Danıştay Kararı 2. Daire 2022/2359 E. 2023/1085 K. 09.03.2023 T.

Danıştay 2. Daire Başkanlığı         2022/2359 E.  ,  2023/1085 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2022/2359
Karar No : 2023/1085

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Valiliği
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem : İstanbul ili, Şile ilçesi, … Aile Sağlığı Merkezinde aile hekimi olarak görev yapan davacı, ”Amirlerine, maiyetindekilere ve iş sahiplerine fiili tecavüzde bulunmak” fiilini işlediğinden bahisle Aile Hekimliği Ödeme ve Sözleşme Yönetmeliği’nin 13/5 (h) maddesi uyarınca aile hekimliği hizmet sözleşmesinin sona erdirilmesine ilişkin … günlü, … sayılı işlemin iptali istemiyle dava açmıştır.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti : … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla; uyuşmazlığa konu olayda; soruşturma raporu kapsamında davacıya isnat edilen fiili tecavüzde bulunmak fiili kapsamında değerlendirilecek iki olayın bulunduğu, bu olayların ilkinde hemşire C.K.E’nin ”.. Dr. … bu sırada odasından benim sesimi duyarak yanımıza geldi, benim kolumdan tutarak merdivenlerden aşağı çekerek indirdi. .. Dışarıda elini kaldırarak bana vurmaya kalktı. .. Bütün bu yaşananların hepsine Hemşire A. A. şahittir” şeklindeki ifadesine rağmen A. A.’nın 02/06/2020 tarihli ”.. Dr. … tartışma esnasında yanlarına geldi. Ayırmaya ve sakinleştirmeye çalıştı, aşağı inelim şeklinde koluna dokundu ve aşağı indik beraber, orada konuştular, .. El kaldırma olayı olmadı.” şeklindeki ifadesinin C.K.E’nin ifadesini doğrular nitelikte olmadığı, ayrıca soruşturma raporunda hemşire C.K.E.’nin ifadelerinde tutarsızlık söz konusu olduğu ve bu sebeple diğer hususlardaki beyanlarının da gerçekle bağdaşmadığı görüşüne yer verildiği; 03/03/2020 tarihli ikinci olayda ise, Dr. S. Y.’nin ifadesinin soruşturmacı tarafından esas alındığı, ancak davacı ile Dr. S. Y. arasında husumet bulunduğunun aynı soruşturma raporunda ortaya konulduğu, olaya ilişkin hemşire C.K.E. ile Dr. S.Y.’nin ifadelerinin birbiriyle örtüşmediği, hemşire ve doktor dışında …’in fiili tecavüzde bulunduğuna yönelik başkaca bir ifade ve somut bir tespitin de bulunmadığı, davacının ise hemşirenin kendisine saldırdığı ve kendini korumak kastıyla hareket ettiği şeklinde beyanının bulunduğu, alınan ifadeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacının fiili tecavüzde bulunduğuna ilişkin eylemin, hiç bir şüpheye yer bırakmayacak, kesin bir şekilde ortaya konulamadığının görüldüğü; dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler, soruşturma raporu, konuya ilişkin alınan ifadeler birlikte incelenip değerlendirildiğinde, davacıya isnat fiilin, davalı idare tarafından hukuken kabul edilebilir, geçerli, somut ve objektif bilgi, belge ve ifadelerle ortaya konulamaması nedeniyle isnat edilen fiilin sübuta ermediği sonucuna varıldığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline hükmedilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi Kararının Özeti : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin temyize konu kararıyla; aynı aile sağlığı merkesinde çalışan hemşire C.K.E. ile davacı arasında yaşanan olaylar nedeniyle tutulan tutanaklar ve yapılan şikayetler üzerine, bu tutanaklardaki iddiaların araştırılması amacıyla İstanbul İl Sağlık Müdürlüğünün … günlü, … sayılı oluruna istinaden disiplin soruşturması başlatıldığı, 01/04/2020 tarihinde başlatılan ve 21/09/2020 tarihinde bitirilen soruşturma sonunda düzenlenen raporda soruşturmacı tarafından; davacının, 657 sayılı Kanun’un 125. maddesinin birinci fıkrasının E bendinin (g) alt bendinde düzenlenen, ”memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak” fiilini işlediğinin sabit görüldüğünden bahisle, Aile Hekimliği Ödeme ve Sözleşme Yönetmeliği’nin 13/1-(h) maddesi uyarınca sözleşmesinin feshedilmesinin önerildiği, bu öneri doğrultusunda, İstanbul Valiliğince … günlü, … sayılı savunma istem yazısı ile davacıdan; 657 sayılı Kanun’un 125. maddesinin birinci fıkrasının E bendinin (g) alt bendinde düzenlenen, ”memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak” fiilini işlediğinden dolayı cezalandırılmasının önerildiği belirtilerek savunmasının istendiği, verilen savunma sonrasında dava konusu işlemle; davacının, ”Amirlerine, maiyetindekilere ve iş sahiplerine fiili tecavüzde bulunmak” fiilini işlediğinden bahisle Aile Hekimliği Ödeme ve Sözleşme Yönetmeliği’nin 13/5(h) maddesi uyarınca sözleşmesinin feshine karar verildiğinin anlaşıldığı; soruşturmacı tarafından, davacının 657 sayılı Kanun’un 125/E-(g) maddesinde tanımlanan fiili işlediğinin sabit görüldüğünden bahisle cezalandırılması önerilip, bu öneri doğrultusunda davacıdan savunma istendiği, buna karşın davacının sözleşmesinin, 657 sayılı Kanun’un 125. maddesinin E bendinin (f) alt bendinde düzenlenen, ”Amirlerine, maiyetindekilere ve iş sahiplerine fiili tecavüzde bulunmak” fiilini işlediğinden bahisle tesis edildiği, soruşturmacı tarafından önerilen ve davacının savunmasının istendiği fiilin dışında bir fiil nedeniyle tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle davalı idare istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen gerekçeyle reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından; dava konusu işlemde şikayet konusunun ne olduğunun davacı tarafından bilindiği, ceza tatbikinin farklı yasa maddesine dayanılarak tesis edilmesinin maddi durumu değiştirmediği, dolayısıyla dava konusu işlemin hukuka aykırılığından bahsedilemeyeceği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN CEVABI : Cevap verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Bölge İdare Mahkemesi kararının gerekçesi değiştirilmek suretiyle onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İkinci Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
İstanbul ili, Şile ilçesi, … Aile Sağlığı Merkezinde aile hekimi olarak görev yapan davacı tarafından, ”Amirlerine, maiyetindekilere ve iş sahiplerine fiili tecavüzde bulunmak” fiilini işlediğinden bahisle aile hekimliği hizmet sözleşmesinin sona erdirilmesine ilişkin … günlü, … sayılı işlemin iptali istemiyle temyizen incelenmekte olan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT :
30/12/2010 günlü, 27801 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren (Mülga) Aile Hekimliği Ödeme ve Sözleşme Yönetmeliği’nin “Sözleşmenin yetkili merci tarafından sona erdirilmesi” başlıklı 13. maddesinde “Aşağıdaki hâllerde, sözleşmeyle çalıştırılan aile hekimi ve aile sağlığı elemanının sözleşmesi, feshi gerektiren fiilin kişiye tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde alınan savunmalar uygun görülmediği takdirde, vali tarafından herhangi bir ihbar veya ikaza gerek duyulmadan sona erdirilir:
a) Aile hekimine kayıtlı kişi sayısının aralıksız iki aydan fazla süreyle (aylık yapılan üçüncü bildirimde) bin kişinin altına düşmesi.
b) 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (4), (5) ve (7) numaralı alt bentlerinde yer alan şartlar ile bu Yönetmelikte belirtilen şartların taşınmadığının anlaşılması veya bu şartların sonradan kaybedilmesi.
c) 7 nci maddede belirtilen faaliyetlerde bulunulduğunun tespit edilmesi.
ç) Kurumundan aylıksız veya ücretsiz izinli sayılanlar hakkında, yüksek disiplin kurullarınca verilen Devlet memurluğundan çıkarma cezasına veya sözleşmenin sona erdirilmesine dair kararın valiliğe bildirilmesi.
d) Çalışanın kadrosu veya pozisyonundan istifa etmesi.
e) Mücbir sebepler hariç, özürsüz ve kesintisiz olarak on gün görev başında bulunulmaması.
f) Sağlık sebebiyle bir sözleşme döneminde yüzseksen günü aşan süreyle görevin ifa edilememesi.
g) Eczane veya medikal firmaları, beşerî ilaç firmaları veya özel sağlık kuruluşları gibi mesleği ile ilgili alanlarda faaliyet gösteren gerçek kişiler veya özel hukuk tüzel kişilerinin temsilcileri ile etik dışı haksız çıkar ilişkisinde bulunulduğunun tespit edilmesi.
ğ) Menfaat karşılığında gerçeğe aykırı rapor ve belge düzenlendiğinin tespit edilmesi.
h) 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125 inci maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinde yer alan fiil ve hâllerin işlendiğinin tespit edilmesi.
ı) Gözaltına alınma, tutuklanma veya hükümlülük nedeniyle görevi başında bulunamama süresinin sekiz haftayı aşması.
(2) Birinci fıkranın (b), (ç), (g), (ğ) ve (h) bentlerine göre sözleşmesi sona erdirilenler, beş yıl süreyle yeniden
sözleşmeli olarak çalıştırılamaz. Birinci fıkranın (c), (d) ve (e) bentlerine göre sözleşmesi sona erdirilenler bir yıl süreyle, (f) bendine göre sözleşmesi sona erdirilenler ise sağlık durumunun görevin sürekli ifasına engel olmadığına dair sağlık kurulu raporu ibraz edilinceye kadar yeniden sözleşmeli olarak çalıştırılamazlar.
(3) Bu maddede yer alan fiillerin işlendiğinin sözleşme döneminden sonra öğrenilmesi veya sözleşme döneminde öğrenilse dahi başlatılan soruşturmanın ilgili sözleşme döneminden sonra aile hekimi veya aile sağlığı elemanının aleyhine sonuçlanması durumunda mevcut sözleşme sona erdirilir.
(4) Bakanlıkça bölgede çalışan aile hekimi sayısında değişiklik yapılması nedeniyle ihtiyaç duyulması hâlinde veya kayıtlı kişi sayısının iki aydan uzun süreyle bin kişinin altında seyretmesi nedeniyle sözleşmesi sona erdirilen aile hekimi yerine sözleşme yapılan aile hekimi hakkında, birinci fıkranın (a) bendi hükmü sözleşme tarihini takip eden birinci yılın sonundan itibaren uygulanır.
(5) Birinci fıkranın (g) ve (h) bentlerine münhasır olmak üzere, aile hekimliği hizmetlerinin gerektirdiği hâllerde, görevi başında kalmasında sakınca görülen aile hekimleri ve aile sağlığı elemanları, Sağlık Bakanı, Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanı, vali, Bakanlık sağlık denetçileri veya Türkiye Halk Sağlığı Kurumu sağlık denetçileri tarafından en fazla iki aya kadar sözleşmeleri askıya alınmak suretiyle görevden uzaklaştırılabilir. Bu süre içinde tamamlanacak idari soruşturma neticesinde ilgililerin anılan bentlerde yer alan fiilleri işledikleri sabit görülür ise sözleşmeleri sona erdirilir, aksi hâlde ilgililer görevlerine iade edilir. Sözleşmenin askıda olduğu süre zarfında, müdürlükçe pozisyona geçici görevlendirme yapılır ve sözleşmeli aile hekimi ile görevlendirilen aile hekimine 17 nci maddeye göre, sözleşmeli aile sağlığı elemanı ve görevlendirilen aile sağlığı elemanına ise 20 nci maddeye göre ödeme yapılır.
(6) Bu maddede yer alan fiillerin işlendiğinin öğrenildiği tarihten itibaren en geç iki ay içinde gerekli işlem başlatılarak takip eden altı ay içerisinde sonuçlandırılır. Belirtilen fiillerin işlendiği tarihten itibaren iki yıl içinde sözleşme feshedilmediği takdirde fesih yetkisi zamanaşımına uğrar.” hükmü yer almaktadır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun “Disiplin cezalarının çeşitleri ile ceza uygulanacak fiil ve haller” başlıklı 125. maddesinin, 1. fıkrasının, Devlet memurluğundan çıkarma cezasının düzenlendiği (E) bendinde; “Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:
a) İdeolojik veya siyasi amaçlarla kurumların huzur, sükün ve çalışma düzenini bozmak, boykot, işgal, kamu hizmetlerinin yürütülmesini engelleme, işi yavaşlatma ve grev gibi eylemlere katılmak veya bu amaçlarla toplu olarak göreve gelmemek, bunları tahrik ve teşvik etmek veya yardımda bulunmak,
b) Yasaklanmış her türlü yayını veya siyasi veya ideolojik amaçlı bildiri, afiş, pankart, bant ve benzerlerini basmak, çoğaltmak, dağıtmak veya bunları kurumların herhangi bir yerine asmak veya teşhir etmek,
c) Siyasi partiye girmek,
d) Özürsüz olarak (…)(2) bir yılda toplam 20 gün göreve gelmemek,
e) Savaş, olağanüstü hal veya genel afetlere ilişkin konularda amirlerin verdiği görev veya emirleri yapmamak,
f) Amirlerine, maiyetindekilere ve iş sahiplerine fiili tecavüzde bulunmak,
g) Memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici
hareketlerde bulunmak,
h) Yetki almadan gizli bilgileri açıklamak,
ı) Siyasi ve ideolojik eylemlerden arananları görev mahallinde gizlemek,
j) Yurt dışında Devletin itibarını düşürecek veya görev haysiyetini zedeleyecek tutum ve davranışlarda bulunmak,
k) 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkındaki Kanuna aykırı fiilleri işlemek.
l) Terör örgütleriyle eylem birliği içerisinde olmak, bu örgütlere yardım etmek, kamu imkân ve kaynaklarını bu örgütleri desteklemeye yönelik kullanmak ya da kullandırmak, bu örgütlerin propagandasını yapmak.” düzenlemesine yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Kamu görevlilerinin disiplin cezasıyla cezalandırılabilmeleri için, disipline aykırı eylem veya işlemlerin sübut bulup bulmadığının usulüne uygun olarak yapılacak soruşturma ile ortaya konulması, soruşturma aşamasında kamu görevlisinin lehinde ve aleyhinde olan her türlü bilgi ve belgenin toplanması, bilahare disipline aykırı davranış olarak tespit edilen eylemin hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde ispatlanarak eylemine uygun olan disiplin cezası maddesinin tayini ve uygulanması gerekmektedir.
Bu bağlamda, yapılan soruşturma sonucunda anılan disiplin cezasının verilebilmesi için, bu suça esas fiilin sübuta erdiğine ilişkin tespitin, hukuken geçerli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve somut delillere dayanması gerektiği açıktır.
Dava konusu olayda; davacının aile hekimliği sözleşmesi, hemşire C.K.E ile yaşadığı ve savcılığa da intikal eden sorunlar nedeniyle Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinin, 1. fıkrasının, (E) bendinin (f) alt bendinde yer alan “Amirlerine, maiyetindekilere ve iş sahiplerine fiili tecavüzde bulunmak” fiilini işlediğinden bahisle (Mülga) Aile Hekimliği Ödeme ve Sözleşme Yönetmeliği’nin 13. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendinde yer alan “657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinin 1. fıkrasının E bendinde yer alan fiil ve hallerin işlendiğinin tespit edilmesi” hükmüne istinaden sona erdirilmiştir.
Soruşturma raporu incelendiğinde; davacı ve hemşire C.K.E dışında aynı aile sağlığı merkezinde çalışan diğer aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanlarının da ifadelerine başvurulduğu, davacı ve hemşire C.K.E. arasında yaşanan ilk olayla ilgili olarak anılan hemşirenin, davacının kendisini kolundan tutup, merdivenlerden çekerek aşağıya indirdiği, aile sağlığı merkezinin kapsının önünde kendisine vurmaya kalktığı iddiasında bulunduğu ve bu olayla ilgili olarak başka bir hemşireyi şahit olarak gösterdiği; C.K.E. tarafından şahit olarak gösterilen ve ifadesine başvurulan hemşire A. A.’nın “davacının iki hemşireyi ayırmak üzere yanlarına geldiği, hemşire C.K.E.’nin koluna dokunarak aşağı inip orada konuşalım dediği, aile sağlığı merkezinin dışına çıktıklarında davacının niye böyle yapıyorsun diyerek hemşire C.K.E.’yi uyardığı, el kaldırma olayının da olmadığı” şeklinde olayı anlattığı; yine aynı aile sağlığı merkezinde çalışan hemşire D.E’nin de soruşturmaya konu olayla ilgili olarak, aile sağlığı merkezinin kapısına indiklerinde tarafların konuştukları, hemşire A.A.’nın da yanlarında olduğu, hemşire C.K.E.’nin davacıya sürekli olarak sen diye hitap ettiği, davacının da “siz” diye hitap etmesi gerektiği konusunda hemşireyi uyardığı ve sonrasında “benimle böyle konuşma” diyerek hemşirenin yanından ayrıldığı şeklinde ifade verdiği görülmektedir.
03/03/2020 tarihinde yaşanan ikinci olayla ilgili olarak; aynı aile sağlığı merkezinde aile hekimi olarak çalışan S.Y’nin ifadesinde hemşirelerin tartışması üzerine davacının hemşire C.K.E’ye “Neden … hemşireye bağırıyorsun, sen kim oluyorsun, senin hakkında tutanak tutacağım, odama geleceksin” diyerek hemşireyi kolundan çektiği, kendisinin hemşireye davacının peşinden gitmemesini söylemesine rağmen hemşirenin gittiği, davacının masasına oturarak “sana gününü göstereceğim, ne söylüyorsun hepsini yazacağım” dediği, hemşirenin masaya yaklaştığı sırada onu yakasından tutup ittiği ve hemşirenin kalorifere çarptığı, masaya yöneldikten sonra davacının hemşireyi yakasından tuttuğu, hemşirenin de masada duran kaşeyi fırlattığı, masadaki bardağın devrildiği, fakat kimsenin diğerine çay bardağını fırlatmadığı yönünde açıklamalarda bulunduğu; hemşire C.K.E.’nin davacının kendisine “sen ne arsız ne çirkef bir kadınsın, sana tutanak tutacağım, odama gel” dediği, yazdığı tutanağı görmek için masaya eğildiğinde davacının bir eliyle kolundan bir eliyle de yakasından tuttuğu, kendisini masaya doğru çekmesi nedeniyle dizleri ve sezaryen yerinin acıdığı, can acısıyla içi dolu bardağı davacının arkasındaki dolaba doğru fırlattığı, bardak yere düşüp kırılınca kendisini ileri doğru fırlattığı ve kalorifer peteğine çarptığı yönünde ifade verdiği, davacının ise hemşirenin kendisine saldırması üzerine nefsi müdafaa amacıyla hemşireyi kendisinden uzaklaştırmaya çalıştığı yönünde savunma verdiği anlaşılmaktadır.
Davaya konu ilk olayda hemşire C.K.E’nin iddialarının kendisinin tanık olarak gösterdiği A. A. tarafından doğrulanmaması, ikinci olay bakımından ise soruşturma raporunda davacı ile aynı aile sağlığı merkezinde aile hekimi olarak görev yapan S.Y. arasında husumet olduğunun ortaya konmuş olması, hemşire C.K.E ve aile hekimi S.Y.’nin ifadelerinin örtüşmemesi, davacının fiili tecavüzde bulunduğuna dair başka bir ifade veya somut tespitin bulunmaması ve yine soruşturma raporunda muhakik tarafından, hemşire C.K.E’nin başka bir olayla ilgili olarak verdiği ifadelerde tutarsızlık söz konusu olduğu, bu durumun da, diğer hususlardaki beyanlarının da gerçekle bağdaşmama sorununu gündeme getirdiği değerlendirmesinde bulunulduğu dikkate alındığında, davacının fiili tecavüzde bulunduğuna ilişkin eylemlerin hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya konulamadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu itibarla, davacının aile hekimliği hizmet sözleşmesinin sona erdirilmesine ilişkin işlemde hukuka uyarlık, dava konusu işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun gerekçeli olarak reddine dair Bölge İdare Mahkemesi kararında da sonucu itibarıyla hukuki isabetsizlik görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVALI İDARENİN TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan davalı idare üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7035 sayılı Kanun ile değişik 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın, kararı veren … İdare Mahkemesine gönderilmesine, 09/03/2023 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.