklik meydana getirmediği; davacının temyiz talebinde ileri sürdüğü hususlar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, talebin reddi gerektiği yolunda cevap verilmiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davalı idare bünyesinde beş yıldan fazla süre daire başkanlığı görevini ifa eden, bu süre zarfında görevi ile ilgili olarak hakkında hiçbir adli ve idari soruşturma açılmadığı gibi disiplin cezası da almayan ve görevinde başarısız veya yetersiz olduğu yönünde nesnel ve hukuken kabul edilebilir bilgi ve belge bulunmayan davacının, daire başkanlığı görevinden alınmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmediğinden, davacının temyiz isteminin kabulü ile davanın reddine dair İdare Mahkemesi kararıyla ilgili istinaf başvurusunun reddi yolundaki Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İkinci Dairesince, dosyanın tekemmül ettiği anlaşıldığından davacının yürütmenin durdurulması istemi hakkında bir karar verilmeksizin, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki bilgi ve belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
… Bakanlığının … günlü, … sayılı işlemiyle … Genel Müdürlüğü … Daire Başkanı olarak atanan ve 23/06/2014 tarihinde bu görevine başlayan davacının; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 71. ve 76. maddeleri uyarınca, … günlü, … sayılı işlemle mimar olarak atanması üzerine, anılan işlemin iptali ile işlem nedeniyle yoksun kaldığı maddi ve özlük haklarının iade edilmesine karar verilmesi istemiyle dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT :
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 71. maddesinin 2. fıkrasında, kurumların, memurlarını meslekleri ile ilgili sınıftan genel idare hizmetleri sınıfına veya genel idare hizmetleri sınıfından meslekleri ile ilgili sınıfa, görev ve unvan eşitliği gözetmeden kazanılmış hak aylık dereceleriyle atayabilecekleri; 76. maddesinde ise, kurumların, görev ve unvan eşitliği gözetmeden kazanılmış hak aylık dereceleriyle memurları bulundukları kadro derecelerine eşit veya 68. maddedeki esaslar çerçevesinde daha üst veya kurum içinde aynı veya başka yerdeki diğer kadrolara naklen atayabilecekleri hükme bağlanmıştır.
09/07/2018 günlü, 30473 (3. Mükerrer) sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 703 sayılı KHK’nin Geçici 1. maddesinin 4. fıkrasının; “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte bakanlık veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarında yönetici kadro ve pozisyonlarında bulunup 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin mülga ek 18 inci maddesi hükümleri kapsamında olanlardan yukarıdaki fıkrada yer almayanlar, görevden alındıkları takdirde anılan madde hükümlerine göre işleme tabi tutulur.” yolundaki düzenlemesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin Ek 18. maddesinde;
“22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu ile 27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu hariç olmak üzere, tabi oldukları personel kanununa bakılmaksızın Başbakanlık, bakanlıklar, bağlı ve ilgili kuruluşlar ile başkan ve üyeleri hariç olmak üzere 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (III) sayılı Cetvelde sayılan düzenleyici ve denetleyici kurumlar ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunda;
(…)
c) Ek göstergeleri 3600 (dâhil) ila 6400 (hariç) olarak tespit edilen yönetici kadro veya pozisyonlarında bulunanlar görevden alındıklarında veya görev süreleri sona erdiğinde;
1) Daha önce 657 sayılı Kanunun 36 ncı maddesinin “Ortak Hükümler” bölümünün (A) fıkrasının (11) numaralı bendinde sayılan merkez teşkilatına ait kadrolar ile mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri ve yeterlilikleri aynı veya benzer nitelik arz eden merkez teşkilatına ait kadro veya pozisyonlarda bulunanlar daha önceki bu kadro veya pozisyonlarına,
2) Daha önce (1) numaralı alt bentte belirtilen kadrolarda bulunmayanlardan ek göstergesi 3600 (dâhil) ila 6400 (hariç) olarak tespit edilen yönetici kadro veya pozisyonlarında toplam en az üç yıl görev yapmış olanlar ilgili kuruma ait (1) numaralı alt bentte yer alan kadro veya pozisyonlardan kurumlarınca tespit edilmiş olan kadro veya pozisyonlarına,
atanırlar.(…)” hükmüne yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Yukarıda aktarılan 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümleri ile memurların sınıfları da değiştirilmek suretiyle naklen atanmaları konusunda idareye takdir yetkisi tanındığı açık olup, bu yetkinin ancak kamu yararı ve hizmet gerekleri gözardı edilerek kullanıldığının kanıtlanması ya da idari yargı merciince saptanması halinde, sözü edilen bu durumun dava konusu idari işlemin sebep ve amaç unsurları yönünden hukuka aykırılığı nedeniyle iptalini gerektireceği yargı içtihatlarıyla kabul edilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının, 1994 yılında PTT İşletme Genel Müdürlüğü emrinde mimar kadrosunda göreve başladığı, müteakiben Türk Telekomünikasyon A.Ş. emrinde aynı unvanla görev yaptığı, 2010 yılında 4046 sayılı Kanun’un 22. maddesi gereğince aynı unvanla davalı idare emrine atandığı, 2014 yılında ise daire başkanı olarak atandığı ve dava konusu işlemin tesis edildiği tarihe kadar daire başkanlığı görevine devam ettiği anlaşılmaktadır.
Davacının geçmiş hizmetleri incelendiğinde; idarenin, davacıyı daire başkanlığı kadrosuna 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 76. maddesinde ifadesini bulan takdir yetkisi kapsamında atadığı görülmekte olup, davalı idarenin atama konusunda sahip olduğu bu yetkinin davacıyı görevden alma konusunda da mevcut olduğunun kabulü noktasında tereddüt bulunmamakta ise de; 3600 ek göstergeli daire başkanlığı kadrosunda üç yıldan daha uzun süre görev yapmış olan davacının, 703 sayılı KHK’nin Geçici 1. maddesinin 4. fıkrası uyarınca uygulanmasına devam edilen 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin Ek 18. maddesinin (c) bendinin (2) no’lu alt bendi doğrultusunda, 657 sayılı Kanun’un 36. maddesinin “Ortak Hükümler” bölümünün (A) fıkrasının (11) no’lu bendinde sayılan merkez teşkilatına ait kadrolar ile mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri ve yeterlilikleri aynı veya benzer nitelik arz eden merkez teşkilatına ait kadrolardan birisine atanması gerekirken, mimar kadrosuna atanmasına ilişkin dava konusu işlemde, keza, davanın reddine dair İdare Mahkemesi kararıyla ilgili istinaf başvurusunun reddi yolundaki … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVACININ TEMYİZ İSTEMİNİN KABULÜNE;
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin 2/a fıkrası uyarınca BOZULMASINA,
3. Aynı Kanun’un 6545 sayılı Kanun’la değişik 50. maddesinin 2. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın, kararı veren … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesine,
4. Kullanılmayan …-TL yürütmenin durdurulması harcının davacıya iadesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’na 6545 sayılı Kanun’un 27. maddesi ile eklenen Geçici 8. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 13/12/2022 tarihinde hüküm yönünden oybirliği, gerekçe yönünden oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Dava; … Bakanlığı … Genel Müdürlüğü … Daire Başkanı olarak görev yapan davacının, … Başkanlığına mimar olarak atanmasına ilişkin … günlü, … sayılı işlemin iptali ile söz konusu işlem nedeniyle yoksun kaldığı maddi ve özlük haklarının iade edilmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Dava dosyasının incelenmesinden; … Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesinden 1990 yılında mezun olan davacının, 1994-2014 yılları arasında … Genel Müdürlüğü, … A.Ş. ve davalı idare emrinde mimar ve şef mühendis, 2014-2019 yılları arasında ise davalı idare emrinde daire başkanlığı görevlerinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
657 sayılı Kanun’un 76. maddesi hükmünden anlaşılacağı üzere, kamu görevlilerinin görevlerini ve görev yerlerini değiştirme konusunda idareye takdir yetkisi tanınmakta ise de, bu yetkinin mutlak ve sınırsız olmadığı, kamu yararı ve hizmet gerekleri ile sınırlı olduğu ve bu yönüyle de yargı denetimine tabi bulunduğu tartışmasızdır.
Uyuşmazlık konusu olayda, davacının, davalı idare bünyesinde beş yıldan fazla süre daire başkanlığı görevini ifa ettiği, bu süre zarfında söz konusu görevi ile ilgili olarak hakkında hiçbir adli ve idari soruşturma açılmadığı gibi disiplin cezası da almadığı ve görevinde başarısız veya yetersiz olduğu yönünde de nesnel ve hukuken kabul edilebilir bilgi ve belgenin dava dosyasında bulunmadığı görüldüğünden, davacının daire başkanlığı görevinden alınmasına ilişkin dava konusu işlemde sebep ve maksat unsurları yönünden hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Bu durumda, davacının temyiz isteminin kabulü ile davanın reddine ilişkin Mahkeme kararına karşı davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki Bölge İdare Mahkemesi kararının anılan gerekçe doğrultusunda bozulması gerektiği oyuyla çoğunluk kararına gerekçe yönünden katılmıyorum.